DÜNYADA OLUP BİTENLER lâhların gölgesinde işbaşına geçmek ve orada kalmak istememiştir, öteyan- dan, darbeyi yapanlar ne kadar kol- lektif yönetim taraflısı olurlarsa olsun- lar, halkın karşısına tanınmış ve kud retli bir lider çıkarmak zorundaydılar. Bu bakımdan, Albay Bumedyenin ni- hayet Cezayirin yeni lideri olarak be- lirmesi işlerin tabiatına da uygun bir olaydır. Geçen hafta Cezayirden gelen bü- tün haberler, Bumedyen liderliğinde kurulan yeni yönetimin dıştan çok içe dönük bir rejim olacağını göstermek- tedir. Anlaşılan, ilk iş olarak, 1963 A- nayasasının iktidarı tek elde toplayan ye keyfi yönetime imkân veren mad- deleri değiştirilecektir. Ekonomik dü- zende /büyük değişiklikler beklenme- hmektedir. Cezayir bir sosyalist ülke ol- amaya devam edecektir. Fakat bu sos- yalizmin dogmalardan çok Cezayirin gerçeklerine uygun bir sosyalizm ola- cağı söylenmektedir. Herhalde, ekono- mik durum önümüzdeki günlerde yeni Cezayir yöneticilerini en çok uğraştı- ran konu olacaktır. Dış politikaya gelince, Cezayirin ta- rafsızlık politikasından ayrılması bek- lenmemelidir. Fakat iç güçlüklerini gidermedikçe. Bumedyenin Ben Bella gibi üçüncü dünya liderliği hülyaları- na kapılacağı sanılmamaktadır. Öte- yandan fransız basınında çıkan yazı- lara bakılırsa, yeni Cezayir lideri, Al- bay Nasırla da yakın bağıntılar kur- mak niyetinde değildir. ingiltere Bir polis hikâyesi Bana ii yukarı tam iki yıl ön- Ağustosunda, Glasgow- dan b e giden posta treninin ba- şına öyle bir şey geldi ki, buna bütün dünya hayretler içinde kaldı. Dünyada en iyi korunan trenlerden biri olarak bilinen bu posta treni, en az onbeş ki- şilik bir çete tarafından, hem de güpe- gündüz soyuldu. Trenden çalınan pa- ra ile kıymetli maddelerin değeri 10 milyon lirayı aşıyordu. Polis soygun- dan sonra yaptığı uzun araştırmalar sonucu, paranın yarısını bile bulup çı- karamadı, soyguncuların ancak oniki- sihi yakalayabildi ve soygunu hazırla- yanların başı olarak tesbit edilen dört kişiyi de, bütün dünya işbir- liğine rağmen, ele geçire İşler burada kalsaydı, ein uğ- radığı büyük zarara rağmen, polis gö- revlileri ümitsiz araştırmalarını sür- dürüp gitseler bile, İngiliz kamuoyu soygunu çoktan unuturdu. Fakat aksi- 24 Bir ingiliz polisi vazife başında Atı alan Üskdarı geçti lige bakın ki, işler burada kalmadı. Soy gunun üzerinden bir yıl geçtikten son- ra, geçen Ağustos ayında, çetenin en azılı ortaklarından biri olarak bilinen ve yapılan yargılama sonunda 30 yıla mahküm edilen Charles Frederlok Wilson adındaki genç, Birmingham yakınlarında bulunan ve İngilterenin en iyi korunan hapishanelerinden biri olan Winson Green hapishanesinden sırra kadem bastı. Doğrusu buna pek sırra kadem basmak da denemezdi ya.. Hapishanenin dış duvarını tırmanan üç maskeli adam bir gardiyanı bayılt- tıktan sonra binaya girdiler ve ellerin- deki maymuncuklarla Wilson'ın hüc- resini açtıktan sonra onu da alıp gel-, dikleri gibi ortadan kayboldular. Ya- pılan bütün araştırmalara rağmen, po- lis ne Wilsonı ne de onu kaçıranları bulabildi. Anlaşılan, soyguncular kendilerini pek unutturmak istemiyor o olmalılar ki, geçen hafta yeniden ingiliz gazete- lerinin manşetlerine yükseldiler. James Bond'a taş çıkartanlar erçekten, geçen Perşembe günü, gü- G ney Londradaki Wandsworth hapis hanesinin duvarları altında bir mobil- ya kamyonu durduğu zaman, gardi- yanlar da dahil, hiç kimse bu kamyo- nun oraya ingiliz polisine kötü bir o- yun oynamak için getirildiğini düşüne mezdi. Nitekim böyle düşünen bir kimse çıkmadı da.. Tesadüfe bakınız, bütün mahkümlar o sırada kamyonun durduğu duvarın arkasında günlük istirahate çekilmişlerdi .İşte, göz açıp kapayıncaya kadar, bu mahkümların dört tanesi nereden ellerine geçirdik- leri bilinmeyen bir ipi duvara fırlata- rak hemen sokağa atladılar ve kam- yona bindikleri gibi gözden kayboldu- lar. Peşlerine düşen polisler, mobilya kamyonunun hapishaneden birkaç mil ötede, bomboş, bir yolun kenarında bırakılmış buldular. Eğer Wandsworth hapishanesinden kaçan dört mahküm olağan suçlular- dan olsalardı, bu olay belki bu kadar dikkatleri çekmezdi. Fakat kaçanlar- dan bir tanesi 1963 Ağustosunda yapı- lan posta treni soyguncularının ele ge- çen ikinci azüısıydı. Tıpkı Wilson gibi 30 yıla mahküm olan Ronald Arthur Briggs, arkadaşından bir yıl sonra, hürriyeti seçiyordu. Bu olay duyulur duyulmaz İngilte- rede çeşitli tepkiler doğdu. Polis gö- revlileri, yayınladıkları bildirilerle, hal ka bu haydutları görseler bile yakala- maya kalkışmamalarını, aksi halde ha- yatlarının tehlikeye girebileceğini du- yurmaya çalıştılar. Muhafazakâr mu- halefet, Avam Kamarasında Adalet Bakanını istifaya davet etti. gazeteler de, ingilizlere has soğuk ve ince esprilerle, gelecek yıl kaçma sıra- sının soygunculardan hangisinde oldu- gunu kestirmeye çalıştılar. 17 Temmuz 1965