Ismet Paşa getirildi ve başkanlığın sıraya bin- dirilmesi düşünülmedi bile.. Özden Ankarada, benim yanımdaydı. Has- tahanede her gün beni ziyaret etmesine izin veriyorlardı, O akşamları İstanbulla temas edi- yor ve bana eğlenceli haberler getiriyordu. Top- lantının ilk günü kayınvaldem misafirlerini çayla, şurupla, bisküi ve dondurmayla ağırla- mış. Tabii gazeteciler de evin etrafını çevirmiş- ler, İkinci gün, kayınvaldem liderlere bir sürp- riz yapmış: kahve ikram etmiş. O günler Tür- My kahve bulmak, D.P.'nin meyvalarını ye başlayan meşhur “Görülmemiş Kal- ma” politikası sayesinde adeta imkânsızdı. Şimdi, çok şeyin unutulmuş olduğu bir devirde bu politikanın millete neye malolduğu da ha- tırlardan çıkmıştır. Üç partinin temsilcileri mis gibi kokan kahve fincanlarını görünce birer “Ooo!” çekmişler. Koyu C.H.P.'li bir kurukah- veci vardı, o kayınvaldemi kahvesiz bırakma- mış. Hâlâ da bırakmaz ya.. Toplantılara iyi niyet havasının hâkim bu- lunduğu gözden kaçmadı. İki gün arka arkaya Heybeliadada toplandıktan sonra liderler İs- tanbula, Taşlığa taşındılar. İki gün de orada toplandılar, Adada, bir takım peşin hükümler bırakılmıştı. Meselâ “müsavat”tan artık “ri- yazi müsavat” anlaşılmıyordu. Partiler kendi #aplarına göre bir kontenjan sahibi olacaklar- jı, Halbuki C.H.P.'de işbirliğine, riyazi müsa- vatı kabul edecek kadar taraftar olanlar vardı. İsmail Rüştü Aksal bunların biriydi. Hastaha- nede beni sık sık yoklardı, Konuşurduk. Aksal, işbirliğini sağlamak için C.H.P.'nin her feda- kârlığı yapmasında mahzur görmüyordu. Reji- mi kurtarmanın başka yolu kalmamıştı. Buna mukabil Turgut Göle geldiğinde tam aksi tezi savunur, C.H.P.'nin tek başına iktidara gele- ceğini söyler, Aksalı ve onun gibi düşünenleri kınardı, Toplantılarda riyazi müsavatın bıra- kılmasında onun rolü olduğunu sanırım. Toplantıların Taşlık kısmında bizi güldü- ren hadiseler oldu. Tabii İktidar nelerin dönüp bittiğinin merakı içindeydi. Bir seyler öğrene- bilmek için bir takım “meraklı vatandaşlar” göndermiş. Toplantıları takip eden gazetecile- rin “bizimkiler” adını taktığı bu sivil polisler- den biri, Taşlıktaki evin badana edilmekte olan garajında yakalanınca kahkahalar bütün semti çınlatmış. Evin kapılarının muhafazasına, Er- dalı memur etmişler. Erdal o yazın sonunda Sevinç Sohtorikle nişanlandı, Benim hapishane- den çıktığımın ertesi günü evlendiler ve Ameri- kaya gittiler, İstanbul gazetecileri bu uzun boy- lu, sâkin, hiç kızmayan, daima güler yüzlü, mu- hafaza ettiği kapının önünde atom fiziği kitap- ları okuyan ilim adamını çok sevmişler, Erdal da, haber peşindeki bu çocuklara elinden ge- len kolaylığı göstermiş, onların arzularını içe- riye nakletmiş, bir takım havadislerin verilme- Ankarada muhalif ortaklar C,M.P, Merkezinde toplandıklarında Bölükbası sevindi. Eh, ne demekti o, bütün toplantıların İsmet Paşanm evinde, İsmet Paşanın başkanlığında yapılması? Nihayet Bölükbaşının parti- si de adam yerine konuluyordu, Ama Bölükbaşının bu sevinci fazia uzun sürmedi. 198