AKİS sında başlıca sorumlu Suphi Baykam- d 1. Parti Meclisi üyeleri üst katta bu şekilde suçlu ararlarken, Genel Sek- reter Yardımcılarının odasında bir koltuğa yerleşmiş, şişman, yağlı yüz.- lü, badem bıyıklı, kasaba eşrafından olduğu bir bakışta anlaşılan bir zat şöyle diyordu: "— Ne lüzum varmış ortanın S0- luna moluna?. Biz içimizdekini belli etmeden hele bir iktidarı alalım, on- dan sonra reform mu yapacağız ne yapacaksak yaparız!" .ve ümit verenler Ecevitin fikri ise şudur: — Sınıfların bilince okavuşması zaman isteyecektir. Bu zaman uzun da olabilir, kısa da. Fakat beklemek ve çalışarak beklemek zorundayız..'* Başta, İnönü olmak üzere, seçimler- deki yenilgiyi önemsemeyen ve prog- ram ve fikirleri samimiyetle ortaya ko- yarak, bunları halka benimsetinceye kadar çalışmanın isabetine inananlar CHP'de azınlıkta değildir. Böyle düşü- nenler, nasıl olsa AP'nin çoğunluğu aldığını, bu durumda o 180 veya 134 milletvekiline sahip olmanın bir şeyi değiştirmiyeceğini osöylemektedirler. Bu seçim C oldukça büyük bir üzüntü ve dağınık- lık yaratmıştır. Fakat bu, yenilginin ilk anlarında beliren suni bir kötüm- serlikten başka bir şey değildir. Çünkü hem yenilgi. 1950 ve 1954'teki kadar bü- yük değildir ve hem de, CHP 1957'de kazandığı 178 milletvekilliğine göre bu gün daha kaliteli bir Meclis Grupunu bu seçimde kazanmıştır. 1965-69 dev- resinde Parlâmentoda CHP'yi temsil edecek Grupa şöyle bir göz atıldığında, rastlanılan reformcu ve dinamik isim- ler hiç de az değildir: Bülent Ecevit, Orhan Erkanlı, Şükrü Koç, Kemal Yılmaz, Hayrettin Uysal, Orhan Kabi- bay, Turan Şahin, Hüdai Oral, Reşit Ülker, Ali İhsan Göğüş, İrfan Solma- zer, Kemal Demir, Şeref Bakşık, Le- bit Yurdoğlu, Ferda Gülay, Muammer Erten, Suphi Baykam, Mustafa Ok, Orhan Birgit, Şefik İnan, Fenni İs- limyeli, Süreyya Koç, Kemal Sarı- ibrahimoğlu, Hüsnü Özkan, İlhami Sancar, İlyas Seçkin; Kâmuran Evli- yaoğlu, Mustafa Kemal Palaoğlu ve isimleri henüz bilinmeyen veya şimdi hatıra gelmeyen ötekiler bir AP Gru- buna duman attıracak güçtedirler. Böyle bit kadronun başarısız kala- cağını ve "Ortanın Solu" diye adlan- dırılan prensipleri samimiyetle temsil edemiyeceğini söylemek (o kötümsertik- 23 Ekim 1965 YURTTA OLUP BİTENLER İrfan Solmazer - Nazım Oğu Biri 27 Mayısçı... Ya öteki? tir. Üstelik bu isimler, bilinenlerdir. Meclise bu devre İlk defa giren genç CHP'liler herhalde bu kadroyu kuv- vetlendireceklerdir. Bu kadro, Gençlik Kollan Genel Başkanının söylediği gibi, «kenetlenir", çalışma programı memleketin gerçek- lerine göre isabetle tesbit edilir, re- formculuğun ve haklı olmanın verdiği hızla işe girişirlerse, Ecevitin bahset- tiği, "kitlelerin o bilinçlenmesi" fazla gecikmeyecektir. Sağ kolum, aptal kolum Bu çalışma sırasında mutlaka pü- rüzlerle karşılaşılacaktır. Hem de bu engellerin bir kısmı Parti içindeki inançsızlardan gelecektir. e "Ortanın Solu" programına inanmayanlar veya bu program ile menfaatleri ohaleldar olanlar seçim sonuçlarının kötümserli- ğini kanalize ederek herhalde bir dar- be teşebbüsünde bulunacaklardır. Bu- nun belirtileri de oyaygınlaşmaktadır. Meselâ Kasım Gülek, sağda solda, fık- ra anlatarak da olsa, bir hazırlığa gi- rişmiştir. Güleğin anlattığı fıkra su- dur: »«Mac Arthur'ün çok aptal bir ya- veri varana. Herkes «Generalini, bırak şu aptalı' denmiş. Ama Mac Arthur yaverine toz kondurmaz ve «O benim sağ kolumdur. o Yayınlıyacağım (oher emri yazdıktan sonra bir kere de ona okuturum. Eğer o anladıysa, mesele yok, emri yayınlarım, içim de rahat eder. Çünkü benim aptal yaverimin anladığı emri dümen neferi bile anla- yacaktır' diye sebebi izah edermiş..." " Güleğin bu fıkra ile kastettiği her- halde, İsmet Paşaya yaver olmak, yani Genel Sekreterliğe tekrar oturmaktır. Ancak şecaat arzederken sirkat söy- lemenin böylesine de az rastlanmış- tır: Bir kere Gülek, bu fıkra ile ken- disini aptal yerine koymakta, üstelik Mac Arthur'ün yaveri için söylediği "o benim sağ kolum" cümlesini ima ile naklederek kendi fikriyatım açıkla- mış olmaktadır. CHP içinde, bazı saf kişilerin iltihak etmesi halinde, Gü- lek tarafından yaratılacak bir hareke- tin sağcı olacağında (şüphe yoktur. Böyle bir hareket yaratmak isteyenle- rin gözlerini diktikleri fırsat, Kurul- taydır. Ancak CHP içinde daha önce şansını denemiş olan sağ kanadın bu defa da köteği yiyeceğini hesaplama- mak için en az "Mac Arthur'ün ya- veri" kadar aptal olmak lâzımdır. Şu anda CHP'yi bekleyen, çalış- madır. Ümitsizlik en kısa zamanda a- tılmazsa, zararlı olabilir. Merkez kon- tenjanlarının tesbiti sırasında CHP Genel Merkezinde görülen kalabalık ve canlılığın aldatıcı olduğu antik anla- şılmıştır. Milli bakiye kontenjanı da- gıtıldıktan sonra ise CHP Genel Mer- kezinde, 1960 sonrasında olduğu gibi, yine in-cin top oynamağa başlamıştır. Oysa Teşkilâtta bile bir an önce hare- kete geçmenin arzusu görülmektedir. Bunun ilk örneği, Adana teşkilâtının, reform aleyhtarlarını, ihraç talebiyle Haysriyet Divanına sevketmesidir. 23