Turgutun bu soruya cavabı kesin ol- du: Hayır, komisyon yalnız Ely'nin tasarısını değil, bütün çalışmaları ele aldı ve birleştirdi... Enerji Bakanı bu sözleriyle, hiç fü- tursuz, gerçeğe aykırı bir beyanda bu- lunmaktadır Komisyonda cereyan edenler Bakan Oo Turgut, Bakan olduktan son- ra, kuracağını açıkladığı komisyonu gerçekten kurmuştur. Maden Dairesin- den Kadir Yersel ile Teyfik Sayhanın, İstanbul Üniversitesinden Galip öze- nin, Maden Yardım Komisyonundan Ferit Kromer, Maden-İş Federasyo- nundan Kemal Özer ve Maden Dairesi Hukuk Müşaviri Nizamettin Erkmenin katıldıkları bu komisyonun ilk toplan- tısı 25 Mart 1965 günü yapılmıştır. Ba- kan Turgut, başkanlık ettiği bu toplan- tıya -AKİS'çiye söylediği gibi- kendi- sinden önce yapılan bütün çalışmaları ve hazırlanan başlıca iki tasarıyı - bun lardan biri Ely, diğeri ise TKİ Genel Müdürü Behzat Firuz Başkanlığında bir komisyon tarafından hazırlanmış- tır - götürmüştür. Ama lâf ile davranı- şın uygunluğu burada sona ermiştir. Toplantı masasının üzerine sol tarafa yerli mütehassıslar tarafından hazırla- nan -her halde solcu sandığı- tasarı- yı sağ tarafa ise Ely'ninkini koyan Ba- kan Turgut önce bir konuşma yapmış ve özetle şöyle demiştir: — Biz özel teşcbbüsçü bir partiyiz! Görüşlerimiz yabancı ve yerli özel te- şebbüs ve sermayeden yanadır..." Turgut bundan sonra sol elini sol yanındaki tasarının üzerine koymuş, küçümser bir eda ile: "— Bu, devletçi bir tasarı!" demiş- tir. Sıra sağ elinin altındaki Ely tasa- rısına gelince, yüz hatları yumuşayan Bakan Turgut beşuş bir çehreyle de- mistir ki: " — Siz bu tasârıyı inceleyecek ve raporunuzu buna göre vereceksiniz. Bu tasarının milli menfaatlere uygun ol- madığını bazı çevreler iddia ediyorlar. Bir inceleyin bakalım... Komisyon, kendisine tanınan yetki sınırları içinde çalışarak sadece Ely ta- sarısını incelemiştir. Görüldüğü gibi, Bakan Turgut doğ- ru konuşmamaktadır. AKİS'çiye verdi ği cevaptan birkaç saat sonra Cumhu- riyet Senatosunda da aynı "doğru ol- mıyan" ifadeyi tekrarlıyan Bakan Tur- gutun, her türk vatandaşının ve hatta sonraki nesillerin pay sahibi olduğu milli kaynaklar üzerinde giriştiği bu spekülasyonun gerçek maksadı henüz belli değildir. Bakan Turgut, Petrol konusunda da böyle inanılmaz bir de- meçle ortaya çıkmış ve Petrol Kanu- nunun mükemmel olduğunu, bunda hiç bir değişikliğe lüzum (bulunmadığını AKİS, 22 MAYIS 1965 bir petrol şirketi avukatı ağzıyla söyle- yerek her hangi bir müzakerede mem- leketin şanslarını -eğer sözü bir değer taşısaydı- sıfıra indirebilecek çamı de- virmiştir. Halbuki şu anda Türkiyede, Petrolün millileştirilmesi ve devletleş- tirilmesi tezinden bugünkü Petrol Ka- nununun Türkiyenin menfaatlerine daha uygun hale getirilmesi tezine ka- dar türlü temayül vardır ve Bakan Turgutun tuttuğu görüş bunların hem en münasebetsizi, hem de en az başa- rı kazanma ihtimaline sahip olanıdır- Her halde Cumhuriyet Hükümetinin bir müzakere yapıldığı takdirde bu mü- zakereyi yürütecek Bakanının böyle bir vaziyet alması, müzakere saati geldi- ğinde o Bakana Hükümetten güle gü- le denilmesini gerektirecek ağırlıkta- dır Belki Bakan Turgut o zaman, görü- şü devam ederse, statükonun sürmesini isteyen tarafın bir vekili olarak bu gö- rüşmelere katılabilecektir. Petrol konusundan sonra memleke- tin aynı derecede önemli konusu olan Madenler üzerinde de bir oyun teşeb- büsü bulunurken bu oyunu anlamanın en iyi çaresi yakın maziden bugüne doğru kısa bir göz atılmasıdır. Yabancıdan türke Cumhuriyet öncesinde, emek ve ras- yonel bilgi isteyen bütün alanlar- da olduğu gibi madencilik alanında da, türklerin herhangi bir önemli fa- aliyeti yoktur. Zonguldak kömürleri, Fethiye kromları ve Balya kurşunları kapitüler haklar elde etmiş olan fran- sız madencileri tarafından işletilmekte- dir. Konunun önemi Cumhuriyetten sonra farkedilmiş ve ilk zamanlar a- matör denilebilecek çalışmalar yapıl- mıştır. 1935 yılına doğru bu alanda faaliyet göstermek üzere Petrol Ara- ma ve Altın Arama İdareleri okurul- muştur. Daha sonra da madenciliğin sadece petrol ve altın aramadan iba- ret olmadığı anlaşılmış ve bütün ma- denleri arama ve ayrıca araştırma, in- celeme çalışmalarını yürütmek üzere 2804 sayılı kanunla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuştur. 1937'de 10-15 teknik elemana sahip bulunan Maden Tetkik ve Arama Ens- titüsü cansiperane bir çalışma göster- miş, 1946 yılında Siirt bölgesindeki pet rol, bu müessese tarafından bulun- çalışmalarıdır ki mütevazi ölçüde de olsa- geliştirilme- sini mümkün kılmıştır. . MTA kurul- duktan sonra, memleketimizde bakır, krom, demir, kömür, linyit, kükürt ve diğer maden işletmelerinde ve arama faaliyetlerinde gelişmeler sağlanmıştır. Maden arama faaliyetinde en önemli ve hatta işin başlangıcı denilecek olan jeolojik harita meselesi de MTA tara- Eseri hatırasını yaşatacaktır Cevat Süberk Mayısın 15. günü, Eregli bir a- damı aradı: Cevat Süberk. Yıllar yılı Ereğliye kar, tipi. fir- tına demeyip koşmuş, bir dev te- sisi yerden âdeta eliyle yükselt- miş, onun büyümesini bir evladın büyümesini takip eder gibi Şef- kat, memnunluk dolu gözlerle ta- kip etmiş olan Genel Müdür ese- rinin açılışında Ereğlide değildi- Bir kaç hafta önce, bir kalp kri- zi neticesi, Ankarada hayata göz lerini yummuştu. Hem de o ka- dar genç bir yaşta.. Ereğlinin Cevat Süberkin ca- tını Ereğli uğurunda feda etmiş bulunduğunu (o söylemekte (o bir mübalâğa yoktur. O kadar di- dinme, o kadar mücadele, çoğu haksız o kadar hücuma göğüs germe genç Cevat Süberki yıprat mış, yormuş, eskitmiştir. Ama E- reğlinin göğüne yükselecek her, baca dumanı, Ereğlinin mendire- ğine vuracak her Karadeniz dal- gası, Ereğliden dolu ayrılan har geminin düdük sesi, işleyen vinç- ler, lâv halinde dökülen çelik, i- nip kalkan çekiçler, hepsi, hepsi hep onu hatırlatacak, onun aziz ve temiz hatırasını anacaktır, Hiç bir rahmet dileği onun ru- hunu, Ereğlide bulunmadığı o 15 Mayıs günü tesislere karşı daya- tan ve ifade edilen hayranlık duy, guları kadar şad edemezdi. Cevat Süberk simdi memnun, mesut son uykusunu uyuyor. Bu, onu sevenlere kalan tesel- lidir