DÜNYADA OLUP BİTENLER kün dğildir. Yapılacak savaşta son sö- zü söyleyecek, eninde sonunda, iki bü- yük devletin nükleer bomba- lardır. - Bu bakımdan, Avrupadaki NATO kuvwvetlerine bugün düşen gö- rev, şurada burada çıkacak mahalli çatışmaları önlemekten başka bir şey değildir. Bunun için de bir türlü erişi- lemeyen hedeflere ulaşacağız diye bo- şuna gayret göstermekten Oo vazgeçil- meli, bu arada İngilterenin Almanya- daki askerlerini azaltması o anlayışla karşılanmalıdır. İngilterenin (o bu yeni davranışı, şim diye kadar çuvala sığdırılmak istenen mızrağın ortaya çıkarılmasından baş- ka bir şey değildir. Gerçekten, iki bü- yük devlet arasında bir nükleer denge kurulduktan sonra, Avrupada bir ge- ne savaşın artık çıkamıyacağını her- kes anlamış bulunuyordu. Fakat milli çıkarları NATO'nun ayakta kalmasını gerektirdiği- için, Birleşik Amerika ve İngiltere bir türlü bu gerçeği kabul et- meye yanaşmıyorlardı. Şimdi bütçesin- deki ve dış ödeme dengesindeki açıkla rın hergün biraz daha büyüdüğünü gö- rünce, İngiltere birdenbire milletlera- rası durumun değiştiğini oanlayıver- miştir! Paristen gelen haberlere bakılırsa, Amerika Savunma Bakanı McNamara, İngilterenin bu görüşünü anlayışla kar şılamıştır. Fakat bir kere ingiliz bir- likleri azaltılmağa başlayınca, bunun arkasından sıranın amerikan birlikle- rine gelmesinden korkan Federal Al- manyanın tepkisi çok olumsuzdur. Gerçekten, milletlerarası andlaşmalar- la kendi başına çekirdekli silâhlara sa hip olması yasaklanan Federal Alman- ya, NATO ortakları arasındaki görüş ayrılıkları yüzünden, Birleşik Ameri- kanın nükleer gücüne şöyle veya böyle bir ortak kuruluş içinde katılamadı- ğını görerek zaten büyük bir endişe duymaktadır. Bir de buna ek olarak geçen yıl Birleşik Amerikanın Avru- padaki kuvvetlerini azaltacağı söylen- tileri dolaşmağa başlayınca, güvenliği bakımından duyduğu endişe daha da çoğalmıştı, İngilterenin Ren ordusunu azaltmak istemesi, şimdi hepsinin ü- zerine tuz biber ekmiştir. Sonu görünen macera Her NATO toplantısı sonunda yayın- lanan birlik ve beraberlik bildiri- leri ne olursa olsun, bu teşkilâtın her- gün bir az daha kuvvetinden kaybetti- ğini görmek için fazla bir çabaya lü- zum yoktur. Bir zamanlar Batı dün- yasının en kuvvetli savunma örgütü olan NATO, bugün niçin buhranlar içindedir? Bu sorunun karşılığı fazla uzaklarda değil, Avrupanın burnunun dibindedir. Avrupa devletlerinin Doğu- daki komşuları, özellikle Sovyetler Birliği, bugün bütün bütüne halita- dan silinmek tehlikesini göze almadan kendilerine karşı saldırıya girişemez. Başka bir deyişle, dünyada kuru- lan nükleer denge sonunda, Avrupa- da bir genel savaş ihtimali azalınca, bütün batılı devletler yeniden kendi milli çıkarlarını NATO birliğinin üze- rinde tutmağa başlamışlardır. NATO'yu yalın bir askeri örgüt ol- maktan kurtararak batılı ülkeler ara- sında bir siyasal birliğin çekirdeği yap mak yolundaki çabalar şimdiye kadar hiçbir olumlu sonuca ulaşabilmiş de- ğildir. Aslında, bu amaca ulaşabildiği gün NATO kurtulmuş olacaktır. Fakat kaynağını daha ilk günlerden savun- ma endişelerinden aldığı için, bir tür- lü kendini bu endişelerden kurtarama- maktadır. Üstelik, batılı devletler ara- sında kendilerine ortak bir iç ve dış politika görüşü bulmak için bir gay- ret de görünmemektedir. Birleşik A- merika, Dominik ve Vietnamda dün- yanın gidişine aykırı, akıl almaz dav- ranışlarda bulunurken, batılı dostla- rına danışmak gereğini bile duyma- makta, fakat sonra yapılan NATO top lantılarında onları kendine suç orta- ğı yapmağa çalışmaktadır! İngiltere için önemli olan kendi çıkarlarıdır. Fransa, De Gaulle yönetimi altında modası geçmiş tehlikeli bir milliyet- çilik peşindedir. Erhard hükümeti her şeyden çok, önündeki seçimleri düşün- mektedir. Zavallı NATO, bu büyükle- rin çeşitli kaprislerine katlanmak Zo- runda kaldıkça, nereye kadar gidebi- lecektir. AKİS, 12 HAZİRAN 1965