, İsmet Paşa Hüseyin Cahit oYalçının ölümüne çok üzüldü. Yalçın, 1957'de İzmir listesinin başındaydı. İsmet Pasa, Yalçının hapsedilmesinde C.H,P-lileri “ kabahatli bulurdu, Zira 1954 seçimlerinde Yalçını Kazandıramamışlar, üzerine bir tesrii dokunu'maz- lik zırbr giydirememişlerdi. Yalçın, İsmet Paşanın nazarında daima kıymetli ve kahraman bir mü- cahit olarak Kalmıstır. gonra bana çok kimse “Sahiden, C.H.P. kazandı da iktidar ona verilmedi mi?” diye sormuştur. Ben, D.P. nin şu veya'bu kadar milletvekilliğini ö seçimlerde “idare etmiş” olduğunu sanırım, ama sandıklardan çıkan oyların C.H.P.'ye bir iktidar sağlayacak nisbette bulunduğunu san- mam, 1957 seçimlerinin, tâbir caizse hilesi, oyla- madan sonra değil, oylamadan evvel yapılmıştır. Bilhassa radyonun D.P. Büyükleri tarafından kullanılması tam bir rezalet olmuştur. Bu reza- let dünyanın her hangi bir demokrasisinde bir ar e Sac için kâfi sayılabilirdi. kanının bir parti lideri gibi se- çim en yapabilip yapamayacağı o gün- kü Anayasanın çerçevesi içinde tartışılabilirdi. Celâl Bayar bu aralık kapıdan faydalanarak yollara düştü. Bütün devlet kuvvetleri seferber halde, Bayar ve Menderesin geçtiği yerlerde kendilerine geniş dinleyici, karşılayıcı ve uğur- layıcı kütleleri temin ediyorlardı. Radyo, bütün seçim kampanyası boyunca bu törenleri, Baya- rın ve Menderesin nutuklarını saatler ve saat- lerle verdi. 1954'ten sonra geçirilen Seçim Ka- nunu partilere radyonun kullanılmasını etmişti. Ama Bayar Cumhurbaşkanıydı. Men- deres Pashakandı. Bakanlar vardı. Devlet, Hü- kiimet millste hic radyodan hitap edemez olur muydu? Bugün, bu hadise insana inanılmaz gibi ge- 208 liyor. Bir çocuğu aldatmayacak, kör kör par- mağım gozune wöyle bir mazavel nasıl Uciı Sü- rülepilir ve bir seçim kampanyası sırasında, üstelik sadece D.P.'yi methedıp C.H.P.'ye ismiy- le, liderinin adıyla söven konuşmalar nasıl her akşam uzun saatler, banda alınmış sesler ve alkışlarla radyolarda yayınlatılabilir? D.P. 1957 seçimlerini bu şekilde kazandı. Hatta bu kadarla da yetinilmedi. Seçim Kanunu seçim gününden üç gün önce propagandaya nihayet veriyordu. Partiler toplantı yapamayacaklardı. Bana anlattıklarına göre Adnan Menderes “Hükümet her zaman konuşur” demiş ve top- lantılara, bunların radyoyla nakline devam ka- rarı vermiş. Üç gün bütün Muhalefet tıs hal- deyken üç gün İktidar yurdun dört köşesinde ve radyoda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Bakanlarıyla hiç bir utanma ve sıkılma hissine aldırış etmeden propagandasına devam etti. Ama bu kadar haksızlık, çok evde, Mende- res ve Bayarın sesleri geldi mi radyoların düğ- mesinin çevrilmesine yol açtı. Nitekim, bütün bunlara rağmen 1957 seçimlerinde D.P., seçmen oyları itibariyle azınlıkta kaldı. Muhalefet D.P. den fazla oy aldı. Bu kampanyada ben İsmet Paşayla birlikte izmire gittim. Her yerde olduğu gibi İzmirde de ismet Paşayı büyük kalabalıklar karşıladı. İs- met Paşa Konak meydanında bir nutuk verdi. Ortalık mahşer gibiydi. Sonra oradan yola çık- tık, Manisaya gittik. Manisada da halk sokak- lara toplanmıştı. İzmirdeyken C.H.P.'nin o Za- manki il başkanı, ölçülü ve hayal etmeyen Lebit Yurdoğlunu daha iyi tanımak fırsatını buldum. Bana, Konak meydanındaki mahşeri kalabalığı göstererek : “— Bakmayın.. Seçimi D.P. alacaktır" de- di. Sonra, bunun nedenlerini anlattı, vivazi rak- kamlar verdi. Ben, İsmet Paşayla birlikte ge- çen bu on'yıl içinde başka il başkanları da gör- düm. Bir çoğu, zaferi çantada keklik görüyor- du ve bunu İsmet Paşaya övüne övüne söylüyor- du. Bunların içinde D.P.'nin en kuvvetli olduğu iler de vardı. İsmet Paşanın içinden bunlara inanmak geldiğini tahmin ederim, Hatta, bir yönden, söylenenlerin doğru olmasını temenni ettiği, bunları doğru zannettiği de gerçektir, A- ma İsmet Paşanın hiç bir hesabı, bu iyimser ih- timaller üzerine bina edilmez. Tıpkı dış politika- da olduğu gibi iç politikada da İsmet Paşa dai- ma en kötü ihtimale karşı tedbir, çare düşünür. Nitekim, Akisin 19 Ekim 1957 tarihinde, İsmet Paşadan bahsederken biz “Eğer Muhalefet Mecliste kuvvetli bir grupla temsil edilirse, İs- met İnönü dünyanın en bahtiyar adamı olacak- tır” diyorduk. Bunu, İsmet Paşa bana söyle- miştir. Nitekim o seçimlerden sonra, milletin