SOSYAL HAYAT Gecekondular Ver suyumu, al oyumu! acsr Akyol yokuşu tırmandı, misa- firlere sırtındaki sepeti göstererek: «— Siz varın, komşularda dinle- nin, çamaşırları eve bırakıp şimdi ge- liyorum"” dedi Misafirler bu sırada, başka bir genç kadına doğru oyönelmişlerdi. Bu, bi” sırığa takılmış üç gaz tenekesi suyu kan-ter içinde taşımağa çalışan Canan Kargın adlı bir kadındı. Misafirler: “ — Nereden bu su?” diye sordular, Genç kadın eliyle, bir saat ötedeki köyü gösterdi: *- Ovacık köyünden diya cevap Verdi, Sonra bitkin bir sesle: — Çamaşır evde birikti, Bulaşık birikti, Ne içmeye, Ne dökünmeye bir damla su kalmadı, ne yaparsın?” diye ekledi. Misafirler birbirlerine baktılar, son- ra, önü kalabalık eve doğru yürüdüler: genç, ihtiyar, bütün kadınlar evin ö- nünde toplanmışlar, misafirleri bekli- vorlardı. İçlerinden bir!, yarı şaka ya- rı elddi, onlara doğru seslendi: “— Halimizi gördünüz Artık bizi a- viplamayın. Verin suyumuzu, alın oyu- muzu!” Olay. geçtiğimiz hafta içinde Anka- tada, E'liğin sırtındaki Esertepede geç ti, Burası, Ankaranın kerbelâsı idi. İ- lâç için bir damla suyu yotu. Ya ya- rım saat ötedeki askeri birliğin Çeş- Meşinden akacak suyun saatini bekle- mek, va da öteki tepenin ayağındaki Ovacık köyüne gitmek gsrekiyordu. O saatlerde yaşlılar ve gençler, sırtların geliyorum” HERKES OKUYOR da kirli veya yıkanmış çamaşır sepet- leri, gaz tenekeleri, köyle gecekondu arasında, karıncalar gibi gider gelir- lerdi Misafirler, politikacı kadınlardı, Ge cekonduları dolaşıp, gecekondu sâkin- lerine mamleket meselelerini anlata- caklardı. Toprak reformunu, petrolü, işçi haklarını, doğum kontrolünü an- latacaklardı, Ama Esertepenin bildiği tek dert vardı: Susuzluk! Dert çok ama... Misafirler eve girdiler Tertemiz ör- tüler serilmiş Sedir, oturdular”, E- vi birkaç saniye içinde komşular dol- duruvermişlerdi, Sakız gibi temiz tah- taların üstüne serilmiş tertemiz secca- delerin üzerine çömeliverdiler ve dert- terini anlatmağa koyuldular, Esertep», diğer gecekondu semtlerinden farklıy- dı. Sudan başka dünyada sanki hiç dert yoktu Yolları yamrı - yumru idi, Olsundu. Razıydılar. Okulları baraka idi. Olsundu, Başlarının Üzerinde yeri vardı Devletin ve Belediyenin çok Zeng'n olmadığını biliyorlardı. Herşey yavaş yavaş yapılacaktı Ama, su? Hayır, susuz olmuyordu, Yanıp kav- ruluyorlardı. Bir şey misafirlerin dikkatini çek- mişti Bütün kadınların, bütün çocuk- (arın üstü - başı tertemizdi. Bu susuz gecekonduların bahçelerinde göze çar- pan başlıca sey, yetişmekte olan fidan« di) Gerçi bu fidanların da tipkı in- sanlar gibi çekingen bir halleri vardı, göklere doğru uzanan incecik, körpe dalları sanki “Su!” diye sesleniyordu ama. onlar da tıpkı buradaki insan- lar gibi yaşamağa azmetmişlerdi. Politikacı kadınlar su için ellerin- den geleni yapacaklardı Belediyeye dağlı Sular İderesi, bir yıl içinde, 15 din gecekonduya abonman yapmış, yâ“ ai suyu evlerine kadar götürmüştü. E- sertepenin derdi başka dertti, Büyük «ısmı Belediye hudutları dışında kalı- yordu Okul da dışta kalan kısımda di Anneler en çök çocukların okulda susuz kalmalarından üzüntü duyuyor- ardı, Misafirler geç vakitlere kadar O- turdular, Bütün memleket dâvalarının birleştiğini, Esertepenin su derdinin d3 memleket kalkınması ile yakından il- gili bulunduğunu anlattılar. Kadın 0- larak, birbirleriyle gerçekten anlaşmıs- lardı, Susuzluğun bir ev kadını için n3 demek olduğunu hepsi de biliyorlardı, Mahallenin sözcüsü, Gülten Özkan isminde genç bir kadındı, Işıl ışıl, zeki vinil vardı. Şöyle dedi: — Su hayattır Bir SAYUNMAR olsa, Mink cannet yapacağız!” Kadınlar uzun boylu bir ey larla alâkalı diğer bütün kanun, N Av. Naim Tezmen — Av. Tahsin Atakan İzahlı — İçtihatı İŞ HUKUKU VE SOSYAL SİGORTA KÜLLİYATI Satışa arzedilmiştir, Bu kitap, Sosyal Sigorta Kanunu, İş Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Sendikalar Kanunu ve bu kanun» izamname, den fazla Yargıtay, Danıştay içtihatlarını 1100 Sahife, Lüks ciltli, Fim 50.— Liradır, YENİ ÜNİVERSİTE KİTAPEVİ Ankara Cad. No: 80 İSTANBUL Talimatname: ve ilgili 1000 toplamıştır. (AKİS: 545) m amm a 2 Ekim 1965