YURTTA OLUP BİTENLER lanmaları kararlaştırıldığı o halde, iki Bakanın, toplantıdan sonra Başbakan tarafından Başbakanlığa çağırıldıkla- rı sırada gazetecilere, olup bitenlerden habersiz olarak, "Vazife başındayız" demeleri, AP'nin oynamak istediği o- yunun açıklığa kavuşması bakımından ilgi çekici oldu. Oysa iki Bakan, Baş- bakanla yaptıkları kısa süren görüş- mede istifaya zorlandılar ve o anda istifa mektuplarını Ürgüplüye verdi- ler. Güvendikleri dağa kar yağmıştı. İstifalardan sonra saat 21'de baş- layan ikinci Liderler toplantısında iki Bakan adayının ismi üzerinde durul- du. AP ve YTP liderleri ile Başbakan, Türkeşin, Milli Savunma Bakanlığı için gösterdiği Çankırı senatörü Ha- zım Dağlı ile Köy İşleri Bakanlığı için teklif ettiği Yozgat milletvekili Mus- tafa Kepir üzerinde anlaşmaya vardık- ları halde, MP temsilcisi oAkdoğanın "“Liderime danışmadan birşey söyleye- mem" demesi, meselenin uzamasına yol açtı. esi gün Ürgüplü, MP'nin aday- rek, gece Liderler toplantısında tespit «dilen isimleri Cumhurbaşkanına bil- dirdi. Ürgüplünün Gürseli ziyaretin- den sonra toplanan MP Genel Yöne- tim Kurulu, Milli oSavunma Bakanı adayına itiraz edilmesine karar verdi ve bir bildiri yayınlayarak. Başbaka- nın, adaylar üzerinde tam anlaşma sağlanmadan Cumhurbaşkanına tek- lifte bulunamayacağını açıkladı, MP'- nin bu yoldaki bildiriyi yayınlamasın- dan Vs durumu Başbakana bildirmesin den kısa bir süre sonra yeni Bakanla- rın atanmalarıyla ilgili tezkerenin Cumhurbaşkanının onayından çıktığı ve Başbakanlığa geldiği görüldü. Böy- lece Koalisyonu meydana getiren par- tiler arasında ikinci bir anlaşmazlık patlak verdi. Ezeli muhalif MP'nin Milli Savunma Bakanı Ha- m Dağlıya itirazıyla başlayan bu anlaşmazlık olayların ikinci safhasını teşkil etmektedir. Bu safhada oolup- bitenler, MP'nin hıkıyım liderinin, se- çim arefesinde seçmenlerine gerek rad- yo ve gerekse basın aracılığıyla sesini duyurabilmesi için Oo "sansasyon" ya- ratma çabasının tipik bir örneğidir Nitekim. Bölükbaşıyı yakından tanı- yanlar, MP'nin, Liderler toplantısında CKMP görüşünü desteklemesini n ne- denini bir dereceye okadar Dorman problemine (o bağlamışlarsa da, bunun arkasından Türkeşin öne süreceği isim 14 lere itiraz edeceğini sezmekte pek de güçlük çekmemişlerdir. Ortağı bulunduğu Hükümete her vesile ile muhalefet eden ve halkoyu- nun dikkatini ancak bu yollarla üzeri ne çekmeyi başarabilen Bölükbaşı, bu defa da aynı oyunu oynamak istemiş, fakat Koalisyonun diğer ortakları ile Başbakan ve Cumhurbaşkanınca cid- diye alınmayınca, bıyık-sakal hikâye- sinin kahramanı durumuna düşmüş- tür. Bir kere, Hükümetten ayrılması- na imkân yoktur. Çünkü, Hükümette bundan önce patlak veren anlaşmaz- lıklar sırasında hem Hükümet Başka- nına, hem de Kabinedeki kendi Ba- kanlarına şiddetle muhalefet ederken, bir yandan da Meclis kürsüsünden, her ne sebepten olursa olsun, hiçbir kuvvetin kendisini Hükümetten ayı- ramıyacağını defalarca açıklamış, bun da ilerisi için oherhangi bir sakınca görmemiştir. Bu yüzden Bölükbaşı gerek Koalisyon ortaklarına ve gerek- se seçmenlerine angaje olmuş durum- dadır. İkincisi, itiraz ettiği adayın Ba- kanlık koltuğuna oturması sağlandık- tan sonra hiçbirşey olmamış gibi ge- ne, "Bizi koalisyondan ölüm bile ayı- ramaz" şeklinde demeçler verse, bu- nun da kendisinin ve partisinin seç- men önünde itibarını iyice sarsacağı muhakkaktır. Bu sebeplerle, olayların C.K.M.P. lideri Türkeş- Zor oyunu bozdu! AKİS birinci safhasında Başbakanın düştü- gü güç duruma bu defa da Bölükbaşı düşmüştür. Sallanan Koalisyon Ürgüplünün Sovyetler gurlandığı bu haftanın başındaki Pazartesi günü, MP Genel Sekreteri ve IV. Koalisyon Hükümetinin birinci İçişleri Bakanı İsmail (Hakkı Akdo- ğanın, Parti Genel Merkezinde AKİS muhabirinin yönelttiği (sorulara ver- diği cevaplar ilgi çekicidir. Bölükba- şının en sadık arkadaşlarından olduğu bilinen Akdoğan, MP'nin Koalisyon- dan ayrılıp ayrılmayacağı (o yolundaki bir soruya şu karşılığı verdi: "— Koalisyonun bozulmaması için bugüne kadar yaptığımız (o fedakârlık- lar gerek basın ve gerekse hâlkoyun- ca yakından bilinmektedir." İçişleri Bakanlığı görevini kısa bir süre önce Anayasa hükümlerine göre devreden Akdoğanın, AKİS'çi ile yap- tığı görüşme sırasında, Bakanlığı za- manındaki alışkanlıklarından bir tür- lü kurtulamadığı," telefonlara cevap verebilmek için sanki telefonun irti- batını Özel Kalem Müdüründen ayıra- bilmek amacıyla elinin altında düğme aradığı dikkatten kaçmıyordu. Milli Savunma Bakanı Hazım Dağ- lıya niçin itiraz edildiği (o açıklanma- makla beraber -bir sebep olsa, Bölük- başı herhalde daha ilk gün bağıra ba- ğıra ilân ederdi-, MP'li bir yetkilinin bir toplantıda, Dağlının bekâr olması ve sık sık içki kullanmasının Bakanlık görevini engelleyecek özellikler oldu- gunu ileri sürmesi, üzerinde durulacak bir noktadır. MP'li bir başka yetkili- nin de bir gazeteciye, "Biz Hazımı ta- şeklinde sözleri sarfetmesi, itiraz nedeninin ağırlığım açıkça ortaya koymaktadır. Düşünün, bu tip-itirazlar, lideri Osman Bölük- başı olan bir partiden gelmektedir. Sa- dece bu, iddiaların yersizliğinin delili- S lir. Birliğine u- Koalisyondaki meselelerin arapsa- çına döndüğü şu günlerde MP, Baş- bakanin Sovyetler Birliği dönüşünü beklemektedir. Bu dönüşün, D koalisyondan ayrılma ile mi sonuçla- nacağı her şeye rağmen kesinlikle kestirilememektedir. . MP'nin, Başba- kanın yarda dönüşünü ( beklemesinin asıl nedeni, kendisine verilecek cevap- tır. Çünkü Hükümet Başkanı, beş ay- dır söyleyemediğini, oORusya gezisine başlamadan bir gün önce açıklamak zorunluğunu hissetmiş ve: "— Bölükbaşı ile demiştir p anlaşmak güç! 14 Ağustos 1965