AKİS birlikte yer aldı. Sert bir dille kale- me alınan bildiride, en büyük işçi te- şekkülü olan Türk-İşin bir kaçakçı- nın evi basılırcasına aranmaya kal- kışılmasının, o sendikaların en ağır baskılar altımda tutulduğu (o karanlık günlerde dahi görülmediği belirtiliyor, baskının türk işçisine yöneltilen ağır bir hakaret olduğu gibi, yürürlükteki kanunlara da aykırı bulunduğu ilân ediliyordu. Bir sendikacı! Konfederasyon yetkilileri, ayni gün, Başbakan, Adalet Bakanı ve Yük- sek Hakimler Kurulu Başkanına çek- tikleri telgraflarla olayı protesto etti- -er. CHP Aydın milletvekili avukat Orhan Apaydının o hazırladığı dilek- çeyle bir üst mahkemeye, Dördüncü Asliye,Ceza Mahkemesine, kararın kal dırılması yolunda itirazda bulundu- lar, İtiraz, yargıcın yetkisizliği gerek- çesiyle reddedildi. İtirazda, o Üçüncü Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği ka- rarın, Siyasi Partiler Kanununun 135. maddesinin son fıkrasına açıkça ay- kırı olduğu bildiriliyordu. Kanunun 37. maddesinin bilinci fıkrasında, "Ön seçimlere katılan adaylar için propa- ganda yapmak amacıyla açık hava toplantıları -örf ve âdete göre sohbet toplantısı sayılanlar hariç- kapalı sa- lon toplantıları tertiplenemez. Duvar ilânı, el ilanı ve diğer nevi matbualar- la propaganda yapılamaz" denilmesi- ne rağmen, aynı kanunun 136. mad- desinin son fıkrasında, kanunun uy- gulanmasında sendikaların ve üst te- şekküllerin özelliklerine dokunulamı- yacağı açıkça belirtilmektedir. e Ayrı- ca, Sendikalar Kanununun 16. mad- desi, Anayasanın 46. maddesine uygun olarak, sendikalara ve üst teşekkülle- re sadece bazı siyasi faaliyetleri ya- saklamaktadır. Ancak, bu yasak faa- liyetler arasında, işçi hakları aleyhi- ne çalışan milletvekllerinin seçtiril- memesi için çalışma diye bir şey bu- lunmamaktadır. İtirazda bunlar var- dı. Fakat daha sonra bir başka üst mahkeme ilk mahkemenin kararını doğru buldu. Üçüncü Sulh Ceza Mahkemesinin seçim arefesinde verdiği karar ilgi çe- kicidir. Her gün gazetelerde aday a dayları hakkında çeşitli haber ve ya- zılar yayınlanırken, birdenbire Türk İş hakkında kovuşturmaya geçilme? ve arama kararı verilmesi nedendir? Meselâ, AP aday adaylarından, Türk- işe bağlı Metal-İş Federasyonu Baş- kanı Kaya Özdemiroğlunun, olaydan sonra AP organı Zafer gazetesinin 21 28 Ağustos 1965 Ağustos tarihli onüshasında yayınla- nan demeci, olayın politik bir ihbar- dan doğmuş olduğu şüphesini uyan- dırmaktadır. Türk-İş himayesindeki bir Federasyonun Başkanı olan Özde- miroğlu bu demecinde, Türk-İşe ya- pılan baskım tasvip ettiğini açıkça ifade etmiş, polisin her zaman ve her yerde arama yapabileceğini m sür- müştür. Kaya Özdemiroğlunun Za- ferde yayınlanan demeci inme şöy- ledir: "Kısa bir zaman içinde dahi olsa birçok ithamlara rağmen Hükümetin bugünkü çalışması ve tutumu şayanı takdirdir. Hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan ve söylenenlere aldırış et- meyip, tam bir olgunluk havası için- de çalışmalarım ve gayretlerini devam ettirmiştir..." Metal-İş Federasyonunun A.P. a- dayı Başkanının demecinde söz konu- su ettiği gayretler, oherhalde,. Türk- İşin basılması ve yetkililer hakkında kovuşturma açılmasından ( ibarettir. Türk-İş yetkilileri, olay yatıştıktan sonra, bu "örnek sendikacı" hakkında gerekli işlemin yapılmasına karar ver- mişlerdir. Çuvalda saklanan mızrak Olayın A.P.'den gelen politik bir ih- bar neticesi olduğunu ortaya ko- yan bir başka delil de, Türk-İş tem- silcilerinin, parti yetkilileriyle yaptık- ları görüşmeler sonunda elde edilmiş- tir. Türk-İş temsilcileri, AP hariç, diğer o partilerle görüşmelerden son derece memnun ayrılmışlardır. Yalnız, Halil Tunç ile Seyfi Demirsoyun Baş- Halil Tunç Haklı tepki YURTTA OLUP BİTENLER bakanlıkta Süleyman Demirel ve AP' li Çalışma Bakanı İhsan Sabri Çağ- layangille yaptıkları görüşme bir hay- li ilgi çekici olmuştur. Demirel bu top lantıda, adalete intikal eden bir me- sele üzerinde konuşmanın doğru ol- mayacağını, (herhangi bir taahhüde girmek istemediğini (o söylemiş, üste- lik, Türk-İş yetkililerine şöyle demiş- tir; "— Seçim öncesinde yükseltmeyin!.." Çalışma Bakanı (o Çâğlayangil ise, görüşmeden sonra gazetecilere verdiği demeçte, liderinin görüşüne aykırı o- larak, görüşmeyi o basına iyimser bir hava içinde intikal ettirmek için gay- ret ,sarfetmiş ve şöyle demiştir: — Hareketi tasvip etmiyoruz. He- pimiz üzüntü duyduk. Türk-İş hepi- mizin saydığı, sevdiği bir kuruluştur. Durumun düzeleceğini ümit ediyo- TUZ." tansiyonu Olay bir yandan büyür ve önemli gelişmeler kaydederden, Türk-İş, haf- tanın başında Pazartesi günü ikinci itirazım Adalet Bakanlığına yaptı. İstanbul bağımsız milletvekili o Bur- han Apaydın ile Diyarbakır bağımsız milletvekili oOAdnan Aralın imzasını taşıyan bu yeni itiraz dilekçesinde, C.M.U.K. nun 343, maddesine istina- den, bahis konusu kararın bozulması için Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı emir verilmesi isteniyordu — İtirazın yapıldığı günün akşamı, Adalet Ba- kanlığından gönderilen yazılı ocevap, oldukça ilgi çekicidir. Cevapta Adalet Bakanlığının oOkaran isteyen o savcı, Yüksek Hakimler Kurulunun da ara- ma kararım veren yargıç o hakkında takibata geçtiği bildirilmektedir. Bu arada Türk-İş, teşkilâtıyla de- vamlı irtibat kurmakta ve gelişmeler den, kendine bağlı bütün sendika ve federasyonları haberdar (o etmektedir. Teşkilâta gönderilen 20 Ağustos ta- rihli, -"Önemlidir" kaydını taşıyan bir bildiride, "her zamankinden daha fazla bir dayanışma içinde ve soğuk- kanlılıkla olayların gelişmesinin bek- lenmesi" istenmektedir. Çeşitli sendi- ka ve kurumlar tarafından gönderi- len telgrafların sayısı bir hayli kaba- rıktır. Telgraflarda genellikle, müca- delenin sonuna kadar destekleneceği belirtilmektedir. Kara listenin gürültüsü Türk-İş Genel Merkezi telgraf yağ- muruna tutulurken, Konfederasyo- na bağlı sendika ve federasyonlar da olayı protesto eden bildiriler yayınla- maktadırlar. Bildirilerden bazısı, oy- 13