YURTTA OLUP BİTENLER Oğuzun açıklıyacağı, Mei çok geç farkettiği, nasyonal sosyalizme has metod ve niyetlerdir. Oğuz ,AKİS'çi- nın. Türkeş ve arkadaşlarının parti programında yapılmasını istedikleri değişiklikler ve bu değişikliğin lüzumu hakkındaki sorusuna ise şu ilginç ce- vabı verdi.: "— Onlar bize. katılırken, progra- mımızı kendi fikirlerine omuvazi gör- müşlerdi. Ama sonra işler değişti. Me- ger plânları başka imiş!.." Partizanlık koltuk ısınmadan rttü (Koalisyonun a ana en büyük huzursuzluk kay naklarından biri Sanayi Bakanlığı ol- muştur. Bu Bakanlığın başına getirilen Ali Naili Erdem ise -elhak!- bu huzur- suzluk ve güvensizliği somut hale getir m?kte yekta bir kişi olduğunu en Kısa zamanda belli etmiştir. o Seçimlerden önce tam partizan bir düzeni gerçek- leştirmek Gi ve çabası içinde olan Erdemin bu içinde dahi apırdanmızİamı, başkaldırmalara sebe biyet vermektedir. Erdem, Bakanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk yaptığı tasarruf, onbuçuk yıldanberi Bakanlığın Personel Müdür- lüğünü yapmakta olan Mehmet Akdo- ganı bu görevinden almak olmuştur. "lebbeyk"ci obir genel müdürler kad- rosunu gerçekleştirebilmek için, bu- günkü genel müdürleri değiştirmek ge- rektiğine inanmış olan Erdem, ilk ola- rak Sümerbank Genel Müdürünü kur- ban etmek istemiş ama, şimdilik bunu başaramamıştır .Sonra Türkiye Selü- loz ve Kâğıt Fabrikaları İşletmeleri Genel Müdürü Cemal Kösteme el uzat miştir Seka Genel Müdürü, kısa bir süre içinde kendisini osevdirmiş, işçi babası olarak tanınmış, genç, çalışkan, ülkücü bir Genel Müdürdür. Bakan, bu Genel Müdür hakkında müfettişlerden isteğine uygun rapor alamayınca -çün kü ortada suç yoktur- Kösteme mec- buri izin vermek yoluna gitmiştir. Oy- sa, kanunlarda "mecburi izin" mües- sesesi yoktur ve bu, tamamen kanun dışı bir tasarruftur. Kendisine bu hu- sus hatırlatılınca da, Bakanlıktan ya- zılan mektupta bir küçük değişiklik yapılmış ve sanki Köstemin izin tale- binin kabul edildiği şeklinde bir ifade kullanılmıştır! Böylece Ali Naili Er- em, kanun dışı tasarrufuna gerçek dışı bir kılıf hazırlamıştır. İş bununla da kalmamış, Köstemin yerine geçici olarak Emlak Kredi Bankasında gö- revli bulunan bir zat tâyin edilmeye kalkışılmıştır ki -kaderin cilvesine ba- kınız, bu zat da bir trafik kazası ge- çirmiştin- bu da 440 sayılı kanunun 4 hem özüne, hem sözüne aykırı bir tu- tum ve tasarruf olmuştur. Köstemin, bir çeşit zor kullanılarak yerinden e- dilmesi çabası Sakadaki işçisinden me- muruna geniş bir topluluğu büyük bir huzursuzluğa sürüklemiştir- Bu huzur- suzluk yalnız Seka bünyesi içinde kal- mamış, CHP iktidarında genel müdür- lüğe getirilmiş olmasından başka suçu olmayan Köstemi İzmitin. AP'li sena- törleri de savunmaya (başlamışlardır. Köstem olayı. Erdemle AP'li senatör- ler arasında sert tartışmalara yol aç- mış, AP İzmit teşkilâtında ciddi hu- zursuzluklar başgöstermiştir. AP'li se- natörlerle Bakan arasındaki bu çatış- ma, senatörlerin istifaya kadar varan tehditlerine yol açmıştır. Köstemin Se ka Genel Müdürlüğünden ayrılmasının işçiler arasında büyü hoşnutsuzluk yaratacağını, bunun da seçim öncesin- de AP'ys zarar vereceğini gören sena- törler, o Demirele istifa oedeceklerini söylemişlerdir. Bu istifalar Demirelin aracılığıyla durdurulmuş ve meseleye bizzat Demirel el koymuştur. Demirel, "Bundan böyle Seka ile ilgili mesele- lerde doğrudan doğruya benimle te- mas edeceksiniz" demiştir Köstem, geçen haftanın içinde, Se- kalı işçilerin büyük sevgi (gösterileri arasında gidip makamına oturdu. İşe başladığını da nazik bir telle Bakan- lık makamına bildirdi. Şimdi, bütün çabasına rağmen Köstemi safdışı ede- meyen Ali Naili Erdem, yeniden hare- kete geçmiş bulunmaktadır ve Genel Müdür aleyhinde rapor tanzim ede- bilecek, "kullanışlı" bir 'müfettiş ara- Ali Vay benim köse sakalım Naili Erdem maktadır. Ne var ki, bugünkü Bakan- lık teftiş kadrosu içinde bu nitelikte müfettiş bulabileceği şüphelidir. Karabük Demir ve Çelik İşletmele- ri Genel Müdürünü de kurbanları ara- sına sokabilmek için Erdemin göster- mekte olduğu çabalar ise, gerçekten ibret vericidir Ali Naili Erdem, Karabük Demir ve Çelik Genel Müdür Muavinini bir pa- zar günü bizzat kendi evinde kabul et- ti ve mamullere zam yapılması hakkın- daki emri imzalayıp, eline tutuşturdu. Bu emre dayanarak İşletme zamma gitti ama, ortalık okarışınca; Bakan, sanki yazılı emri kendisi vermemiş gibi, Genel Müdür hakkında soruştur- ma açmaya kalktı. Ama ne yazık ki, “talimat"la gönderilen müfettiş, ak - pak bir raporla döndü. Oysa Erdemin istediği bu değildi. Bir günün beyliği Şanayi Bakanı, güçlüğün kaynağını nihayet keşfetmiş (bulunmaktadır. Bu güçlük. Bakanlığın Teftiş Heyetin- den gelmektedir. Teftiş Heyeti genç, ülkücü ve dürüst bir kadrodur. Baka- nın isteğine uygun raporlar yememek te, m sonuçları kanun hü- ümlerine ve vicdani inanışlara göre değerlendirilerek bildirilmektedir. Bu da Erdemin işine gelmemektedir.Öy- leyse yapılacak iş, Teftiş Heyeti kad- rosunu "kullanışlı" oadamlarla değiş- tirmektir- Bu dâhiyane fikrin bulucu- su Erdem, uygulamaya da geçmiştir. Her devirde "ben sizdenim" diyen, gö- zü hâlâ eski makamında kalan, ama Danıştayca çeşitti cezalar almış, hak- kında "lüzumu muhakeme" kararı ve- rilmiş olan. eski makamına kavuşursa hizmette asla kusur etmiyeceğini belir ten Bakanlığın eski Teftiş Heyeti Re- isinin gene aynı yere gelmesi için ha- zırlanan kararname, Ürgüplünün em- riyle yürürlüğe konulmamış, geri çev- rilmiştir. Ama, Ali Naili Erdem bu işin ardını bırakacak gibilerden gö- zükmemektedir. Ali Naili Erdem, Özel Kalemindeki memurlarla bile tartışmaya girecek ka dar, Bakanlık makamına yükselmiş bir kimsenin yapmaması gereken hare- ketlerde bulunmaktadır. Oldukça bece riksiz bir makyavelizm tatbikçisi olma sevdasında görünen Bakan, herhalde sağduyunun galebe çalabildiği ölçüde. başarısızlığa uğrayacaktır. Sanayi Bakanlığındaki bütün göz- ler Ürgüplüye çevrilmiştir. o Ürgüplü, tutumuna kolay kolay teslim etmiye- cektir. AKİS, 29 MAYIS 1965