AKİS Ooo, bu elbette ki kuzey Komşumuz i- çin bir “yeme de, yanında yat..”tar. Kremlin İranın da komünist olmasını ister, Pakistanın da komünist olması- nı ister, İtalyanın, Fransanm; İngilte- renin, hatta Amerikanın da komünist olmasını ister Ve bir gün bu neticeye varmak için gayretlidir. Komünizm propagandası dünyanın her tarafında vardır Ve Türkiyede de vardır, Dün- yanın her tarafında komünizm propa- gandasının arkasında Sovyetler Birli- ği mevcuttur ve Türkiyede o mev- cuttur, (Bizim kriptoların programı bolşevik programı, bizim kriptoların yaydıkları o fikirler bolşevik fikirleri değil de nedir? Ama eğer biz, bazı ip- tldai demagoglara uyar da Sovyetler Birliğiyle iyi münasebetlerin komüniz- min Türkiyede yayılmasına sebep ola- cağına inanırsak hata ederiz. Komü- nizm Türkiyede, biz Amerikanın ben- desi gibi davranırsak daha fazla şan- sa sahip olur, Komünizm Türkiyede, biz kendi bozuk düzenimizi o““komü- nistler bu düzenin aleyhinde, onun İ- çin aman bunu devam ettirelim” diye devam ettirirsek her geçen gün biraz daha güçlenir, Kremlini, bir komünist Türkiye görme hâyâliyle bir düşman Türkiye yaratacak kadar akılsız san- mamak lâzımdır, Biz Türkiyede, Rus- yadan korkuyoruz. İnsana gârip gele- bilir, ama Rusyada da Türkiyeden kor- kuyorlar. “Koca Rusya, Türkiyenin nesinden korkar?” denllebilir, Bu be- nim, Kossiginle yaptığım elli dakika- lık bir açık kalpli görüşmeden sonraki samimi inancımdır, Kossigin de beni, Gromiko gibi sa- bahleyin kabul etti. Leonid otele ol- dukça çrken geldi. Erken kahvaltı et- tik ve Kremlinin önüne erken gittik, Sovyet Idarecilerinin rı bina, Kremlinin duvarlarının oelmallğali. bir zamanlar çarların kaldıkları bina, Gece, gündüz inmeyen kızıl bayrak 0- nun tepesinde dalgalanıyor. Kremli- nin duvarları içine herkes giriyor. Ge- zilen tarihi kiliseler, Leninin apartma- nı, Silah Müzesi, meşhur Çan, meşhu” top, kalabalik temsillerin, konserlerin verildiği muazzam Kongreler Sarayı, »ir tiyatro bu bahçede, Fakat halk, or- adaki binanın okaldırımlarına dahi aklaştırılmıyor, Hatta, karşı kaldırım- dan aşağı indirilmiyor. Kırmızı pazu- zentli bir takım sivil adamlar, Sert ;6hreleriyle derhal ihtar ediyorlar ve halk bunları korkuyla dinliyor. İnsan, xoriter rejime sahip bir memlekette olduğunu böyle anlarda hemen hisse- diyor, Andre Gromiko Konuşunca kazanan adam Binanın önünde, sovyet büyükleri- nin siyah Çaykaları duruyor, Park ye- riyle Başbakanın çalıştığı kapının &- nü arasında bir genç subay, Üzerinde manevra kılığı nöbet bekliyor. Biz, mavi Volgamızla “yasak böl- ge”ye yaklaştığımızda önce pazubentii bir sivil müdahalede bulundu. Leonid inip yanına mini bir şeyler söyledi, Pazubentli şivil adeta istemeyerek geç- memize izin verdi, Park yerin; gittik. Şoför arabayı Çaykaların arasına sok- tu. O zaman nöbetçi subay geldi, Leo- nid onunla da konuştu, Subay daha saygılı davrandı Randevu vaktine yârin saat kadar bir zaman Vardı, Karşıdaki parka geçtik, bir ağaç al- tandaki sıraya otürdük, Leonid ben- den heyecanlıydı. «- Dikkat et, iyi oterelime yâp, Yoksa, fırına gidersin.” değim, «— Sen ne soracaksın? Şimdiden anlat, ben onu yazayım" dedi, Belirli bir iki sorum vârdı, Ko&si- ginle de, “lâftan lâfa”” konuşmak ni- yürüdüğüm pazubentli bizi tekrar DIŞ GEZİLER durdurdu, Leonid gene niçin orada olduğumuzu söyledi. Adam bn ba- raber Başbakanlığın kapısına kâdar geldi, Bir kaç basamak çıktık, İçerde, silâhlı bir yüzbaşı duruyordu. Yanın- *da genç, yakışıklı, iyi giyimli bir sivil vardı, Başbakanın özel kâleminden- miş, Gayet kibar bir tavırla elimizi Saatine Kanın birinci katta çalıştığını söyledi. Vakit olduğu için mermer merdivenler» den çıktık, Ondan sonra, koridor baş- ladı, Kremlinin uzun, bitmez tükenmes koridoru. Memur yavaş adımlarla ön- den gidiyor, Leonidle ben onu tâkip ediyorduk. Bir cenazede, tabutun ârka- sında gibiydik, Havada, öyle bir hüşü vardı. U Koridor dardı, Binanın dışı gibi İ- çine de sütlükahve ve yeşil renkler hâ- kimdi, İki t kapılar mevutdu. yürüdük. Ancak bir kaç noktada, bir masanın başında oturmuş siviller gö“ zilme çarptı. Başbakana ait dalrenin önünde bir kaç kişi daha duruyordu, Bir antişambra girdik. Büyücek bir 0- daydı, Basit döşenmişti. Kossiginin ö- Zel kalem müdürü bizi karşıladı Zam- yatin de oradaydı. El sıkıştık, Bütün özel kalem daireleri gibi, içerde herkes alçak sesle konuşuyordu, İngilizce heri len bir memur Deni sonra kabul edeceğini bildirdi, LİMON istirahat ediniz”? dedi, Girdiğimiz ilg odanın sağındaki daha itinalı döşenmiş bekleme salonuna aldılar, Zamyatin ya» nımiza geldi Ve görüşme müddetinin yarım sast olduğunu söyledi. Aslında ossigin. EK eli dakika tuttu ya,, Randevu sastini bir kaç dakika ge- dakikanın hikâyesini, gin, konuştuklarımızı bu serinin ilik yazısında anlattım. (Bk, AKİN sayı: 518), Türkiyeye ent fetediğ nee tr başka gerçektir, emer içe le büyük devletlerin poli ini aram 9 Ekim 1965 EN