müessesede Bir tasfiye yönüne gitmek niyetini açığa vurmuştur. (o Turgutun tasfiye etmek istediği isimler, TPAO' nun mücadeleci Genel Müdürü İhsan Topaloğlu ile Muammer Aksoydur. An cak, Petrol mücadelesinde bayrak ha- line gelen bu iki ismin, Mehmet Tur- gut gibi, her taraftan açık veren çap siz bir politikacı için iki demir leblebi olduğuna da şüphe yoktur. Enerji Ba kanı o gün, CHP sözcüsü Feyzioğlun- dan gerekli cevabı Üstelik, Feyzioğlunun açıkça Kim- den yanasın?" sorusu karşısında öyle bir şaşırmıştır ki, Petrol konusundaki görüşmelerin yeterliği için verilen bir önergeye, Bakanların bu tip oylama- larda müstenkif kalmaları yolundaki teamülü unutarak, lehte oy vermiştir. Turgut bununla da kalmamış, kar- gaları bile güldürecek çocukça bir tak ile vakit geçirerek bu devrede Petrol Kanununun değiştirilmişsini önlemek ve aynı zamanda Türkiye Petrolleri yöneticilerini hırpalamak amacına ma tuf olduğu hiç kimsenin gözünden kaçmamıştır. Buna karşı tedbir olarak CHP İstanbul milletvekili Oğuz Oran, Meclis Araştırması gibi halk oyunun gözünden uzak ve çok vakit alan bir çalışma yerine bütün gerçeklerin or- taya dökülmesine fırsat verebilecek bir Genel Görüşme yapılması için ay- ri bir önerge vermiştir. Görüldüğü gibi, Petrol mücadelesi bütün şiddetiyle devam etmektedir. Bu arada eğlenceli olaylar da geçmekte- hukuka sığmıyacağı ve "gasıp" olaca- ğı yolundaki incisinden sonra Mobil, gazetelere ilân olarak gönderdiği bir açıklama ile, Demireli "kraldan fazla durumuna sokuvermiştir. Mo- bil'in Ki, AKİS en başında .şöyle denilmektedir "Bu milli Konunun çözüm yolları- nın Türk milletinin menfaatlerine en uygun bir şekilde tâyin ve tesbiti hiç şüphesiz Türk milletinin Oo iradesine ve onun yetkili AMIMI kararına dayanmaktadır.. Yani Mobil, bir yabancı şirket ola- rak, Parlâmentonun Petrol hakkında değişiklik kararı alabileceğini, bunun meşru olduğunu açıkça ifade etmekte sözüne, akıllılık göstererek, katılmamakta ve geri çe- Mehmet Turgut Kimden yanasın ? kilmektedir. Herhalde yabancı şirket- ler, bazı politikacılarımızın kendileri- ni savunurken tuttukları aşırı ve man tıksız yolun Türk milletinin öfkesini başına sıçrattığını farketmiş ve son günlerde ağızlarda dolaşan "Avuka- tın kötüsü, trafik suçundan adam as- tırır!" sözünün anlamını kavramaya başlamışlardır. Kanunlar Personel Kanunu Bundan on gün kadar önce Meclis Basın Bürosunda bir basın toplan- tısı yapıldı. CHP İstanbul milletvekili Fahrettin Kerim Gökay, Devlet Me- murları Kanun Tasarısının Geçici Karma Komisyondaki görüşmelerinin tamamlandığını ve Millet Meclisi Baş- kanlığına sunulduğunu basın mensup- larına haber verdi. Basın toplantısını, tasarıyı inceleyen Geçici Komisyonun Başkanı sıfatile yapan Gökay, tasarı- nın devlet personel reformunun baş- langıcı olduğunu ifade etti ve devlet personlinde reform düşüncesinin, yal- nız idarenin ve memurların malı ol- maktan çıkıp, Türkiyenin hızlı kalkın. ması ve huzurlu bir toplum hayatı sürmesini arzulayan kamu oyunun ma- lı haline geldiğini söyledi. Gökayın verdiği (o bilgiye göre, 238 maddeden ibaret olan tasarının Millet Meclisi ve Senatoda genel seçimlerden YURTTA OLUP BİTENLER önce görüşülerek kanunlaşması için siyasi partilerin grup başkanları anlaş- maya varmışlardır. Tasarı bu dönem içinde kanunlaştığı takdirde 1966 ma- li yılı başından itibaren uygulanmaya başlanacaktır. Gökayın oldukça iyimser bir dille söyledikleri ertesi gün gazetelerde ge- niş şekilde yer aldı. Yüzbinlerce me- mur dairelerinde ve daha sonra ev- lerindeki peykelerinde gazetelerini o- kudular ve kendi kendilerine sordu- lar : "—Acaba malı mı?" inanmalı mı, inanma- Gerçekten, bilhassa memurların bu haberlere inanmamaları için çok se- bep vardır. £ Bugün Türkiyede, genel bütçeli, katma bütçeli dairelerle ikti- sadi devlet teşebbüsleri ve belediye- lerle özel idarelerde (o çalışan maaşlı ve daimi ücretli memur toplamının sadece yüzde 6.7 si. 1961 yılı peraken- de eşya fiyatlarına göre Ankara için 968 lira olarak hesaplanan asgari ge- çim haddinin üzerinde para kazanabil- mektedir. 100 bine yakın memur 400 ile 600 lira arasında, 50 bin kadarı ise 400 liranin da altında bir aylık alarak yaşamağa çabalamaktadır. Aylık ve üç retler, memleketimizde yıldan yıla ar- tan hayat pahalılığını hiç bir şekilde takip edememiştir. 1939'dan 1982'ye ka- dar altın ve döviz fiyatları ile geçim endeksleri ve toptan eşya fiyatları 10 mislinden fazla arttığı halde, 1939'da 60 lira olan en üst kademe maaşı Bu- gün 6000 olması gerekirken, 2400'de kalmıştır. - Bu şekilde korkunç hala gelen şartlar içinde açlıktan ölmeme- yi başararak, Türkiyeye gelen yabancı uzmanları (o hayretler içinde bırakan- türk memurları üstelik o derecede ka- rışık bir mevzuatın içindedirler ki, bu karışıklığın halledilerek durumlarının düzeltilebileceği onlara muhal gibi gel- mektedir. Çeşitli statülerdeki memur- ların durumlarını düzenleyen çok sa- yıda kanun ve bu kanunların tâdil ve ekleri ile personel mevzuatı bir dip- siz kuyu haline gelmiştir. Meselâ ge- nel ve katma bütçeye dahil daireler- le belediyeler ve özel idarelerde çalı- şan memurlara uygulanan 3656 sayılı kanunla, bankalar ve iktisadi devlet teşebbüsleri (o personeline (o uygulanan 3659 sayılı kanunlar - ki bugün 23 se- nelik maziye sahiptirler- 1939'dan bu yana 100'den fazla tâdile uğramışlar- dır. Çıkarıldıkları tarihte bir ihtiya- ca cevap veren bu kanunlar, adetleri ve ..tâdilleri artip, sahaları genişledik- çe birbirleriyle çelişir hale gelmişler, birbirinden farklı rejimler ve bunun sonucu olarak büyük O adaletsizlikler