melerden anlaşılmaktadır. £ Halbuki şimdi, Topaloglu ve arkadaşları Meh- met Turgut için, bir yeni hedef teşkil ederlerse hiç şaşmamak gerekecektir. Bir teşebbüs... "Başka bir gelişme ise ni alanın- da cereyan etmekte İstanbul Milletvekili Reşit Ülker, eyfendi Petrol Kanununu de- giştiren bir tasarı mı hazırlıyorsunuz?" sorusuna şu cevabı verdi: "— Bildiniz! Siz telefonu çevirdi- giniz sırada gerekçeyi temize çekiyor- dum. Maddeler tamamlandı. Altı ay- dır çalışıyorum..." Bu telefon konuşması bu haftanın ilk günlerinden birinde gece saat 10'da yapıldı. Reşit Ülker, tasarısını bu der- ginin piyasaya çıktığı Perşembe günü Basına açıklıyacaktır. e Tasarının ge- tirdiği temel yenilik, mevcut Petrol Kanununun devlet müesseselerini ma- kul şekilde bile desteklemiye imkân ver miyen mutaassıp "serbest rekabet" esp- risini tâdil etmesidir. Ülker AKİS'çiye yaptığı açıklamaya göre, Petrol Ka- nununun ikinci maddesine şu prensi- bin konulmasını teklif edecektir: "Devlet petrol kaynaklarını sü- ratle e ve verimli şekilde iş- leteci Ülker! bu prensibi, maddenin bugün- kü yapısı içine monte ettiğini ve pet- rol kesiminde özel sektörün de çalış- masına imkân bırakacak bir formül haline getirdiğini ifade etmektedir. Ül- ker tasarı ile yabancı şirketlerin san- i Öz sermayeleri tükeniyormuş gibi bizim ülkemizden çıkarttıkları petro- lün & 27.Sunun vergiden muaf ol- masının kaldırılacağını, arama sahala- rında TPAO'ya han tanınacağını ve ruhsat hakkının devlet şirketi için tahdide tâbi olmaması hükmünün ge- tirileceğini ifade etti. Gerçekten de bu, şirketlerin men- faatiyle Türkiyenin menfaati arasın- daki büyük İstihsal - Pazar çelişmesi- ni önleyecek, istihsal imkânını bize, kendimize tanıyacaktır. içinde, bugünlerde Petrol Meselesi ile ilgilenenlerin sayısı, bil- hassa son Hükümet düştükten sonra artmıştır. Umumi kanaat, millileştir- menin hedef olmadığı, fakat memleke- tin öz kaynaklarının osömürülmesine yol açan Petrol Kanununun mutlaka değiştirilmesi gerekliğidir. Bu konuda Shell'ci Faruk Kardam İstanbul'da bir AKİS'çiye şöyle demiş- tir: Bir petrol endüstrisinin milli- leştirilmesi için muhik sebep olması AKİS, I MAYIS 1965, Kulağa Küpe... Hafiza-i Beşer! yl e var. Bunlar için unutulmaktır. Halbuki, © labizlr, unutulma- manın çabası içindedir. Her halde bu hafta, unutul- mayan başka şeyler daha oldu- gunu gördüler. Meselâ, meselâ.. Meselâ 28/29 Nisan.. lâzımdır. Türkiyede millileştirmeyi ge- rektirecek bir sebebin mevcut bulundu guna inanmıyoruz. Diğer memleketler- deki (o millileştirmeler ekseriya aşırı milliyetçilik cereyanlarından doğmuş olu up iyi netice verdiği iddia ir maz" Demek ki bu noktada bir ortak gö- rüş vardır. AKİS muhabirinin daha sonra yö- ee "Petrol Kanununda değişiklik" ilgili soru, yle nazaran, Kard âdeta görünmüştür. Sakin bir sesle evi şöyle yazdırt- mıştır: —Bu Kanunda değişiklik yapıl- ması için bir lüzum olup olmadığı te- beyyün etmiş değildir. Petrol Kanu- nunda bir değişiklik yapılması tasar- Gökhan Evliyaoğlu Nasyonalli sosyalist YURTTA OLUP BİTENLER lansa bile, bu değişik hükümlerin, bun- dan sonra yapılacak araştırma ve ya- tırımlara şâmil olması hukulki bir icap tır..." Bu da tabii bir Hukuk Devleti için görevdir ve eğer Petrol Şirketleri yan- lış adım atmazlarsa her halde güçleri Bay Turgutunkinden fazla siyasi ve sağlam kuvvetler Hukuk Devleti pren- siplerinin çiğnenmesine fırsat verme- yeceklerdir. Aslında bu Petrol Kanunu, çok faz- la kontrolsuz bıraktığı ve Türkiyede bu halin ebediyen devam edeceği kanı- sini uyandırdığı için, yabancı şirketle- re bile zararlı olmuştur. Halbuki ya- bancı şirketler, bu "vurgun tavsivesi' mahiyetindeki kanuna rağmen, hiç ol- mazsa Türkiyeye yatırdıkları bem milyar lira para ve 1954'ten beri yap- tıkları yeraltı jeoloji aminler ile -ki bunlar Petrol Dairesine verilmektedir- yine de faydalar yaratmışlardır. An- cak yabancı sermayenin şartları ve ö- zellikleri bilinmeli ve eğer ondan isti- fade edilmek isteniliyorsa, mutlaka bu bilgilerin ışığında tedbirler alınmalı- dır. Şirketlere gelince, onların da "Ben tüccarım" diye her türlü kaidenin dı- şında bir bencillikle hareket edemiye- rini, bu memleketin henüz öyle davrandıkları Kongo örneği ülkeler- den olmadığını anlamaları şarttır. Zaten co-existence'ın başlıca şartı da budur- A.P Takke düşüyor Kürsüdeki sarışın, bıyıklı ve sinirli adam, gürültülere rağmen konuş- masına devam etti: "— Hükümet yönetiminde, memle- ketin ekonomik ve sosyal (o meselele- riyle ne zaman meşgul olunacağı, mü- cerret politik konular, münhasıran Kıbrıs üzerinde devam eden dış politika çalışmaları dışında, köylünün, çiftçi- nin, işçinin, küçük esnafın, işsizin ve aç halkın can meseleleriyle ne zaman en kestirme o yollardan ve ne suretle alakadar olunacağı hususunun müza- kere edilmesi gerekir, arkadaşlar!." Olay, haftanın başında Salı günü TBMM binasında geçti. Kürsü, AP Grup salonunun kürsüsü; sarışın ten- kitçi, AP Balıkesir milletvekili Gök- han Evliyaoğlu idi. oGürültüler işe, AP Genel Başkanı Demirele şirin gö- rünmeyi seçimler arefesinde faydalı bulan bir kısım AP. milletvekilinden geliyordu. Evliyaoğlu: 13