YURTTA OLUP BİTENLER 4. T.M.T.F, temsilcileri pakis tanlılara çelenk veriyorlar Türk geneliğinden Pakistan milletine Pakistanın yardumına koşmak arzu- sundaydı. Bu imkânlar neydi? Bunla- rın Sayini bir mesele oluyordu, Tür. &iye de, İran da jet uçaklara sahipti. Fakat bunlar başka maksatlarla Ame- rika tarafından kendilerine verilmişti. Bunlar yardımdı ve hedefleri belirliy- di .Yardamndan yardım yapılamaya- caktı Buna mus&abil Türkiyede hafif silâhlar ve mühimmat imâl ediliyordu. İranda jet benzini vardı, Bunlar bizim malımızdı. Bunları derhal Pakistana teklif ettik, Pakistan kabul etti. İran Şahı, İranın Türkiyeyle bir- likte, ortak karar alması gerektiğine inandığı için Başbakanını derhal Tür kiyeye gönderdi, Bundan önce Anka- râda İran Büyük Elçiliği (Müsteşarı olarak bulunan Abbas Hoveyda bu de- İa Başbakan olarak karşılandı, ağır- landı, Hoveyda, Şahın endişslerini söy- ledi. Türkiyed, Ürgüplünün endişeleri de buydu. İran Başbakanı, gazetecilerin, Pa. kistanın yardım talebinin kebul gd'lip edilmeyeceği yolundaki bir sorusuna şu cevabı verdi: — Bunu, Türkiye ile müzakereler- den'sonra söyleyebilirim, Anzarada bu meseleleri görümmiğe gelâlm.” İran Başbakanı Hoveyda, berabe- heyetlz birlikte aynı gün, önce Dişişleri Bakanı Hasan Işık, sonra da Basbakan Ürgüplü ila görüştü, akşam âa Cumhurbaşkanı Gürsel tarafından kabul edildi, Görüşmelerde, Hindista- an Pakistana karşı giriştiği askeri hârekâtın gelişmeleri Ve dünya dev- ledleri üzerindeki etkilen gözden ge- çirildi, Pakistanın Türkiye ve İrandan ne gibi taleplerde bulunduğu, bunle- Tin ne şekilde karşılanabileceği konu- suldu, Neticede Pakistana yapılacak yardımın iki memleketin de kendi mil- li kaynaklarının imkânları oranında olması zamureti Üzerinde duruldu, Ay- nı gün, Türk ve Pakistan Hükümetleri arasındaki bir ticaret anlaşmasına gö- re, Pakistana silâh ve cephâne gön- derildi Avel, ziyaret Jste, bütün bu gelişmelerden sonra dir ki bu haftanın başında Pazarte- siyi Salıya bağlayan gece Türk Hava piş ait bir askeri uçakla İs- anbula giden Dışişlen Bakanı Hasan ak Yeşilköy Havaalanında gazeteci- bre: “— Dost ülkeler arasında dayanış- ma şarttır, Müşkül durumlarda ise bu, bir zaruret olur, Bu icabı yerine getir- mek Üzere, İran Başbakanı ile birlikte Pakistana güâlyorum, Pakistan ile Hindistan arasındaki elim “e muhakkak ve süratle son Türkiye, her-halükârda, üzerine dk görevi yerine getirmeğe hazırdır” dedi. 'Tahrana müteveccihen yola çıkan Hasan Işığın yanı ken, İkinci Dair, Genel Müdürü Be- di Karaburçak ve Özel Kalem Müdü- Tü Nazmi Akıman bulunuyordu. Dişişleri O Bakanı Işığı apartopar stanbula, oradan da, Pakistana geç- mek Üzere, Tahrana koşturan sebep, AKİS İran Şahı Rıza Pehleviden Ürgüplüye gelen ve kendisini İran Başbakanı Ho veydanın başkanlığındaki heyetle Pa- kistana gitmek üzere Tahrana ç mesajdır, Haftanın başındaki Pazar günü Ürgüplüyç ulaşan mesaj neticesi, Başkent, geceyi yoğun bir çalışma !- çinde geçirdi. Neticede, seçimler are fesinde Ürgüplünün memleketten ay- rılması imkânsız görülerek Dışişleri Bakanı Hasen Işığın Tahrana gitmesi kararlaştırıldı, Ürgüplünün Eyüp Ha- na gönderdiği mesajda ise Dışişleri Ba &anı Hasan Işığın “her konuyu tam yetki'” ile görüşmeye mezun ve Tür- kiyenin maddi - manevi her türlü des- teğe hazır olduğu” bildirildi. Seçimler (Kapaktaki Partiler) ye Genel Sekreteri Orhan Süersan: 240 milletvekili o ÇiKs gı” dedi, Sonra, “Saçinlerde Adalet Partisi" tahmininin nihai rakam 240 oluyor.” Köşedeki koltukta uyumakta olan Ercüment seçim O Takamlarmı duyunca seg fırladı, Süersans: Ben st: Silersan, 247 rakamını duyunca zahaft- ladı ve arkasına yaslandı. AP'lilerin yaptıkları “247 çıkarırız!”, ““Hayır efendim, mu laka, 250 alacağız” diye eğlenceli sah- neler yaratmaktadırlar, Tini dayandırdıkları noktalar ise, milletin &ararlı olduğu, memlekette yine 1960 havasının estiği! gibi, havada kalan hü kümlerdir, Ancak şu var ki, AP'liler bu propagandalarında, en irilerinden en ufaklarına kadar ağız ve söz birli- ği sağlamayı becermişlerdir Bütün karı aynıdır: de, CHP 150'nin altında, TİP 2-3 ci- varında, bütün küçük partiler toplam 8 SEE DENİR EN 18 Eylül 1965