İKTİSADİ Kalkınma "Az gelişmiş" politikacılar Türkiyenin az gelişmiş ülkeler kate- gorisine dahil bulunduğu konusun- da bugüne kadar çok mürekkep harcan dı,çok söz edildi. Ancak, az gelişmiş ülkeler içinde, en çok "az gelişmiş" politikacıya sahip ülkenin Türkiye ol- duğu hususu belirtilmedi. o Türkiye, gerçekten de, bir "az gelişmiş" poli- tikacılar ülkesidir. Gittikçe artan eko- nomik ve sosyal buhranın ana sebebi de, hemen hemen, budur. Burunlarının ucunu göremeyen politikacılarımız ve parti liderlerimiz sosyal ve ekonomik gelişmeyi elli yıl gerilerden izlemekte ısrar ederlerse, o Türkiyenin kısa za- manda, "az gelişmiş" ülkeler katego- risinin en gerisine düşeceğinden şüphe edilmemelidir. Yaşayan devlet adamlarımız içinde bu kalıbı kıran, bir çıkış noktası ara- yanlar da yok değildir. Fakat ne yazık ki, tavizci politika hayatı, bu devlet adamlarına çalışma sahası bırakma- olma imkânı verme- Bugün Türkiyede, dünya politikası, dünya ticareti, az gelişmiş ülkelerin e- konomik meseleleri gibi konularda ki- taplar yazan, fikirler söyleyen asyalı ve afrikalı liderlerin mevcudiyetinden haberdar kaç politikacı, kaç parti li- deri vardır? Bu ortam içinde meselâ bir İnönü, Türkiye için, "Anlaşılmaz Adam" olarak kalıp gitmektedir. O İ- nönü ki, Plânlama çalışmalarının baş- langıcında, adını yıllarca "ciddi a- dam"a, "prensip sahibi adam"a çı- kartmasını bilen bir parti lideri ile uğ- raşmak, sonunda Plân konusunda ilk yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmış- tır. 1965 yılı Türkiyesinde iktidar, poli- tikadan, devlet adamlığından azıcık nasibi olan herkesin (güleceği seçim sloganları ile ortaya çıkanlara teslim edilmiştir. Mirasyedi savrukluğu Meydan konuşmalarında "Allah ver- gisi şiir kabiliyetlerinin İnönü ta- rafından kıskanıldığını" söyleyen bir Bölükbaşı ve plânlı kalkınma yolunun, plâncıların "umacı" olduğunu söyle- yen Alicanla geçirilen yıllar bitmiştir. Şimdiyse iktidar, az gelişmiş bir ülkede mirasyedi rahatlığı içinde "özel sek- törü sevmenin fazilet demek olduğunu" söyleyenlerin, devleti hürriyetin karşı- sında görenlerin elindedir. Daha dün sömürgelikten çıkmış (Afrika ülkeleri liderlerinin, siyah derili liderlerin "dü 30 Ekim 1965 VE MALİ şünce aklığı" kaç politikacımızda var- ır? Politikacılarımız, 1965 yılının prob- lemlerle dolu Türkiyesinde "Ortanın Solu" ile uğraşmaktadırlar. Gelişemi- yen, sermaye birikimi yapamıyan, hal- kına sefaletten okurtuluş için sağlam bir yol gösteremiyen bir ülkede "az gelişmiş" o politikacılarımız, o iktidara yaklaştıkları ilk günlerde, kemalist ha- reketin başarısını, "eşraf ve küçük bur- jJuvazi ittifakı"na bağlayan ünlü siya- set plânlamacılarıyla -meselâ Rostow'- la görüşmektedirler. Amerikalı Müşa- vir, az gelişmiş ülkelerde kalkınmanın özel sektör dışında aranmamasını iste inektedir. Çeşitli az gelişmiş ülkeler, kalkın- ma konusunda bizden hızlıdırlar. Mese- lelerini bizden sağlam temellere oturt- maktadırlar. Asyalı ve afrikalı lider- lerin söylediklerine ve yazdıklarına ba- kanlar, "Bandung Konferansından ha VIC SAHADA berim yok" diyenlerin nasıl olup da Başbakanlığa getirildiğine (o şaşmakta- dırlar. 1965 yılının sonunda gelinen yer artık bilinmelidir. rağmen plansızlıktır. lâtı, genel kalkınma plânları yapan, uygulamayı değerlendiren bir teşkilât olmaktan çıkacak, bol mühendisli sek- tör plânlaması, o projeler filân yapan bir hâle gelecektir. Bundan böyle dış ticaret oyunları, yabancı sermayeli şir- ketler, dış borçlar gibi, omemleketin temel meselelerinde iktidarların hoşu- na gitmeyen araştırmalar yapılmaya- caktır. Bütün bunlar rahat, gelişmiş bir ülkede değil, dünyanın gelişemeyen ülkelerinden birinde, Türkiyede, ol. maktadır. Günlerin getireceği Fakat Türkiyenin, gün ışığına çıkarıl- ması bazı çevrelerce karşılanmayan meseleleri artık kabuklarını yırtınıştır. Bu meseleler özetle şunlardır: "SOĞUK ALGINLIĞI, GRİP BRONŞİT VE AŞIRI SİGARA İÇMEYE BAĞLI ÖKSÜRÜKLERE KARŞ YENİ BİR VICKS İLÂCI Formül ÖKSÜRÜK ŞURUBU (AKİS — 603) 25