YURTTA OLUP BİTENLER söpayı salladı durdu. İlk konuşmayı Sanayi Bakanı Ali Naili Erdem yaptı. Bütün ferâsetini gösteren Erdem, konuşmasının yarıdan fazla kısmında erzurumluların ne ka- dar dadaş, ne kadar kahraman, ne kâ- “ zi olduğunu sayıp döktü. ve: , “<— Bana, nerede Mane istersin diye sorsalar, Erzurum di Çünkü eizurumlular mMerttir” Ea parlak bir de inci döktürdü. “ Erdem, Cenabıhak ve Allah sözünü sik sık savurduğu konuşmasında Plâ- nin aleyhinde, eski tarz plânsız fabri- ka inşaatının lehinde bir ifade kul- landı ve; “— AP'nin hedefi, en az 20 eker 'tfabrikasıdır”? dedi, “ Ergurumlulara seçim hediyesini de: ““— 'Huzurunuzda arzediyorum: İn- şallah. 1966 yılında Erzurumda çimin- to İab'ikası kurulrcaktır!” diye sundu. Erdemden sonra konuşan CKMP'- den transfer Seyfi Öztürk, eski Köv İşleri Bakanlığının verdiği alışkanlıkla, köyden ve “OHP'nin köve nasıl ihanet ettiğinden” göz etti, Öztürk bu arada bir de palavra sıktı, OHP iktidar larının. 4 yılda 3000 köye içme suyu götürdüğürü, oysa sadece IV. Koalis- von Hükümeti devrinde 3009 köye içme suyu götürüldüğünü iddia ett! Kullanmış mizansen i sonra dini konulara geçen Öz- türk, memlekette her şeyin başında mânevi kalkınmanın gelâlğin! söylar- ken, meydanın hemen yanındaki cami- nin minaresindeki hopanlör çalıştı ve bir Içli ezan sesi etrafa yayıldı. Oysa saat henüz 19't! ve ezan saati gelme- mişti, Öztürk götevini başanı ile yeri- ne getird: .Çok hürmetkâr bir tavır takmarak: “— Ezan var, müsaade ederseniz ezan: muhanunediyi dinleyelim” dedi, ğrusü bu, çok tesirli olmuştu, De- mirel de ellerini önünde kavuşturmuş. en terbiysii tavrı ile önüne bakıyordu. Ezan uzadıkça uzadı. Bir ara, plâtfor- mün Üzerinde duran Öztürkün dudak- ları dua edir ta'zda kıpırdamaya baş lağı; Bu, tesirini göstermişti. Etraftan. “Allaaah" sesleri yükseldi Herhâlds mitingin spesiyalltesi bu tdi. Bundan sonrz Öztürk daha müte- caiz bir konuşma tarzı tutturdu, re- form isteyen OHP'nin, “40 yıldır başı- nı' değiştiremediğini" ileri sürdü ve: “-— Eğer bu millet, ortanın solun- dayız diyenlere Oy Verirse, şu tabya- larda yaten ecdadının kemiklerin! sız- latır” dedi, İftira Hee A,P/yi fikirsizlikl, it- tiham ediyor. Ne iftira! Ama Demirelin -nam-ı diğer Muhteşem Süley- man» tepesi bir atacak, verecek iftiracıların ağızımın payını: Bizim fikriyatımız fikirsiz- liktir! Haydi bakalım. kalksın o 24- man İsmet Pasa bu cevabın al- tından,. “— Siyaset bir aldatmaca yarışı &eğil, bir hizmet yarışıdır” diyerek, kendi konuşma tarzı ile kıyaslanmca espri haline gelen çok ciddi bir lâfla bağladı Öztürkten sonra kürsüye çıkan Ha- san Dinçer “*milli birlik ve beraberlik” ten başka birşeyden bahsetmiyerek, es- k! mütedil şahsiyetini devam ettirdiği- ni gösterdi. Nihayet sıra Gensi Başkandaydı. Cevat, Önder tarafından “10 Ekim son rasının muktedir başvekili” diye tanı- tlan Demirel, konuşmasının büyük bir kısmını kâğıttan, monoton Ve kötü bir tempo ile okudu Arada sırada *“Cena- bıhak”, “İktidar AP'nindir” gibi lâf- lar etmess, hiç alkışlanmıyacaktı. Topluluğun, Demirelin şahsında ve özelliklerinde “kitleleri peşine takabi- lecek cerbezeli lideri bulamadığı der- hal hissedildi, Ancak şu var ki, Demi- Tel bu ilk miting konuşmasında, . ““AJ- lah” sözünü Jüzumlu "lüzumsuz kul- lânması hariç, diğer AP'lilere göre -se- viyeli, daha doğrusu ““mutedil"di. Be- livli fakat zayıf bir mantık açısından, petrol, toprak reformu ve işçi mesele leri dışındaki Okenüisi için tehlikesiz konulara şövle bir dokundu. Demirelin Erzurum ve Karstaki ko- nuşması hemen hemen şu esasa daya- nıyordu: a «— Türkiyenin o halkı, fakiri vs zengini ile çok dertiidir, AP bu halkın partisidir. Onun içindan gelmiştir. Herhangi bir iktisadi sınıfı diğeri 8- leyhins korumayacaktır - Kitle parti- AKİS sidir, Türkiyenin meselelerini sadece, bu şekilde halkın içinden gelmiş hü- kümetler halledebilir. Onun için, mi)- letin AP'yi 10 Ekimde mutlaka iktida- ra getirmesi gerekmektedir.,” Demirel konuşmasının bir kısmını da orduya âyınmayı unutınadı ve: “«*— Size şerefli Türk Ordusundan bahsedeceğim. Türk Omlusunun büyük bir topluluğu da buradadır, sizlerin 8- rasındadır, sizlerle yanyanadir ” diye- rek, kendi partisiyle ordunun yanyana olduğu şeklinde iyimser bir hava ya- ratmağa gayret etti, Orduyu “muhabbet ve saygı ile selâmladıktan”? sonra da sözü gençliğe getirdi. Yekın arkadaşı Mehmet Tur- gutun son günlerde uğradığı hücumlear Demirele fazlaca tesir etmiş olacak ki, “Gençliğin Anayasa dışına çıkma- sının hoş karşılanamıyacağı” kebilin- den genel, fakat türizkâr sözler etti. Ancak AP'nin, menfaat mukabili her zümrenin desteğinin o sağlanabilecsfi şeklindeki peşin hükmü burada bir defa daha kendini gösterdi ve Demirel, “AP iktidara gelince üniversite genç- Uği için sonsuz imkânlar açılacağını” bildirerek bu konuyu kendince tatlıya bağladı Konuşmasının Son kısmını irtica- len tamamlamaya kâlkan Demirel, «Türkiyenin hiç bir yerinde türk Köy- lüsü bu durumda olmaktan çıkarıla- caktır"? tarzında müthiş cümleler ku- rarak hitabetteki dehşetengiz kaabili yetini, kendisini çok merak eden erzu- tTumlulara gösterdi! Mitingten sonra, AP Gensl Başku- Tu ve beraberindekiler, 1950-60 arasın- da müteahhitlikten milyoner olan bir iş adamının lüks lokantasında ““içki- siz” olmasına itina gösterilen bir ak- şam yemeği yediler, Birisinin karikatürü ' rtesi gün Demirel ile refakatinde- kiler ve gâzeteciler Karsa gittiler. Yolda kazalara uğrayan, kapalı salon konuşmaları yapan AP Genel Başk3- nı bol bol “halkla temas ve vatandaş- köylüler derhal Demirelin etrafını sa- rarak şikâyete başladılar: Pancar tes- Um slan memu: kendilerinin iliğini, kemiğini kurutuyor, eziyordu, Çok &5i- nirlenmiş görünen Demirel, memurun suçunu şordu. Köylüler: — Pancarımızı geç alıyor, biz! bu- ralanda bekletiyor, işimizden gücümüz den ediyor” dediler. Demirele bu kadarı kâfiydi. Memu- Tu, küçümseyen bir edayla çağırdı ve 25 Eylül 1965