lunan İşçi Dayanışma Konseyine sem- patilerini bildirmeye (o başlamışlardır. Böylece başlangıçta, Türk-İşteki bir fikri çatışma sonucu, daha gerçekçi bir ni Ga üzere kurulmuş bulun y şimdi, bu dağınık beidileii iltihakıyla, başsız ve git- tikçe büyüyen, ama geleceği karanlık bir muazzam güç olma yolundadır. Gerçekten, İşçi Dayanışma Konseyi adını alan bu kuruluş için "homojen bir topluluk" deyimini (kullanmak güç- tür, İşçinin Parlâmentoda temsil edil- mesini kendine şiar edinen Konseyde, daha şimdiden akortsuz sesler yüksel- meye başlamıştır. Aynı tellerden çalanlar Konseyin kurucu o sendikalarından oop-Iş Genel Sekreteri İbrahim n, haftanın başlarında kendisi ile konuşan bir AKİS muhabirine bu- nu şu sözlerle belirtmekte bir sakınca görmemiştir: "— Sendikaların politika ile uğraş malarını tasvip etmiyor ve bu bakım- dan Türk-İşin görüşünü benimsiyo- Genel Sekreter: " —Peki ,o halde neden Türk-İş bünyesinde bulunmuyor da, sizden ta- mamen ayrı fikirleri obenimsemiş bir kuruluşa o katılıyorsunuz?" o sorusunu ise: "— Biz diğer sendikalara göre ö- zelliği olan bir sendikayız, İçimizde doktorlar, yüksek dereceli omemurlar var. Gayemiz onların çocuklarını o- kutmak ve onları ev sahibi yapmak Türk-İş yöneticileri bize, aynı iş kolun- da olan Bank-İşle birleşmemizi söy- lediler. Daha büyük bir sendika oldu- gu için Ban-işe katılmamız gerekiyor- du. Biz bunu kabul etmedik. Bu yüz- den Türk-İşin dışında kaldık" diye- rek cevaplandırdı. Gene İşçi Dayanışma Konseyi ku- meni arasında bulunan Pancar-tş ise, aynı iş kolunda, çok daha büyük bir sendika olan Şeker-İşe katılma- dığı için Türk-İş bünyesine kabul edil- memiştir, Pancar-İş yöneticileri, de kendi üyelerinin- mühendisler ve me- murlardan ibaret olduğunu, şeker çu- valı taşıyan işçilerle aynı çatı altında toplanamayacaklarını (o ifade etmekte- dirler! Oysa her iki sendika da, Tür- kiyede gerçek anlamda bir işçi hak- ları savunuculuğu apma iddiasıyla ortaya çıkmış olan Dayanışma Kon- seyinde -hem de kurucu olarak- yer almış bulunmaktadırlar! urum böyle olunca, Mehmet Kı- lıncın ortaya attığı yeni konfederas- yon salatadan farklı oOolmamaktadır AKİS, 3 NİSAN 1965 Şimdi işçi çevrelerinde, Kılmçın öte- denberi böyle bir teşebbüs için zaman kollamakta ve Türk-işte beliren çat-- lağı fırsat bilerek yeni bir konfederas- yon sloganıyla ortaya çıktığı söylen- mektedir. Mehmet Kılınç, kısa bir za- manda güç kazanabilmek için görüşü ve niteliği ne olursa olsun bütün sen- dikalara Konseyin kapılarını açmış bulunmaktadır. Bu arada Kıhnç, "sen dikalar politika yapmalıdır" sloganına da sıkısıkıya yapışarak, Oo Türk-İşteki TİP'çi liderleri ve onların başında bu- lundukları kuruluşları kendi çatısı al- tında toplamak , istemektedir. Yani sendikaların siyasetle (ouğraşması slo- YURTTA OLUP BİTENLER birçok hususlarda anlaşamıyoruz ama bu, Türk-İşten ayrılmamızı gerektire- cek bir sebep değildir" dedi. Maden-İş Ankara Şubesi Başkanı İsmet Ercan da birkaç kelime değişik- liği ile aynı şeyleri tekrarladı ve son- ra: — Bu benim şahsi görüşümdür. Tüzüğümüz uyarınca, Sendikamız adı- na görüş bildirme yetkim yoktur. Bu husus tamamen Genel Başkana aittir" edi. Kılınçın son ümidi Lastik-İşin Türk-İşten ayrılıp ayrılmıyacağı soru sunu ise Türk-İş Genel Sekreteri Ha- lil Tunç şöyle cevaplandırdı: Türk-İşe başkaldıran sendikaların idarehaneleri Hepimiz birimiz için: TİP gani Konsey için sadece vasıtadır- gaye değil, Köşe kapmaca Ancak Yapı-İş, Lâstik-İş ve Maden- İşinki gibi TİP'çi sendika liderleri, bu slogana pek iltifat etmemekte, tu- tumlarıyla, şimdilik, "kol kırılır yen içinde" Oo felsefesini (o benimsediklerini göstermektedirler. itekim haftanın başlarında Pazartesi görüşen bir AKİS'çiye, Yapı-İş Ge- nel Başkanı ve TİP'in mahalli seçim- lerdeki Ankara Belediye Başkan ada- yı Tahir Öztürk: günü kendisiyle — Gerçi Türk-İş yöneticileri ile " — Lastik-İşin bizim bünyemizden ayrılıp İşçi Dayanışma Konseyine gir- dan da böyle bir karar çıkaracak ola- nın ben alnını karışlarım!." Bir süre sustu ve devam etti: "— Türk-İşten olsa olsa şahıslar ayrılabilir Li kimsenin gücü yetm Meselenin esası Gerçi sendikaların politikaya katıl- malarının mı, yoksa katılmamala- rının mı doğru olduğu hususunda ke- sin bir kriter yoktur ve bir işçi teşek - ayırmağa hiç