hin Bakanları ve onların hanımları istisna teşkil etmektedir. Hanımlar, kocaları hakkında he- men hemen ayni şeyleri söylemişler- dir: “e Kocam dünyanın en-iyi insa mığır!.” | “«— Ah, o bir melektir!” A “— Kocam son derece evine bağlı, dürüst ve çalışkandır,” “Röportajlarda, bu hâmikulâde evli- liklerin nasıl kuruldukları da anla- tılmaktadır : Z “— Orhanla ilk defa Sıhhiyedeki bir arkadaşımın o evinde karşılaştım. Kendi kendime 'amma da uzun boy'u adam' diyordum. Sonra birlikte dolaş- mağa başladık. Hoşlanmıştık birbiri- mizden. Orban biraz çekingein dav- ranıyordu, ben ise kararlıydım. Bir ke- te andiçmiştim, Orhanla evleneceğim diye... Birgün Restoran Washington'- da yemek yerken, Orhana “Benim'e evlenir misin' diye sordum, “Kabul üye cevap verdi, evlendik..” “Teklifin, geleneklere (biraz aykırı olarak, kadından sebebiyle hayli ilgi çekici olan bu evlilik hi- kâyesi, Ürgüplü Hükümetinin genç Bayındırlık Bakanı Orhan Alpin ke 26 İskenderoğlu ailesi evlerinde “ Apollon ve Kumpanyası. | rısı Mualla Alp tarafından anlatıl- 'mıştır.. Alplerin mutlu evliliklerinin tılsımı herhalde budur, Alplerin, zil yerine tatlı bir melodinin çalındığı kapılarından içeri giren her Ziyaretçi, ılık ve hoş bir yuvanın havasını tenef- füs etmektedir. Orhan Alp, birgün ger- çekleştireceğine (yüzdeyüz inandığı yerli otomobilin plânları ve maketleriy- le uğraşırken - Orhan Alp 100 metre ilerledikten sonra birdenbire stop eden ve bir daha hiç kimsenin işletmeyi iz Devhim oto- mobillerinin 1 numaralı kahramanı- dır -, karısı Muallâ Alp de kendine göre, oyalanacak bir şeyler bulmakta- dır. Gaipten gelecek o sinyallere pek meraklı olan Muallâ hanım bazen kahve, bazen iskambil falına bakmak- ta, iyi saatte olsunlardan haber aldık- ça ruh çağırmaktadır, Muallâ Alp bu iş te o kadar ilerlemiştir ki, kocasına, Bakan olacağını bile üç gün önceden haber vermiştir! Ama bunda hayret edilecek'bir şey yoktur, Zira iyi san'- te olsunların başında gelenlerden bi- ri de Alpin MP kontenjanından Ba. kan olmasını sağlıyan Osman Bölük- başıdır. Bir diğer mutlu evlilik de Ticaret Bakanı Macit Zereninkidir, Bir ye- minin, bir karatın bozulması sebebiy- le, bu-evlilik hayli ilgi çekicidir. Se- natör olup Ankaraya gelinceye kadar dünyaevine girmeyi aklından bile ge- çirmeyen Zeren, “Büyük şehirde Vedia hanımı görünce Kararı, prens'bi bir yana itivermiş ve soluğu ev'en- dirme dairesinde almış. Yaşını başını almış senatör, şimdi röportajcılara aşkını dile getirmekte ve: “«- Geç oldu ama ,temiz oldu. Ve- diayı tanıyınca dayanamadım” demek- tedir, Kaabiliyetler resmigeçidi Ama Ürgüplü OKabinesi üyelerinin ortak vasıflarını teşkil eden “iy! evliliklerin yanısıra, yen! Bakanların başka ilgi çekici yönleri de vardır. Ka- binede, sofraya nefis yemekler sunan Kaabiliyetlerden bülbül gibi şakıyan seslere, şairlere, futbo'culara, avcıla- ra kadar her çeşit hârika - çocuk de- #1 dbüyük- yer almıştır. Bünlardan İhsan Sabri Çağlayangil, iyiniyet he- yeti ile gittiği ülkelerden birinde, Kat- mantu'da - Katmantu, Nepalin güns- yinde bir memlekettir. kaleme kâğı- da sarılmış ve şu dörtlüğü döktürmüş“ tür: “Ayazı soğuğu başıma vurdu,” “Kurufasulyesi miğdeme durdu," “Biberi, baharı başıma vurdu,” “Ah bu Katmantu, ah bu Katmaın- tul.” Bu nefis dörtlüğün başlıca &zelli- gi mısralara hâkim olan tunç kafiye- dir, Çağlayangil bu eserinde, artık u- nutulmuş olan bu kafiye geklini dip- âiri bir örnekle yeniden sahat çevre- lerine sunmaktadır. Güçlü bir sanatçı olduğunu böylece herkese münakaşasız kabul ettiren İhsan Sabri Çağlayan- g'l hakkında şimdi, Başkentteki en- tellektüel zümrenin devam ettiği Sa- natseverler Kulübünde çok defa aynı sözler söylenmektedir: *— Ah, Keşke Kabinede bir Kül- tür Bakanlığı olsaydı!. Zira Çağla- yangil Çalışma Bakanı olup amele meseleleri gibi bir takım maddi işler- le uğraşacak adam değildir. O, içi a- damdır, hassas adamdır, sanatçıdır..” Sonra “Katmantu” dörtlüğü elden ele dolşmakta ve sorulmaktadır ; “ Şu anlama ,şu şiirdeki derinli- ğe, Hrizme bak!. Bu adam Çalışma Bakanı olabilir mi?” AKİS, 10 NİSAN 1965