YURTTA OLUP LER e bir tereddüt geçiren Demirel: — Valla, elimde milli korunma kanunu yok ki bunu kontrol edeyim” yiv ekledi: «-- Bütün memleketlerde seçim- lerde böyle şeyler olabilir, Bunlar nor mal sayılm. .» Bu teknik konular bir süre daha sohbete konu oldu, Bu arada Demi- rel, Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanu- nunu değiştireceğini, hükümetin çalış ma şeklini Bakanlara daha Çok selâ- et tanınacak şekilde tâdil edece- derilme- sini şiddetle tenkit ettiğini hatırlayan AKİS'çi: “- Beyfendi, işçi (o dövizlerinden memnun müusurluz?” diye sordu Demirel: — Evet, çok memnunum. Yılda bü gelirlerin 60 milyon dolara çıkarılması için tedbirler aldık” cevabını Verdi. 4 Kitlelerin önlne yeni çıkıyor- sunuz, bir güçlük çekiyor musunuz?” «-- Hayır, hiç bir güçlük çekmiyo- ee miting meydanındaki höopar- İml eze Termen kürsüye! Sayın Termen, kürsüden çağırılıyorsunuz” diye telâşlı telâşlı ötmeğe büşladılar. Biraz sonra getirdi “Ve işin geçmişini : “tahmetli Menderesin”? dedi, Oldukça büyük bir kalabalığın toplandığı mey- dan, bu söz Üzerine alkıştan gümbür- dedi. Termen konuyu biraz daha açtı ve: “6 Kıbrıs meselesi bugün bu du- rumdaysa suç. İsmet Paşa hükümet- 14 AKİS Demirel Trabzonda halk arasında, Jeep'i devrilmeden önce «Ve Allah gazetecileri korudu ierinindir.. Bugün Kibrıs-hâlâ ayakta ise, bu da ,kapatılan Demokrat Parti Hükümetinin eseridir” dedi, Tezahürat büyüdü, Termen bundan sonra Tedbirler Kanununu filân bir tarafa bıraktı, eski devri methederek, 37 Mayıs sonrası il, kıyaslamalara gi- rişti, Bu arada: -- Hakiki yaşımız 19 volan bir si- yasi partiyiz” sırrını fâş eylemekte beis görmedi. Bu konuların bu derece rahat, böy- lesine pervasızca (eleştirilmesine her- kes gibi AKİS'çi de hayret etmişti, Ancak, bir gün önce Ankarada gezi plânlanırken, AP yöneticilerinin ısrar- la Çanakkaleyi aradıklarını ve Terme- ni geziye dâvet ettiklerini hatırlayan AKİS'çi, bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşündü ve daha sonra Ter- menle konuştu, Tezmen hiç çekinme- den durumu açıkla dahâ önce Senatoda bu konularda konuşmuştum. Anayasaya göre, bir Parlâmento üyesi, Parlâmen- toda konuştuğu bir konuyu dışarıda da konuşabilir. Ben böylece, bu konular- dâ konuşabilmenin şartını hazırladım, Yan! siyasi yatırım yaptım, Kanuna karşı tedbirimi aldumn. Bu konularda başka bir Parlâmento Üyesi konuşa- maz ama, bon konuşabilirim. Zaten Çanakkalede de DP borçları ile CHP borçlarının mukayesesini yapacağım...” AKİS'çi sordu — Bu yüzden mi burada bu konu- “ — Ben larda sizi konuşturdular?" Termen soruya, Memnuniyet dolu bir tebessümle: “«“— Evet” diye cevap verdi. Bu olay ,geride bıraktığımız hafta- nın son günü, Demirelin Karaden:7 gezisi sırasında cereyan etti. Demirel ve arkadaşlarının “tavşana kaç, tazıyâa tut” şeklindeki politikalarını en âçır şakilde göste'en bu tertip, seçime ka dar sürdürüleceğ, benzemektedir. “Şapkam nerde?” Demirelin Karadeniz taarruzu, Pa- zar sabahı saat 7.30'da Esenboğa- dan başladı. Yine özel bir uçak kira- lanmıştı. İlk hedef, Trabzondu, Saat 10'da Dakota tipi BAC uçağı Trabzo- na doğru inişe geçtiğinde, aşağıda, De- mirelin ““Müreffeh Türkiye” sloganın! tahrik edecek bir tablo o belirmişti Karadenizin mavi suları Üzerinde es mer bir delikanlı, süratli ve pahalı bir motorun arkasında su kayağı yapıyor du, Ancak uçak meydana indiğinde V» xarşılayıcıların faki: kılıkları farke- dildiğinde. su kayağı eğlencesinin bü tün trabzonlulara mahsus bir alışkan- lik olmadığı derhal anlaşıldı. Mütsd üzre, alana bir kırat geti” rilmişti Bu at biraz sonra ürktü Ve uçağın kanadının altınr ginmeğ, kalk tı, telâş yarattı. Trabzonda da Demi- rolin ilk karşılaştığı ses, “Ayakkabım! kaybettim!” oldu, Demireli açık bir Jeap'e aldılar Ancak AP'liler, şehre Genel Başkanın a m e 2 Ekim 196 >