lumda böyle bir sınıfın ister istemez bulunması eşyanın adeta tabiatı ica- bıdır. Gerçi komünist propagandası bu "mutlu azınlık"ın sadece ilim adamla rından, büyük şair, yazar ve sanat- karlardan, âlim ve kâşiflerden iba- ret bulunduğuna herkesi inandırmaya çalışmakta, dünyanın dört bir tarafın daki kriptolar da aynı tempoda tef çalmaktadırlar (Ooama Sofyanın nefis sayfiye mahallesi Boyanadaki her vil- la mutlaka bunlardan birine ait de- ğildir ve Sofya sokaklarında dolaşan son model her avrupa otomobilini bir şair veya bir alim kullanmamaktadır. Asıl sır Prof, Fuat Köprülünün "ah sinema kuşları, ah" sözünde, Bulgaristan ile Türkiye arasındaki asıl fark yat- maktadır. Türk hududundan girip Yugoslav hududundan çıkanlar son derece bakımlı, işlenmiş bir arazi, çalışan insanlar, tüten bacalar gör- -ektedirler oama sandalyalarında a- dâmların pineklediği bir tek kahveye Bulgaristanda rastlayan yoktur. Yol boyunca, saat akşamın beşini geçince ye kadar sokaklar tenha, hatta 1ssız- dır. Bulgaristanda kadın ve erkek ça- lışmaktadır. . Çalışan bir tek insan tarafından (o geçindirilen aile müesse- sesi komşu memlekette, komünizmin gelip yerleşmesiyle (o birlikte kaybol- muştur. Ama bu, gene sadece komü- nizmin bir marifeti olmaktan ziyade 1950 sonrası dünyasının basit bir ge- reğidir. Çalışan bir tek insan tarafın- dan geçindirilen aile yalnız oBulga- ristandan değil, ondan çok önce bü- tün İskandinavyadan, Almanyadan, Fransadan ve İngiltereden kalkmıştır. Ancak Türkiye gibi mirasyedi memle- ketlerde' bu osmanlı ananesi, bir u- cundan yenmeye başlanmış dahi olsa halen devam etmektedir. Ama hayat, aralarda da bu eskimiş âdeti erğeç yok edecektir. Bulgaristanda kalkınmanın gerçek mucizesi çalışmadır. İstikbal için hal- de sıkıntıya katlanma zaruretinin ka- bulüdür. Her türlü yardımdan önce memleketin kendi okaynaklarının ta- mamını seferber etmesi lüzumunun anlatılmasıdır, Rus yardımı, oldukça geri bir tarım memleketi olan Bulga- ristanı yirmi yıl içinde hayli ileri - her halde Türkiyeden çok ileri - bir sa- nayi omemleketi haline (getirmiştir. 1948'de milli gelirin yüzde 23'ü sana- yiden, yüzde 58'i tarımdan sağlanır- ken bu nisbet 1962'de yüzde 49 ve yüz- de 23 olmuştur. Ama tarım sahasının milli gelire sağladığı parça kıymet o- larak azalmamış, çok artmıştır. Nasıl AKİS, 12 HAZİRAN 1965 DIŞ GEZİLER ihracat için hazırlanan elmalar Toplum yararına üretim artmasın ki bugün Bulgaristanın 111 bin kilometre karelik topraklan üze- rinde 15 beygir kuvvetinde tam 65 bin traktör çalışmaktadır. Milli gelir mü- temadiyen artarken tarımın ve sana- yin nisbetleri değişik payları, kıymet itibariyle mütemadiyen yükselmiştir. Eğer komünist istatistiklerine inan-, mak caizse 1939'da 100 olan milli ge- -r o 1948'de 11013 ve 1963'de 327dir Rakkamlar insanı aldatsa da gözün gördüğü, her halde ciddi bir milli ge- lir artışının Oo Bulgaristanda gerçek- leşmiş olduğudur. Esen yeni hava Zaten bundan dolayıdır ki komünist memleketlerin içinde rus mevcudi- yeti en fazla hissedilen ve rus baskı- sına en fazla maruz kalan, lâfa bis- millah yerine "Yaşasın Rusya" diye başlayan Bulgaristanda da bir deği- şik hava esmeye başlamıştır. Bu ha- va, Bulgaristanın daha fazla bulgar olması yönündedir ve bundan bir süre önce Sofyada bastırılan bir darbe te- şebbüsü bu havayla ilgilidir. e Geçen hafta Bulgaristana gelen Sovyet ida- recisi Suslofun ziyaretinin de bulgar sorumlularının bahsetmekten hiç hoş lanmadıkları bu teşebbüsle ilgili oldu- gunu söylemek hata teşkil etmez. Sofyada bir darbe teşebbüsünün ortaya çıktığını dünya duymuş, fakat Bulgaristan duymamıştır. Bu, gerçek- leştirdiği maddi okalkınma ne olursa olsun komşu güzel memleketin ve o- nun iyi halkının nasıl bir rejimle ida- re edilmekte olduğunu da gözlerin ö- nüne sermektedir, Zira Bulgar Haber- ler Ajansı dış âleme bir-tebliğ vermiş, bu tebliğde harekete Sofyanın askeri komutanının da karıştığını, bir başka yüksek memurun komplo duyulunca intihar ettiğini (bildirmiş, fakat bu tebliğ Bulgaristanın içinde yayınlan- mamıştır. Ancak yirminci asırda ha- berlerin duyulmamasma elbette ki im- kân yoktur. Nitekim Sofya Hükümeti de bu gerçeği kabul etmekte gecikme- miş ve geçenlerde Başbakan ve Ko- münist Partinin Birinci Sekreteri Jiv- kof Harp Akademisindeki bir törende bu komplodan ilk defa bahsederek bu- nun "muhteris"lerin ve "kötü niyet- lilerdin eseri olduğunu söylemiş, ha- rekete "bazı subayların Oo karıştığını ilâve mecburiyetini de duymuştur. Resmi tefsirin o"muhterisler" ve "kötü niyetliler"e atfettiği bu hare- ketin Orduyla bir ilgisinin bulunma- sı ve aslında milli bir mahiyet taşı- ması komünist rejimin sorumlularını telâşa vermemiş değildir. Bulgaristan, dış görünüşü itibariyle "çok partili re- jim"dir. Komünist Partinin yanında bir de Çiftçi Birliği vardır. Cumhur- başkanı, Çiftçi Birliğinin Genel Baş- kanıdır. Ama iki teşekkül seçimlerde Vatan Cephesi adı altmda birleşmek- te ve müşterek program, müşterek lis- teyle seçmenin karşısına çıkmaktadır. Aslında Çiftçi Birliği, o işçilere daya- nan Komünist Partinin çiftçilere haz- mettirilmesi için düşünülmüş bir pa- 7