Ş 2 Rusya Cuma uslar erken kalkmaktan hoşlanmı- R yorlar. Bir program konuşulurken sabahın sekizinden, hattâ dokuzundan bahsedildi mi tüyleri âdeta diken diken oluyor. Buna rağmen, Moskovadaki ilk sabahımızda tercümanımız Kirilof do- kuzbuçukta odamızın kapısını vuru- yordu. Rahat bir gece geçirmiştik. Ya- taklar iyiydi. Sıcak suyu da, soğuk su- yu da akan banyoda bir duş yapmış ve yatmıştım. Tabii, Türkiyeden götür- düğümüz Komili sabununu kullanarak.. Sovyetler Birliğinde insan onların sa- bununu kullandı mı, fena kokusu Üze- rinden günlerce kalkmıyor. Diş ma- cunları da öyle. Mübarek, sanki ağızı temizlemek için değil, ağızı yara et- mek için yaratılmış. Tuvalet kâğıdına gelince, ilk sabah, meşhur hikâyedeki aptal çırak hikâyesinin Sovyetskaya O- telihin başına geldiğini sandım. Hani, bakkal, dükkânına çırak almış da ona ilk dersi vermiş; Demiş ki: "Eğer bir müşteri, bizde bulunmayan bir mal is- G E Z terse, hemen yok deyip adamı savma. İstediği mala en yakın bir başka malı teklif et". Sonra, dükkâna bir müşteri gelmiş ve tuvalet kâğıdı istemiş. Çırak, dersini aldı ya.. Tuvalet kâğıdı da yok- muş. Hemen, bilgiç bir tavırla teklif etmiş: — Efendim, tuvalet okâğıdımız bitti ama, nefis zımpara kâğıdımız var. Acaba arzu eder misiniz?" Mükellef Sovyetskaya Otelinin tu- valet kâğıtları insanda, müşterinin "Sar, öyleyse bir paket oğlum" ceva- bını verdiği inancını doğuruyordu. Sovyetskaya Oteli, aynı zamanda, sadece Sovyetler Birliğindeki değil, bü- tün Demir Perde gerisindeki oteller gibi kokuyordu. Ağır, sanki kuyruk ya- ğı kızartılmış gibi bir koku.. Biz bunu Bulgaristanda da duyduk. Kokunun kaynağı basit. Temizleme malzemesi- nin kalitesi o kadar bozuk ki böyle bir koku o malzemeyle temizlenen her ye- re siniyor. Sovyetskaya Otelinde, eli- mizi yıkayalım diye lavaboya konmuş ı renkteki sabunları, bunun için bir tarafa ittik. Sovyetler Birliğine gelen bir yaban- Moskovada bir dükkânda bolluk Bololmayan: İncelik! İ L E R cının ilk intiba, bir "burjuva"nn öl- çüleriyle dünyanın tadını teşkil eden inceliğin eksikliği oluyor. Sovyetler Birliğinde güzel, zarif, şık hiç bir şey yok denilirse mübalâğa edildiği sanıl- mamalıdır. Bunlar, sadece iki Bahada mevcut: Sanat ve teknik. Bir rus uça- ğı, Hazer Denizinden petrol çıkarma a- meliyesi, Bolşoyda seyredilen bir bale. bir opera insanın âdeta nefesini kesi- yor. Bu kadar güzelliğin, bu kadar ze- rafetin, böylesine inceliğin nasıl bira- raya geldiği kolay kolay anlaşılamıyor. Bunların yaratıcılarındaki meharet in- sanı şaşırtıyor. Ama, hoş bir koku. Yakışan bir elbise. Hattâ, bakımlı bir kadın. Bunları Sovyetler Birliğinde mumla arayınız ki, bulasınız. Bunun sebebini, Sovyetler Birliği- nin ekonomisi hakkında edindiğim bil- gileri ve intibaları anlatırken söyleye- ceğim. Gerçek şudur ki, ayağında donu olmayanların başlarına fesleğen tak- maya kalkışmaları gülünçtür. Sovyet- ler Birliği see bir harpten sadece yirmi yıl evvel çıkmış ve e harbin sonunda yanmış, p, âde- ta mahvolmuş bir memleket bulmuştur. Düşünmek lâzımdır: İkinci Dünya Harbinde Sovyetler Biriliğinin verdiği ölü sayısı 20 milyondur: Yani o yıllar, Türkiyenin bütün nüfusu! Böyle bir durumda idarecilerin halka güzel ko- kulu sabunda ince tuvalet kâğıdından evvel giyecek kaba kumaş, ayağa ge- çirilecek kaba ayakkabı, başı sokacak kaba ev bulmaya çalışmaları yadırga - namaz. Nitekim şimdi Sovyetler Birli- gi "ihtiyaç'-devri"ni kapamak üzeredir ve. kurulmakta olan petro-kimya sana- yitaden sonra bir "burjuva"nm haya- tın tadı addettiği "zerafet devri" bü- tün bütün açılacaktır. Sovyetler Birli- &i hakkında bir fikir edinmek istenilir- ken, sadece otelin lâvabosundaki sa- bunun cinsine bakmak bunun için yetmemektedir. Ama, "Yirmi yılda amma şey yapılmış" diye ağız açık hayran kalmak da bir fayda sağla- maz. Sovyetler Birliği denilen kıta öy- le zengin bir beldedir ki nereye el atıl- sa orada bir servetle karşı karşıya ge- linmektedir ve bu, Ukraynadan Sibir- yaya böyledir. Amerikaya gittiğim zaman gördüklerim bana hep, meşhur fransız düşünürü Alexis de Tocgue- ville'i hatırlatmıştı. Rusyada da ayni düşünürü saygıyla andım. Malüm- dur, Alexis de Tocgueville bundan tam bir asır önce, bir asır son- ra dünyaya iki büyük m Amerikayla Rusyanın hakim olacağı söyleyen adamdır. Fransız düşünürü 24 Temmuz 1965