tün bunları yapabilmenin tabii bir küçük şartı vardı: Seçimlerde üçte iki çoğunluk almak. Çünkü bütün bunlâr Anayasanın değiştirilme- sini gerektiriyordu. Anayasayı ise ancak üçte iki çoğunlukla değiştirmek kabildi. j İsmet Paşa bu kararların altına imzasını attı, Ama, 1957'de D.P. karşısında Muhalefetin bu kadar fazla bir çoğunluk alabileceğine ihti- mal vermiyordu. *“ — Mesele, rejimin esaslarını ilân etmek, hangi hedeflere varılması gerektiğini millete söylemektir” diyordu. Eğer bu hedefleri D.P. gercekleştirirse İsmet Paşa ona da minnettar olacaktı. Seçimlerden evvel bir gün bana : i “ — Çoğunlukta gözüm yok.. İkiyüz millet- vekili olsak rejimi değiştirtmeyiz. Ona sahip çıkarız, Hiç bir endişem kalmaz. Bu 1954-57 arasında ne kadar sıkıntı çektiğimizi biliyor- sun..” diye ümidini ve endişesini söyledi. Tabii, arzulanan istikamette tedbirleri D.P, nin alacağı hatırından geçmiyordu. Ama D.P., kuvvetli bir muhalefeti karşısında buldu- ğu takdirde tek partiye gidişi ya durdurmak mecburiyetinde kalacaktı, ya da zora başvurup dünyanın başına yıkıldığını görecekti. Ben bu sıralarda tekrar hapishaneye dön- müştüm. Şimdi bir başka haber kaynağım Os- man Bölükbaşıydı, C.M.P.liler müzakereler- den sonra gelip liderlerini görüyorlardı. Bölük- başının İşbirliğini baltalamaya çalıştığını söy- leyemem. Fakat hep sinirli, sabırsız ve ismet Paşaya, C.H.P.'ye karşı güvensizdi. Bir de, ak- lında sadece bir tek şey vardı: Bir an önce ha- pishaneden kurtulabilmek. Başka hiç bir şey düşünmüyordu ve bunda da hakkı yok değildi. Hapishane hayatına bir Gandhi gibi sükünetle katlanabilmek, bir takım uzun vadeli ve önem- li hususları basit ve küçük hesaplara feda et- memek Bölükbaşının kültürü ve olgunluğuyla olabilecek bir şey değildir, C.M.P. lideri kendi- sini ziyaret eden arkadaşlarına bağırıyor, on- larla kavga ediyor, çok zaman koğuşa suratı bir karış asık ve söylenerek dönüyordu. Ama başta Fuat Arna, onların Bölükbaşıya fazla bir önem verdiklerini sanmıyorum. İsmet Paşa da haftada iki defa bana gel- mekte devam ediyor ve her seferinde “Osman bey nasıl? Selâm söyle..” diyordu. Gelişmeler- den memnun görünüyordu. Fakât İktidarın ha- zırlıkları karşısında fiili bir işbirliğini kolay görmüyordu. Memlekette D.P. ye karşı bir cep- henin kurulmuş olması ilerlemeydi. Muhalefet Partileri seçimler için hedefle- rini ilân ettikten sonra Alemdar Sinemasında birer Büyük Kongre yaptılar. Bu Alemdar Si- neması Yeni Mahallededir ve bir cefakâr sine- madır. Hava tertibatı bulunmadığı için Alem- dar sineması sıcak olur, Yeri de merkezi de- ğildir. Partiler kongrelerini Yenişehirin göbe- gindeki Büyük Sinemada yapmayı tercih eder- ler, Ancak Büyük Sinema, zorlu iktidarlar dev- rinde ancak İktidar Partisine verilir. Muhale- fet partileri oranın kapısından içeri bakamaz» lar, Sırasıyla C.H.P., Hür. P, ve C.M.P. kong- releri Alemdar sinemasında toplandı Bu top- lantılar işbirliği fikrini partilerin en yüksek organlarına mal etti ve bir nevi gösteri şeklin- Menderes daha (o 1957'de Meclisi kendi çiftiyime çevirmişti, Oradan istediği okanumnları çıkartıyor. istediği tâdilleri yaptırıyor ve D,P. Grupunun mil- letvekilleri onun her arzusuna parmak kaldırıyor- lardı. Zaten 1959da da DP, ve onun mi'letvekil- leri bu buydan dolayı batmıslardır, 1957 seçimle- rinde uygulanan kanun Menderesin emri neticesi böyle bir Mec'isten geçti ve kalem bile teksir âleti sayılacak hale ge'di. Je oldu. C.H.P, Kurultayında İşbirliği Plânı ayakta alkişlandı ve C.H.P.liler her hâlükâr- da bunun uygulanmasına karar verdiler. C.M.P.'liler kendi Büyük Kongrelerinde İsmet Paşanın konuşmasını arzuladılar. İsmet Paşa, Bölükbaşının partisinin temsilcileri arasında, hararetli alkışlarla karşılanan ve tezahürata yol açan bir konuşma yaptı, Muhalefetin gö- revlerini anlattı, kendi partisinin fikirlerini söyledi. İsmet Paşa o hafta beni ziyarete gel- diğinde gülümseyerek : “.— Osman bey ne diyor? Memnun mu?” di- 201