10 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

10 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Bayan Işık Hariciye Köşkünde ayna, karşısında Protokolun köşkünün belki de en mütevazi oda- sında bir AKİS muhabiri ile konuşu- yordu. AKİS'çi : “« Beyfendi, bu küçük odaya bir ad koydunuz mu?” diye sordu. Işık önce, karşısındaki koltukta o. * turan eşi Ümit Işığın yüzüne soran gözlerlö baktı, ondan menfi sinyal a!- dıktan sonra gülümseyerek cevap ver- di: “« Hayır... Neden sordunuz?" AKİS'çi izah etti: “- Beyfendi, âdettir de. . Pembe Salon, Mavi Oda, Ruj-e-nuar.., Hz- riciye köşkünde, her yeni Bakan ve ha- nımı ile birlikte odaların, salonların da adı değişir.” Dışişleri Bakanı küçük ve çekingen bir kahkaha attıktan sonra, solgun yüzü biraz renklenmiş halde, sözünü tamamladı : «— Biz geçici olduğumuzu biliyo- Tuz...” Gerçekten Dışişleri Bakanının ma. kam koltuğuna oturuşundan &ırmızı plâkalı otomobiline binişine, konuş- ve demeçlerine kadar hemen her hareketinde, geçici olduğunu bilen bir kimsenin kanaatkârlığı, tevazuu sezilmektedir. Bu, Işığın o gün AKİS muhabirinin sorularına verdiği ce- vaplardaki tereddüt ve çekingenlik hâ- vasında da kendisini belli etmiştir. Hasan AKİS (muhabirine, 'Türkiyenin “Kıbrıs politikasını şöyle formüle etti: “. Kıbrıs devletinin temeli 1960 anlaşmaları ve Kıbrıs Anayasasıdır. 10 gereği. Bu bakımdan, Türkiyenin Kıbrıs po. litikasını özetlerken bence mesele, türk-yunan münasebetleri çerçevesinde bu işi müzakere yolu ile halle çalış- mak, bu arada yeni emrivâğilere kar- şı lâkayd kalmamak, Kıbrıs üzerinde- ki hak ve vecibelerimizi mahfuz tut. maktır, diyebiliriz..." Yeni Dışişleri (Bakanının bir-'ki cümle ile bu şekilde formüle ettiği Kıbrıs politikası, aslında bir önceki Hükümetin politikasına bir değişiklik getirmemetedir. Aradaki fark, bu po- litikanın bir başka Dışişleri Bakanı tarafından ve bir başka elime dizi- si içinde ifade edilmesinden ibarettir. Işık, Bakanlık koltuğuna oturduğun- da, birçok yönleriyle artık belirgin ha- le gelmiş olan bir dış politikayı hazır bulmuştur, Ama hazır bulunan sade- ce bu değildir. Bu politikanın yürü- tülmesi için gerekli dış temasların da yapıldığını, bu yolda uluslararası dip. Jomatik ortamın hazırlanmış olduğu" nu görmüştür. Yeni Dışişleri Bakani- nın hazır bulduğu bir diğer husus da, beraber çalışacağı kimsslerdir. Bu, başta Genel Sekreter Halük Baylil- ken olmak üzere, birbuçuk yıllık yo- gun bir çalışmanın süzgecindeh geç- miş kağ Böyle olunca ,Işıkın, iki yoldan bi- rTİni seçmesi gerekiyordu: Ya hazır bulduğu un, yağ ve şekerden helva yapacak, ya da gene helva yapmak için başka unsurlar arıyacaklı. Işık helvânın bu un, yağ ve şekerlerle *yi yapılacağını biliyordu. Komplekslere kapılmadı. Güçlükler ugün Kıbrıs meselesinde Hasan I- şığın karşıkarşıya bulunduğu şart- lar ,bundan birbuçuk ay öncesine gö“ re hayli değişmiştir, Bundan Kısa bir süre öncesine kadar Üzerinde önemle durulan husus Birleşmiş Milletler Ge- nel Kurulunun alacağı karar iken bu- gün, Genel Kurul toplantısının belli olmıyan bir tarihe ertelenmiş olması, değişikliklerden biridir. Bir diğer ö- nemli değişiklik ise, artık hukuken değil ama, fillen bir arabulucunun mevcut olmayışıdır. Bu iki unsurun ortadan kalkmış olması, tarafları © iayların Ilk patlak verdiği günde ol- duğu gibi, yeniden Karşıkarşıya birak- mıştır. Şu anda Kıbrıs yine, her an patlamağa hazır bir barut fıçısına dönmülştür, Bu durumda ne düşündüğünü so. ran AKİS muhabirine, Dışişleri Ba- kanı Hasan Işık: «— Benim için önemli olan, Kıbrıs“ taki türklerin bir an önce iyi hayat şartlarına kavuşmasıdır, İlk adım bu olmalıdır.” diyerek cevap verdi, AKİS'çinin : “«— Peki ama, bu husus nasil ger- çekleştirilecek?” sorusunu ise olduk. ça müphem kelimelerle geçiştirdi. “— Bu yolda temaslar yapıyo TUZ...” “— Adadaki rumlarla mı, nistania mı?” “— Yunan Hükümeti “.— Peki, sonuç?.” Yuna- Ne” a Yunan Hükümeti ile ya-' pılan temaslardan bazı müspet sonuç- lar alınmıştır, Meselâ bunlardan en önemlisi, oYunan Savunma Bakan Garufallasın Lefkoşeye kadar uzana- rak, Makarlosa, Türk Değiştirme Bir- liğinin Adaya girmesi konusunda “E- vet? dedirtmiş olmasıdır. Ama bu “Evet” giderek, rumların Bağlıköy ci- varmdak! köylenin etrafında kurduk-. ları silâhlı çemberin kalkması, gevşe- tilmesi veya Türkiyeden Adaya gön- derilen ihtiyaç madönverinin rahatça Kıbrıslı türklere dağıtılması gibi hu- susları kapsıyamamıştır. Zaten Maxa- ros bundan önceki! “Değiştirme Bir- liği Meselesinde” de evet demekten başka şey yapmamıştır. Hayal ve gerçek Kibris meselesinin bir kördüğüm halini aldığı şu günlerde, henüz fısıltı halinde de olsa, dış politikada iki fiyaskodan bahsedilmektedir, Bun- lardan birincisi, Başbakan Suat Hay- AKİS, 10 NİŞAN 1965 Aslınd

Bu sayıdan diğer sayfalar: