MUSIiK Konserler Programla: Devlet Tiyatrosu ile Operasından Yıl» lardanberi oOboşuna (beklediğimiz mevsimlik programları bugünkü im- kânların elverdiği oranda hazınlıyarak başarılı bir çığır âçmış olan Cumhur- başkanlığı Senfoni Orkestrası bu yıl- ki programına gene altı çeşit konser almıştır Genellikle haftada bir cuma gün- leri saat 20.30'da verilen “gece kon- serleri'ne tanınmış solocular Ve yö“ neticiler katılmaktadır: Yurt içinden, tarih sırasıyla, oOSuna Kan, Gülden Turalı, Aylâ Erduran, Oktay Dalaysal, Fethi Kopuz (keman), Koral Çalgan (viyola), Metin Öğüt, Mithat Fenmen, Selçuk oOGündemir, Ayşegül OSarıca, Ergican Saydam, İdil Biret, Gülây U- gurata (piyano), Ayhan Baran (bas), Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alna” (yönetici); yüru dışından ise Eneh Grumberg, Igor Oystrah, Henryk S32e- ring (keman), Ragosnig, Jesn - Pierre Rampal (flüt), G, de Payer (klârinet), Zangerle İkili (arp ile flüt), Friedrich Wührer, Peter. Katin, Monigue Haas, Andor Foldes, Foü'Ts'ong (piyano), Bolzano Üçlü, Jean Meylâh, Pierre Colombo, Jonathan Sternberg, Resps (yönetici) vardır, “Cumartesi konserleri”?, geçen yıla kadar parasız varllen Üniversite kon- serlerinin yerine konmuştur, Çağrıların parasız dağıtılması hoş olmıyan du- rumlar yarattığından, cumartesi kon- serlerinde bu yıl az da olsa 2,5 ve 5 lira gibi bir ücret istenmesi kararlaştırı!- mıştır. Programlar bir önceki cuma günleri 5, 10 Ve 15 liraya girilen gece konserlerininkiyle aynı olacak, duruma göre solocu veya #olocunun çalacağı konçerto değişebilecektir. Meselâ 3 A- ralik Gece Konserinde Monigüe Haas (piyano), ertesi günkü Cumartesi kon- serinde ise D, Sehneldermenn (ke- martesi Könserinde Jörg Demüs (pis yano) soloculuk edeceklerdir, İlk defa geçen yil başlanan ve ayda bir çarşamba öğleden sonraları veri« len “Okul könserleri'n« (o Ankarada- ki ortaokul öğrencileri sınıfça gelmsk- tedirler. Gen« geçen yıl başlanan “'ço- 16 Ekim 1065 390 Eylül 1965 Perşembe, Devlet Konser Salonunda: İş Göotthold oni Orkestrası E, Lessing Cumhurbaşkanlığı Sen (Solocu : Suna Kan) : 1 — Bartok: sp e Do Majör Keman Konçertosu, 3 — Beethoven: Do Minör 5. Sen« Toni. Mili Eğitim Bakanının imzasını taşıyan çağrıda “smokin-koyu renk elbise” notu, Bartok için “20, Ölüm yıldönümü dolayısıyla” çıkması vardı ama, gehe de sitadan bir konser oldu: Kırkiki yıl önce yazıldığı ve çağdaş musikinin ““klâsik”leri arasına girdiği hald, 'Türkiyede ilk defa çalınmakta olan Dans Süvitini yönetici belli ki henüz benimseyememiş, orkestraya be- nimsetememişti. Tek tek notalarla uğraşmaktan baş alıp da aralarında bir bağ kurmağa, seslendiriye ruh üfliyecek nabzı attırmaya bir türlü vakit bus lamadı, Bir “dans süyiti"nin, daha tükçesi, bir “oyun havaları dizisinin sü- rükleyici, oynatıcı akıcılığını boşuna bekledik. Avrupa sanat dünyasının t krallarından Eduard Hanslick'in seksen şukadar yıl önce yazdığı deştiride “kötü kokusunun kulakla işitilebildiği”ni söylediği “Do Majör Konçerto? bu konserde inadına kokusuz-Tenksiz, tatsız- tuzsuz bir taslaktı: Kirmızı üstüne pembe çizgilerle çizilmiş bir taslak! parlaklığını, ona özgü renk işıltılarını salonun loşluğunda boğan solocu muydu? Hayır! Eşlik, solocuyu taşıyacak, ona güven Verecek temeli kuramadı. Geçitler birbirina geçmediği, kenetlenmediği için konçerimnun «$- İemesi kesik-kopuk, bölük-pürçük kaldı, Besthöven sıradan bile değildi. Öylesine boğumlanmadan -artiküle edil- meden » çalındı ki, tıpkı Bölükbaşiının radyo seçim konuşmaları gibi noktasız, virgülsüz akıp giden bir püre olup çıktı, Çağdaşımız alman orkestra yöneti cilerinin başta gelen özellikleri, boğumlamadaki ustalıkları - hattâ belki aşis rılıkları- olduğuna göre, ğimiz bu senfoni püresi karşısında insanın aklına ister-İstemez Üç ihtimal geliyordu: Bu sanatçı ya çağdaşımız değil, ya alman değil, ya da orkestra yöneticisi değil! Gerçi orkestramız üyelerind bakılırsa “iyi yorumcu-yönetici” değildi ama, “iyi çalışlırıcısöğretmen”'di, orkestramızın temel eksikliklerinden ikisi, bu öğretmenin üç yıl- lık çalışması ile henüz bir arpa boyu giderilmiş değil: Akortlar oturmuyor, orkestra bamya ge bu bir, En hafiften yavaş yavaş en kuüvvetliye yüksel- mekten Ybaret bir orkestra crescendo'suna hâlâ hasretiz, bu iki! Sayın sanatçi, orta şiâdete (mezzoforte) yükseldikten sonra atlamadan kesiksiz yükselerek en. şiddetliye (fortissimo) erişebildiği, bu hüneri tesadüflere bırakmayıp, ote kestranın paletine mâledebildiği gün kendisinin öğretmenliğine biz dinleyis yle de inanacağız. Önümüzde koca bir mevsim var, Kimbilir, belki başarır A, Gültekin ORANSAY cuk konserleri!? de ayda bir çarşamba öğleden sonraları ilkokul öğrenelleri için düzenlenmiştir, Geçen yıl çalındı- gında büyük başarı kazanan “Peter ile Kunt” masalı bu yıl da tekrarla- nacaktır, “Bölge konserleri»?, Orkestranın bir kaç yıldır binbir zahmete katlanarak yürüttüğü bir programdır. Bu yil Ma- yıs ayı içinde yurdun bir bölgesini aşarak verilecek ası bölge konserle» rr may dai ay bir defâ gidilerek sürekli bir konser hayatı yaz Tatmak amacını güden “Yakın bölge konserleri? vardır, Konserlerin prog- ramlarına not olarak bastırılmak veyü parçaların çalınmalarından önce sah» nede könüşulmak suretiyle dinleyici» İsra musikiyle figili bilgileri vermeğe bu yıl daha da büyük önem verilecek- ' il