AKİS Meclisten yürüyerek uzaklaştı. emirel, beraberinde Sükan ve Bil- gehan olduğu halde, Meclisten Buğday sokaktaki evine gitti. Gazetecilere ka- bineyi "yarın" açıklıyacağını söyledi. Kapıda Bilgehan ve Sükanla vedalaş- tı ve onlardan, Bakan olmaları kesin- leşen bazı isimlerle temas etmelerini istedi. Kendisi istirahat edecekti. Bir süre telefonla konuşan Demi- rci, saat 10.30'da yattı. Düğüm ertesi gün çözülecekti. Ancak işin gidisi, Demirelin daha önce söylediği gibi, kabineyi iki günde kuramıyacağını gösteriyordu. Günlerden salı Nitekim Salı sabahı Demirel ve eki- binin havası hiç de, kabinenin he- men açıklanacağını göstermiyordu. O- yunlarını Demirel üzerine oynıyan Ali Naili Erdem ile Faruk Sükan, sabah erken saatte Buğday sokaktaki eve gel diler ve gece yaptıkları başarısız te- masları anlattılar. Bilgiçin bu derece dayatması, De- mireli (oOürkmeğe başlamıştı. Ancak, herkesin gözü önünde apaçık taviz ve- rerek, dana başlangıçta yıpranmak da istemiyordu. Adamlarını, ısrar edip dü- Karar Saati rine bırakmayıp kendi iradesine tâ- bi kılmak, İsmet İnönü gibi bir şah- siyetten beklenilmeyecek davranış de. ğildir. e Anayasadaki, eski Cumhur- başkanlarının Tabii Üye olarak Se- natoya çekilmelerini derpiş eden madde, bir bakıma, böyle günler için konulmuştur. CHP'de şimdi herkes, açılan çetin devre için birleşmelidir, CHP'de iki bulunduğu açıkça bilin' ir. Eski Menderes veya yeni Demirel tipinde bir demagog, taviz- ci, günlük, ve ucuz başarı peşinde bir liderin idaresinde CHP'nin bir başka DP veya AP haline getirilmesi. Ya- hut da, CHP denilince hatıra gelen . her şeyi temsil eden bir parti olarak ilericiliğe ve reformculuğa devam et. inek. Birinci temayülün kuvvetli tem-, silcisi Kasım Gülektir. Öteki tema- yülü, umumiyetle CHP'nin bütün ileri gelenleri, şu veya bu derecede paylaşmaktadırlar. Bir açık hakikat, ilk temayül ga- lebe çaldığı takdirde CHP'nin, tıpkı ingilizlerin liberal (o partisi gibi, bir fonksiyonu kalmayacağından süratle ufalanıp kaybolacağıdır. Zira Kasım Güleğin veya Kasım Güleğin dinde- ki bir CHP'nin yapacağı her şeyi De- mirel veya AP daha iyi yapabilecek tıynettedir. Bu konuda onlarla başa çıkabilmek kabil değildir, AP'nin si- lâhlarını kullanmaya (o kalkacak bir CHP daha baştan yo'da kalacaktır. Böyle iki partinin, bir tahtıre- vanı oyununu oynamak için 1965 son- rası Türkiyesinde fazla zaman bula- caklarını sanmak da, biraz çok iyim- serlik sayılabilir. İlerici ve reformcu 30 Ekim 1965 bir CHP demokratik rejime samimi- yetle bağlı kuvvetlerin ve zümrelerin gözünde sistemin başarı ihtimalinin teminatıdır. Bu teminattan mahrum kalacak bir Türkiyenin tek kanatla uçması kolay olmayacaktır. CHP rengini kaybederse onu CHP yapan e ona kudret veren temel altından kayacak ve başka, fakat güven uyan- dırmayan yönlere kaçacaktır. O yö- nün güçlenmesi de, Türkiyede çeşitli maceralara örtü teşkil edecek bir ba- hane yerine geçecektir Bir CHP Kurultayı bütün bunları anlayacak seviyede ve ( basirettedir. Nitekim şimdiye kadar Gülek Zihni- yeti hiç bir zaman mağlübiyete uğra- maktan kurtulamamıştır. Ama o hal- lerde savaşı bizzat İnönü yürütmüş. j tür. Bugün, eğer CHP'nin aynı fikir birliği içindeki bütün lider tabakası, memleketin ve partinin kendirie muhtaç bulunduğuna ikna ederek bir- leştirici rolü oynamaya razı edecekle- Kurultayda galip gelmeleri mümkün- dür. Ne savaşın çetin olacağını ha- tırdan çıkarmak lâzımdır, ama ne de cesaretin kırılması için bir sebep vardır. Memleketin anlamadığını bir CHP Kurultayının anlamayacağını sanmak, CHP'yi ve onun prensiple- rini benimseyenleri havanda su dövü- yor saymak demektir.. Ancak, tekrar etmeli, aynı yöndeki bütün başların istikbale ait şahsi hesapları bir tara- fa itip partiseverliğin de üstünde, va- tanseverlik duyguları içinde bir araya gelmeleri önümüzdeki günlerin mü- cadelesinin ilk şartıdır. YURTTA OLUP BİTENLER gümü çözmeleri için tekrar yollara sal- dı. Ancak kapıda, hükümetin açık- lanmasını bakliyen gazeteciler, Demirel ve arkadaşlarının gözünü korkutuyor- du, Öyle ya, halkoyuna bildirilen ikin- ci gün geçmiş, üçüncü gün dolmuş, or- taya bir şey çıkmamıştı. - Demirelin kıvrak zekâsı buna bir ça- re buldu: Arkadaşlarına evin arka ka- pısından çıkmalarını söyledi. İki Ba- kan, devam eden inşaatın arasından cambazlıklar yaparak, toz ve kum yı- gınlarının içinden geçerek, tahta iske- lenin üzerinden atlıyarak, soluk solu- ğa, kendilerini sokağa attılar. Fakat hallerine gülen sakin tavırlı gazeteci- lerle karşılaşınca fena halde bozuldu- lar. Baktılar ki çare yok, durumu açık- ladılar: Kabine Çarşamba sabahından önce açıklanamıyacaktı!.. Öğleden sonra saat 15'te Sükan ile Erdem -cambaz o biraderler. Meclise geldiler ve o sırada Meclis oturumun- da bulunan Bilgiç ve Mehmet Turgutu çağırarak, eski teklifleri otekrarladı- lar. Turgut Enerji dışındaki Bakanlık t3kliflerini, Bilgiç de İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıklarını reddetti. Bilgiç bu arada itirazlarını tekrarladı: Fey- yaz Köksalların, Kemal Noyanların bu hükümette işi neydi? Bu bir müteah- hitler kabinesi mi olacaktı? (Birinci Koalisyon zamanında ufak bir dediko- du karşısında dahi ihtilâl korkusu ile paniğe kapılıp, çabucak çözülen, hemen istifadan bahsetmeye başlıyan Topal - oğlu Milli Savunma Bakanlığını nasıl becerecekti? Bilgiçin konuşma tarzından, bu de- Sişikliklerden başka, kendisine de Baş- bakan Yardımcılığının teklif edilme- sini beklediği anlaşılıyordu. Bu sırada iktidar kulisinde hava sertleşmişti. AP milletvekilleri artık açıktan açığa kü- fürleri basıyorlardı. Dolaşan gayrıres- mi kabine listesinde en çok tenkit e- dilen noktalardan biri de, tahsili ilk- okuldan ibaret olan Ahmet Dallının Maliye Bakanlığıydı. Nekadar becerik- li olursa olsun, bu zat, I Kasımda ça- lışmaları başlıyacak olan bütçeyi nasıl hazırlayacaktı? Bu derginin baskıya verileceği sı- rada -Bilgiçle Demirel Başbakanlıkta nihai görüşmeyi yaparlarken., hârika çocuk Demirelin kabine kurma işi bu durumdaydı. o Süratli, pratik ve cin zekâlı Demirel, her nedense, sakalla bıyık arasında sıkışmıştı. Bilgiçin İs- teklerini kabul etse, mağlüp sayılacak. 13