AKİS | sun, insanları seven, inanç sahibi bir kişi olarak, onun karşısındayım, Me- seleyi Amerika ve Kçmünist Çin mü- nasebeline bağlayan zihniyeti mâna- landırıp değerlendiremedim. Müttefi. kimiz Amerikanın, haklı Kıbrıs dâva- sındaki tutumunu ise ben henüz unu- tamgdım.” Böylece, Hint Yarımadasında hint- lilerle pakistanlıların kapışmış olmg- sı bizde proamerikenlerie antliameri- kenleri bir defa daha boğaz boğaza getirdi. Ama, Allahtan, temasları Ürgüplü- nin idare etmesi ve bunlara İnönü- nün de fillen ve kuvvetle katılması -İnönü, talepleri üzerine, Pakistan ve Hindistan Büyük Elçilerini evinde, ayrı ayrı kabul etti, kendisine Pakis- tan Devlet Başkanı Eyüp Hen adına sonra Pakistan Büyük Elçisi bir de mesaj ulaştırdı- meselenin bir dış ha- dise olduğu gerçeğini tamamiyle unut- turmadı Önce bir tereddüt Hindistanla Pakistan arasında patlak veren hadise türk umumi efkârın- da derhal Pakistan lehinde bir hava yarattı. Tabli, Hükümet de bu havaya bigâne kalacak değildi. Zaten aslında, Hükümst de Kıbrıs işinde Pakistanın aldığı vaziyeti unutmamıştı ve bunun minnettarlığı içindeyöi. Ama, Pakis- ana yakınlığımızı nasl, hangi ölçüler çinde belirtmeliydik? Dahs hadisenin ilk patlak verdiği anda, Pakistanın Ankaradak! Büyük Elçisi Rabb, dost Ve müttefik bir mem- lekstin temsileisi olmanın da verdiği kolaylıklardan faydalanarak tanın yardım talebini iletti. O sırada istenilen yardun manevi bir destekti. Türkiye “Hindistanın tecavüzü”nü takbih etmeliydi ve İranla birlik olup ar olunmalıydı. Mal- 29me, jet Val gönüllü pilot talep- leri daha sonra geldi, Ürgüplü Pakistan ük Elçisine, Çarşamba günü bir bildiri yayınlaya- söylenilen aynı papalel üzerindeydiler, Hindisia- nın teçavüzü takbih olunuyordu, Tür Kulağa küpe Türkçe kitabından parçaiar Müvekkilini başarıyla astırdık- tan sonra onun siyasi kefe- nini kendisine siyaset basama yapan “nevzuhur”lardan ilân ediyor: “Bizim iktidarımızın satağı tür”, biri Ayol, ona türkçede “şafak söktü” değil, “şafak attı” derler, kiye Pakistanın yanındaydı. Pakistan dâvada haklıydı, İsmet İnönü: — Türk Hükümeti, böyle haksız bir muamelenin nihayet bulması için bütün kudretini sarfetmelidir. Pakis- tanın bütün ıstırabına iştirak ediyo- ruz, Bu ihtilâfın halledilmesi için her türlü gayreti sarfedeceğiz. Pakistanın uğrayacağı felâketin acısını her türk ailesi hissedecektir”” diyord Başbakan ertesi sabah bütün parti Suat Ürgüplü Arabulucü YURTTA OLUP BİTENLER liderlerini toplantıya çağırdı. Toplan- tıya liderler, partilerinin ileri" gelen yöneticileriyle birlikte katıldılar, Ür- güplü, çarpışmanın gelişme safhaları hakkında bilgi Verdikten sonra Anka- raya gelen İran Başbakanı ile yapılan görüşmeleri anlattı, Bundan sonra li- derler söz alarak, partilerinin görüşle» rini bildirdiler, Türkeşin, Türkiyenin arabuluculuk yapması yolundaki tek- lifi içine alan muhtirası tartışıldı, fs- kat benimsenmedi. Bölükbaşı, Pakis- tanın yardım taleplerinin yerine geti- rilmesini, Hükümetin bu konuda ace- Is karar almasını istiyordu, Demirel ile Alican ise, NATO savunmasında kul- lanılacak jet uçaklarının Pakistana yardım olarak verilemeyeceğini, Ame- rikanın da buna rıza göstermeşyeeğini ileri sürdüler. Nitekim İran Hükümeti, Pakistanın jet uçağı isteğini Ameri- kan Hükümetine bildirmiş, fakat koca- man bir “red” cevabı almıştı, Bizim için de Amerikanın aynı cevabı vere- caği âşikârdı. İranlı misafirle başbaşa Bu görüşmelerin ve Hükümette esen havanın Ne istikamette olduğu o günlerde Dışişleri Bakanlığının akıllı Genel Sekreteri Halük Baylilken ta- rafından gazetecilere çıtlatıldı, Gaze- teciler orta boylu, saçları itina ile ar- kaya taranmış, kalın bıyıklı, şik giyimi! diplomatı Başbakanlığın merdivenle- rinde yakaladılar. Soruları Keşmir. dolayısıyla Pakistanla ilgiliydi: Pakis tan Hükümeti, hint saldımlarına karşı Türkiyeden yardım istiyordu, Acaba, CEN'TO anlaşması uyarınıı Pakistana yardım yapılacak mıydı? Gazetecilerin ısrarlı soruları karşi» sında diplomat, kararı Hükümetin ve- rebilceğini ifade etti ve sadece şöyle dedi: i *.— Dikkatinizi çekerim; Kıbrıs fâ clasının başlangıcı olan Aralık ayındş sumlar katllâma giriştiklerinde, en yakın dost ülkeden ancak 15 gün son- ra manevi bir destek görebildik. Onun için, biraz sabirli olun! Bakalım du. Yazılarınızda buna göre yorum yapa- bilirsiniz.” Bu, yardım konusunda, mevcut bi, tün iyiniyete rağmen Türkiyenin için» da bulunduğu müşkül durumun bir ifadesiydi Ama bir kişi daha bizim vaziyetimizdeydi: İran Şahı. Ankarada yapılan bütün demarşlar İranda da ya- pılmıştı, İran da, bütün imkânlarıyla 18 yili 1965 T