panyada aşın solun işi yabancı ser- maye düşmanlığına odöküp yabancı müesseselerde çalışan türkleri adeta vatan hiyanetiyle ithamının doğur- duğu burukluk içindeydi. Faruk Kar- dam, Shell personeline yaptığı bir ko- nuşma ele alınıp şahsen hücuma uğ- rayanlar arasındadır. Harbiyedeki Shell merkezinde ce- reyan eden konuşmadaki gergin ha- va şirketin satış kısmından Mehmet Turacın bir müdahalesiyle yumuşadı. Mehmet Turaç ayağa kalktı ve: için bir co-existence - birlik- te yaşama- olmasın?" dedi. Faruk Kardam ancak bundan son- radır ki daha uzlaşıcı bir konuşma tar- zı tutturdu Bu, şu anda Türkiyede başlamış bulunan çetin ve şiddetli Petrol Mü- cadelesinin sadece menfaatleri değil, hisleri, açık veya kapalı omaksatları, siyasi gayretleri, hatta kökü dışarda bulunan iki taraflı tahrikleri hareke- te getirmiş ve bir tozkoparan fırtına yaratmış olduğunun güzel bir delili- dir. Bu tozkoparan fırtına içinde, me- seleye sıhhatli ye istikamet verebil- mek için gözün gözü görmesinin sağ- lanması ilk yapilmak iştir. Kasap ve koyun hikayesi Petrol Meselesi ele alınırken iki ger- çeği hatırdan hiç çıkarmamak la- zımdır. (o Petrol şirketleri, elbette ki kendi menfaatlerini düşünmektedirler. Hiç kimse bir milletlerarası ii şir- ketine "Sen benim milli menfaatimi düşün" diyemez. Derse, gülünç olur. Hatta, petrol şirketlerinin bir memle- kette ne kadar fazla kar sağlamaları imkanı varsa onu, hiç göz yaşına bak- maksızın sağlamaya çalışacaklarından herkes emin olmalıdır. Buna mukabil petrol Mi de bilmelidirler ki Oo Türkiye iyesinde, umumi efkarı bu konularda EE, bilhassa son yıllarda bir takım sosyal hadiseler ve gelişmeler yaşamış bir memleket kendini soydurtmayı kabul etmeyecektir. Klasik avlama ve cav- lama metodlarıyla bir takım idareci- lerin özel çıkarlara alet ettirilmesi, tabii bir belirli süre kabildir. Ancak ne bu süre artık Türkiyede fazla u- zun olabilir, ne de böyle bir deneme uzun vadede fayda sağlar. Zira bu şe- kilde itibardan düşecek olan, sadece o idareciler değildir. Yabancı sermaye. özel teşebbüs,. petrol şirketleri hatta memleketin dış politikasında kilit ta- şı mesabesindeki devletlerle münase- betler kolaylıkla çamurlara bulana- bilir. O halde yapılacak olan, İki tara- fin, aşırılıklardan sakınarak birbirle- AKİS 1 MAYIS 1965. YURTTA OLUP BİTENLER Fethi Çelikbaş - Hüdai Oral Kara ile a rine doğru teşhis koymaları, menfa- atlerini dengelendirmeleri, karşılıklı en uygun statüyü bulmalarıdır. Bu statü bulunmadığı Oo takdirde iş kolaylıkla kuvvet gösterilerine gider ki böyle hallerde o umumiyetle nihai galebe memleketlerde kalır, fakat bu zafer astarı yüzünden pahalı bir Phyrrus Za- feri niteliği taşır, Türkiyede henüz böyle bir durum yoktur. Ama petrol şirketlerinin men- faatleriyle Türkiyenin menfaati ara- cında mevcut bir esaslı çelişme, hadi- seye son derece kritik bir mahiyet vermektedir. İstihsal mi ,satış mı? Bugün dünyada petrol aleminin bir önemli hususiyeti vardır. (o Petrol fazla çıkarılmaktadır ve fakat çıka- rıldığı, yahut o çıkarılabileceği kadar satılmamaktadır. o Böylece şirketlerin elinde, bir miktar, "sürplü" tabir edi- len istihsal fazlası kalmaktadır. Bu bakımdan dünya çapındaki şirketle- rin politikası bu sürplünün artması- nı ve fiyatların düşmesini önlemek, istihsali imkanlardan daha az tut- maktır. Bu yüzdendir ki Teksasta ku- yular ayda yalnız 10 gün çalıştırıl- makta, Venezüella ve arap memleket- lerinde istihsali kısmak için görüş- meler yapılmaktadır. Bunun anlamı büyük dünya şirketlerinin ,yeni istih- sal sahalarından çok ellerindeki pet- rolü satabilecekleri yeni pazarlar a- ramaları ve girdikleri pazarları mut- laka muhafaza etmek istemeleridir. Türkiye ve benzeri az gelişmiş memlekelterin (o başlıca meselesi ise, petrol ve benzeri ana mallarda müm- kün nisbettide ithalâtçı durumundan kurtulup döviz tasarrufu (o sağlamak- tir. Çelişme bu noktada başlamakta- dır: Türkiye dünya petrol şirketleri- nin pazarı olmaktan çıkmak isterken dünya petrol şirketleri (o Türkiye gibi tatlı bir pazarı kaybetmek istememek- tedirler. Türkiyede petrol arama faaliyeti 1933 yılında Petrol Arama ve İşletme Dairesi İsminde bir tesisin kurulması ile başlamıştır. Sonradan Maden Tet- kik ve Arama Enstitüsü kurulmuş ve Cizre-Harbol bölgesinde oyer üzerine çıkmış asfalt tabakalarından ümit- lenilerek ilk petrol sondajı 19344 yı- lında Mardin iline bağlı (o Basbiriride yapılmıştır. MTA jeolog ve mühendis- lerinin 12 yıl suren mihnetli çalışmala- rının sonucu olarak 1946 yılında Ra- manda ticari önemi haiz petrol rezervi bulunmuştur. 1948'te çalışmalar ciddi şekil almış ve Ramanda açılan bir ku- yudan günde 200 varil petrol elde e- dilmesi. Türkiyede petrolün bulun- duğu gerçeğini kesinlikle ortaya koy- . Türk mühendis ve mütehas- sıslarının başarılı denilebilecek çalış- maları hızlanırken; buna paralel ola- rak bir başka propaganda da hızını arttırmaya başlamıştır:"Memleketi- e petrol vardır. İm az- dır. Yabancı sermaye teşvik edilir ve memlekete. ni istihsal süratle ge- lişecektir.. 7