SOSYAL Giyim-Kuşam Hazır elbisecilik Orta boylu, kumral adam kapıyı çal- dı, bir süre bekledi sonra elindeki ağır bavullarla yan kapıya gitti, bir kere daha şansını denedi. Kapıyı genç bir kadın açtı ve adamı hayretle, me- rakla, inanmayan bir tavırla dinledi. Kapıdan hazır elbise almak doğrusu akla gelecek şey değildi; Ama adam ısrar ediyordu. Bavulundaki kıyafetler katiyen kaçak mal değildi, şuradan bu- radan derlenip toplanmış tapon mal da değildi. Bunlar özel bir konfeksiyon atölyesinde imal ediliyordu, her boya ve her ölçüye göre olanı vardı. Fiyat- lar çok makuldü ve taksitle satış müm- kündü. Genç kadın bir hayli yumuşadı. Gerçi öğle saati yaklaşmıştı, çocuklar okuldan dönecekler, yemek istiyecek- lerdi, ama, "taksitle" mevsim ihtiyaç- larını karşılamak fikri de kendisine oldukça çekici gelmişti. Çocuklar Öğleyin yağda yumurta yemek zorunda kaldılar. Fakat anne- leri, zamanını gerçekten çok faydalı ve ekonomik bir şekilde harcadığına ina- nıyordu: Ayda 50 lira taksitle (kendisi- ne, tam istediği gibi, klâsik biçimde bir mevsimlik jerse tayyör, aynı za- manda abiye olabilen bir küçük elbi- se, birkaç bluz ve bir etek satın al- MIŞ, gardropunu m düzenle- . Tayyörün fiyatı 250, elbisenin mevsim başında İstanbulda, Kanlıca sahilinde bir yalıda i. Zaten bir süredir, İstanbulda bu yeni satıcı tipleri türemişti. Bunlar ö- zellikle büyük çarşılara uzak mahal- lerde çok "iyi iş" yapıyorlar ve hazır zamanın bohçacı kadınlarını hatırlatı- yorlardı. Özellikle "taksit usulü" hazır elbiseye karşı son mukavemeti de kır- mıştı. Hazır elbisecilik oendüstrisi, birçok memlekette olduğu gibi bizde de dev- rin modem endüstrilerinden biri ola- rak artık tutunmuş yerini yapmıştır. Büyük şehirlerde, her adım başı kon- feksiyon satan mağazalara tesadüf e- dilmekte, zamanı çok değerlenen Ka- dın, kendisini kumaş seçme, terzi ara- ma ve provaya gitme veya dikiş dik- me külfetinden kurtaran bu hazır el- biselere, bütçesi elverdiği takdirde, bü- yük rağbet göstermektedir. Bir ham- lede, aynı zamanda yakışanı bulma 28 imkanını veren hazır elbise "bozulan dikiş" tehlikesini de önlemekte, kadı- na bu bakımdan da elverişli gelmekte- dir. Hazır elbise endüstrisini elinde tutan İstanbul yanında, çalışan kadın- ların çok olduğu Ankarada da, son yıl- larda, birçok mağaza vitrinlerini hazır elbiselerle o süslemeye ( başlamışlardır. Seri imalata gitmeyen butik sistemi dikiş, yani aynı modelden ancak bir- kaç tane bulunduran ve bunu vücuda göre, ufak rötuşlarla düzelten, modayı yakından izleyen, hazır elbiselere ken- di firmasının etiketini vermeğe çalışan bir sistem bizde şimdilik daha çok rağ- bet görmüştür, Ankarada bu tarzda HAYAT teklerle de giyilebilecek şekilde yapıl- mış, birçokları beyaz pike ,yakalar ve- ya düz biyelerle sü . Chanel tipi tayyörler ise, Parisli büyük terzi- nin bu yılki koleksiyonlarında teşhis ettiği gibi, biraz daha değişik, fakat gine çok kadmvâri idi. Kâmuran Cemal, tayyörlerini bir bir eline alıp, hepsinin teferruatı ve giyim yeri üzerinde ayrı ayrı durarak, onları âdeta canlı birer yaratıkmış gi- bi takdim ediyor, bir yandan da ko- nuşuyo ordu: — Giyim önemli bir şeydir. İnsa- nın şahsiyetini meydana çıkarır, bir kimse hakkında yabancıya ilk hükmü- Ankarada bir vitrin Gözlere şenlik! çalışan müesselerden biri de, İzmir caddesindeki "Butik İstanbul'dur. İyi giyimin birkaç şartı "Butik İstanbulun sahibi Kâmuran Cemal, AKİS muhabirine, çok sev- diği volanlı tweed tayyörünü göstere- rek işe başladı. Kahverengi bej kırçıllı yumuşak bir tweed'den yapılmış olan bu tayyörün volanlı yakası kapalı ve- ya açık olarak giyilebiliyordu. Fante- zi bir biçime sahip olmakla beraber rahat giyilebilen, âdeta klâsik bir hali vardı- Değişik başka bir tayyör, ceket ve eteği aynı kumaştan, fakat değişik şekilde dokunmuş, silik ekose desenli spor bir tayyördü, Ekose tayyörler, ge- nel olarak ayni zamanda düz renkli e- nü verdirtir. İyi giyim bu bakımdan ne derece faydalı ise, bilgisiz giyim de o derecede zararlı olabilir. İyi giyim,, aynı zamanda aile bütçesine de yar- dımcıdır, boş harcamaları, ziyanları önler. İyi kü zer len iş vi gardrop ko- lay kolay demode olm. Bir ara, elindeki tayyörü yerine ko- yarken: "— Görüyorsunuz ki" dedi, "bu, ar- tık bir ihtisas işi olmuştur. Çağımızın kadını o derece faaldir, yapacak o ka- dar çok işi vardır ki, bu işi ihtisas sa- hiplerine bırakmayı tercih etmekte ve hazır elbisecilik de böylece, bütün dün- yaya yayılıp gitmektedir. . Uzmanlar günlerle ve saatlerle, bu faal kadının AKİS, I MAYIS 1965