YURTTA OLUP BİTENLER yaratmışlardır. Bu adaletsizliğin bir misali, 1965 Bütçesinde açıkca belir- miştir. Palyatif tedbirler 1965 Bütçesinde, sayılan sadece 9000 olan teknik personel için 300 milyon lira ayrılırken, sayıları 40 bini aşan sağlık personeli için konan para yine 300 milyon lirada kalmıştır! Bu de- jenere düzen devam ederken, devlet işlerinin kör topal da olsa yürümesi gerektiğinden, günlük ihtiyaçlara gö- re, sistemsiz ve dengesiz tedbirlere gi- dilmiş, her yeni tedbir karışıklığı da- da arttırmıştır. Modem şekilde ye- tişmiş ve sayıları az, kaliteli eleman- lar, özel sektörün yarattığı ücret reka- beti yüzünden devlet hizmetinden ay- rlma eğilimi gösterince, oOek görev, tazminat ve yevmiye usulleri yaratıl- mış, mevcut adaletsizlik böylece daha da keskinleşmiştir. Bugün devlet, hiz- metinde 400 liranın altında bir para ile geçinmeye çabalayan binlerce me- murun yanında, bir kaç ek görev almış, maaşını normalin çok üzerine çıkar- mış bir "mutlu memur azınlığı" da doğmuştur. Bu yüzdendir ki (devlet dairelerinde çalışan memur sayısı ile Kadro sayısı arasında bir imtizaçsızlık yaratılmıştır. Bugün, genel ve katma bütçeli dairelerde çalışan 275 bin me- mura karşılık 315 bin kadro vardır. Aradaki fark "ek görev" suretiyle ka- patılmakta ve paracıklar "mutlu me- mur azınlığı'nın cebine girmektedir. Bu uygulama bile kaliteli elemanların her zaman tatmin edilmesi sonucunu vermemekte. daha çok "torpilliler"e ve politik kuwet, sahiplerine yara- maktadır. Hâla, kaliteli elemanlar özel sektöre, hattâ yurt dışına kaçmak- ta devam etmektedirler. Bugün yurt dışında 3000'den fazla hekim ve 10001 aşkın teknik eleman çalışmaktadır. Me- murların sınıflandırılmamış olmaları, taşıdıkları sorumluluğa göre tatmin edilmemeleri, devlet dairelerinin bir- birinden habersiz uygulamalarla karı- şıklığı arttırmaları kadroların büyük şehirlerde toplanması, belli bir istih- dam politikasının mevcut olmaması, münhal memuriyetlerin bir merkeze bildirilmemesi ve bir merkezden a- çıklanmaması, bozuk düzenin diğer ö- zellikleridir. OECD uzmanı H. J. Van Mook'un 1962 Temmuzunda verdiği bir rapor- da, durumu pek güzel belirten şu sa- tırlar yer almıştır: "Devlet memuriyetine alaka gös- terenlerin işe girebilmeleri için malü- mat alabilecekleri tek bir merkezi daire mevcut değildir. Hal böyle olunca, hü- kümet dairelerini bir bir dolaşarak iş aramak icap etmektedir. İş bulmak için, dostların sınıf o arkadaşlarının bulunduğu dairelere (o başvurmak bil- hassa tercih edilmektedir. Bu şartlar dahilinde Türkiyede devlet hizmetine kimlerin girebileceğinin tayini husu- sunda dostluklar ile okul ve politika arkadaşlıklarının büyük rol oynadı- ğını görmek pek tabiidir. Bu suretle birçok değerli kimseler o memuriyete girme imkânlarından mahrum bıra- kılmaktadırlar..." Eski hikaye Türkiyenin işlerinin parlak (o şekilde yürümemesinin başlıca sebeplerin, den olan bu karışık personel düzeni, tâ imparatorluk devrinden beri hükümet- lerin ve devletin karşısına heyula bü- yüklüğünde bir problem olarak çık- mıştır. Cumhuriyet kurulduktan sonra 1926 yılında kabul edilen 788 sayılı Me murin Kanunu ile "kariyer" sistemine dayanan bir düzen getirilmiştir. Bu kanun kısa bir devre için ihtiyaçlara cevap verebilmiştir. Fakat 1933'te baş- lıyan ve bir beş yıllık plana dayanan ilk İktisadi kalkınma hareketimiz sı- rasında, normal kamu görevleri için düşünülmüş olan bu rejim, yeni eko- nomik kuruluşların ihtiyacı olan per- sonel için ve bilhassa teknik eleman ihtiyacı bakımından yetersiz kalmıştır. Bu ihtiyaçla, 1939'da 3656 sayılı kanun- la genel ve katma bütçeli kurumlara uygulanan barem rejimi ile iktisadi devlet teşekküllerine uygulanan ba- rem kanunları kabul edilmiştir. Bu kanunlarla her iki sektörde yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. İkinci Dünya Harbi yıllarında özellikle ekonomik a- landa yeterli eleman sıkıntısı doğmuş, hayat şartlarının da ağırlaşması ile bu sırada bir personel oreformu zarureti baş göstermiştir. Böylece 1940 yılında Millet Mecli- sinde, bugünkü Millet Meclisi Başkanı Fuat Sirmenin Başkanlığında kurulan bir komisyon, personel reformu için ilk çalışmaları yapmıştır. Mali sıkın- tılar yüzünden bu çalışmalar maddi Genel ye katma bütçeli kuramlarda kira karşılığı bir meskende oturanların ödedikleri kira grupları ve aldıkları aylık ve ücret grupları içinde dağılışları AKİS, 5 HAZİRAN 1965