Ergani Bakır madeninde bakır akıyor Alıp da kaçan mı? tışlar gösterdiği halde, Türkiye, yeterli rezervlere ve cevheri işleyecek tesis- lere sahip olduğu halde üretimini art- tıramamış ve muhtemel munzam döviz geliri bu rehavet yüzünden kaçırılmıştır Krom ihracatındaki krizin bu kadar u- zun sürmesinin başlıca sebebi -en az Sovyetlerin dampingi kadar- organizas yon ve devlet politikası eksikliğidir. Türkiyenin maden politikası, şek- len, 3/3/1954 tarihli Maden Kanunu ile tesbit edilmiştir. Bu kanun, bugün, madenciliğimizin iyi işlememesinin en esaslı ve tek sebebi gibi gösterilmek is- tenmektedir. Bu kanunun, Türkiyenin milli menfaatlerini en iyi şekilde koru yacak kanun olduğunu iddia etmek zordur, kanunun kusurları vardır. Fa- kat bu kanun çeşitli uygulama tarzla- rına imkân verecek, oldukça yumuşak nitelikte bir kanundur. Serbest rekabete hak tanıdığı kadar, devlet işletmecili- ginin ve önderliğinin yollarını, da açık bırakmıştır- Bu bakımdan 1954'ten bu yana eğer iyi bir uygulama yürütülmüş ve aksayan noktaların tadili gerçekleş- tirilmiş olsa idi, muhakkak ki bugün- kü gibi suçlu aranmaz, madenciliğimi- zin girift problemlerini bıçakla kese cek iksir tarzında -meselâ bunlardan biri yabancı sermayedir- çarelerin pe- şinde koşulmazdı. Bir "süper man" Gerçek şudur ki, 1954 tarihli Maden Kanunu ile murad edilen gayelere bugün ulaşılamamıştır. . Bunun en ö- AKİS, 22 MAYIS 1965 nemli sebebi, kanuna hayat verecek ve uygulıyacak teşkilâtın kurulmamış ol- masıdır. Yürürlükteki Maden Kanunu madencilikle ilgili işlemleri yürütmek üzere bir Maden Dairesinin kurulma- sını öngörmüştür. Ancak bu noktada bir hataya düşülmüş, Maden Dairesine hayatiyet verecek imkânların ve Kad- roların aynı kanunun içinde veya va- kit geçirmeden başka bir kanunla ger- çekleştirilmesi cihetine gidilmemiştir. Sadece 157. madde ile Maden Dairesi- nin teşkilât ve kadrolarının o zamanlar hazırlanmakta olan Ekonomi ve Tica- ret Bakanlığı Teşkilât Kanunu içinde yer alacağı belirtilmiştir. Tesbit edilen ihtiyaca göre, Maden Dairesi asgari 55 mühendis ve buna ilâveten çok sayıda yardımcı elemanla işleyebilecektir. An- cak, bu imkân hiçbir zaman gerçekleş- memiş, uzun yıllar kanunun uygulayı- cısı olması gereken bu daire, tek bir mühendisle çalışmıştır. Bu yıllarda ma den dairesinin birbaşına çalışan bu za- vallı mühendisi tarafından yürütülen -veya yürütüldüğü sanılan- işleri şun- -ardır: 700-800 işletmenin faaliyet plânla- rını ayrı ayrı tetkik, bu işletmelerin şartnamelerine göre çalışıp çalışmadık larını mahallinde kontrol, Maden Dai- resine yılda yapılan ortalama 10 bin ruhsat müracaatını incelemek, ihtilâf- ları mahallinde inceleyerek bunlardan ruhsat verilmesi gerekenlere ruhsat ver mek, işletme haline geçen müteşebbis YURTTA OLUP BİTENLER lerin muamelelerini ikmal etmek, bun- ların fen rapor ve haritalarını tetkik etmek, işletmelerin piyasaya vereceği cevherin arza uygun olup olmadığını kontrol etmek, bulunan madenlerin is- tenilen evsafta olup olmadığını tetkik etmek, varsa karışık maddeleri tesbit etmek, bakanlıklararası madencilik ko- nularında koordinasyon sağlamak, dün- ya maden politikasını takip etmek, devletin madencilik o politikasına yön verecek esasları tesbit ederek üst ma- kamaarzetmek. v.s. v.s. Bütün bu işleri aynı zamanda baş- mühendis ve reis ünvanını da taşıya- rak "başaran" ve böylece herhalde bu alanda bir rekor kıran mühendisin ismi Cemal Başgözedir. Eğer o günler- de Türkiyenin madencilik işleri yürü- müş ise, mühendis Cemal beyin fil , deve mukavemeti, elektronik beyin gücünde bir zekâ gibi hasletlerle birlikte, istediği anda pencereden uçu- verip meselâ Ergani bakırları üzerin- den Divriği demirlerine geçip, oradan da Bursadaki çinko madenlerine uğ- rayabilecek kaabiliyetlere sahip olma- sındandır! Bu devrede maden işleri yürümemişse bunun tek sebebi mühen- dis Cemal bey ve sonradan kendisine katılan birkaç arkadaşının -bugün Ma- den Dairesinde sadece 9 mühendis var- dır ve bunlar her nekadar türkseler ve bir türkün dünyaya bedel olduğu söy- lenirsa de- anormal kaabiliyetlere sa- hip olmalarıdır. Hüdai Oral İsmi kaldı yadigâr