YURTTA OLUP BİTENLER oy sistemi, maaşlara zam konusu için hortlatılmışlar. 1926 yılında, Cumhuri- yet Halk Fırkası a -üstelik liste de değil, Grupta - Grup baş- kanı Ali Çetinkayanın ısrarı ile Mali- ye Vekili Abdülhalik Renda için uy- gulanan, fakat karışıklığı (o yüzünden sonuç vermeyen gizli oy sistemi, ço- gunluğunu A.P.'lilerin teşkil ettiği, a- ma bir takım C.H.P.'lilerin de katıl- dığı bir karma ekip tarafından öner- geyle Li Halbuki bu sırada açık oy i ri de bulunmaktaydı. Gizli oy bri hareketin aleyhtarlarını âdeta dehşete düşürdü. Böyle bir te- şebbüs, milletin gözü önünde nasıl ya-. pılabilirdi? Sonra, bu emsal nereden bulunup getirilmişti? Mecliste çoğunluk gizli oyu kabul ettikten sonra tertibin önceden ve us- talıkla hazırlandığı hemen ortaya çık- tı 1926'dan beri (o kullanılmayan gizli oy ile ilgili bilya ve sandıklar bir da- kikada bulunup getirildi. Bu sırada Başkan Vekilinin elinin altında, gizli oy tartışmalarına âit eski zabıtlar du- ruyordu. Her halde Başkan Vekiline böyle bir önergenin geleceğini küçük parmağı haber vermişti! İnönü harekete geçiyor Aslına bakılırsa zammı her partiden parlamenter, müşterek gayretle ha- zırlayıp çıkarmışlar.AP" lisi, CHP' isi, MP'lisi. YTP' lisi ve CKMP' lisi... Fark, bunlardan sadece birinin liderinin baş- ta açık vaziyet almasıdır. İsmet İnönü hem bu işin gerçekleşmesine, mesele- nin Anayasa Mahkemesinden kaçırıla- rak olup bittiye getirilmesine imkân olmadığını görmüş, hem halkın tepki- sinin çok büyük olacağını sezmiş, hem de liderlik sıfatının kendisine bir gö- rev yüklediğini kabul etmiştir, Öteki liderler tazıya tut, tavşana kaç derler- ken İnönü fikrini umumi efkâra söy- lemiştir: Anayasa Mahkemesi karar vermeden hiç kimse bir tek kuruş faz- la para alamayacaktır! Nitekim İnönü, Burgiba şerefine Operada verilen temsilde Başbakan Suat Hayri Ürgüplüye rastladığında meseleyi bahis konusu etmiş, bilhassa "gizli oy maskaralığının altından kal- kılamayacağını belirtmiş, gerekli tah- sisatın Bütçeye koydurulup koydurul- ayacağını sormuştur. Başbakan bu- na "tahsisatın konmadığı ve koydurul mayacağı" cevabını vermiştir, Bu, İnö- nüyü rahatlatmıştır. İki gün sonra ise, İnönünün başkan lığında toplanan C.H.P, Meclisi "tah- sisat kanunu getirildiğinde" C.H.P. nin parti olarak Anayasa Mahkemesine müracaat etmesine ittifakla karar ver 10 Fahir Giritlioğlu "Ümitlerim hep kırıldı..." mistir. Bu vaziyet almadan sonra İnö- nüyü ve CHP Meclisini, Cumhurbaş- kanı Gürsel ile Meclis Başkanı Sir- men izlemişlerdir. Kendisine bu konu- da soru soran gazetecilerden günlerdir fellik fellik a AP Genel Başkam mirel de nihayet çaresiz kalmış ve va oya verdiği bir beya- natta ."itiraz edilebilecek bir durum hasıl olduğunda, gereğinin yapılacağı" yollu yuvarlak lâflarla, zamma taraf- tar olmadığı omanzarasını yaratmak istemiştir. Bazı AP milletvekilleri de, milletvekili o maaşlarını o donduracak bir kanun teklifini "expres-iş" hazır- lıyarak aynı telâşa katılmışlardır. "Ödenek yok!" Şimdi, bir çok milletvekili ve senatör, "nasıl olsa itibar gitti, bari parayı kurtaralım" havası içinde, eldeki bü- tün imkân ve yollarla zammı alma Tar el Sorumlular ise, hiç yoktan ortaya çıkan ve tehlikeli noktalara gitmek eğilimi gösteren bu prestij buhranından telâşlanmışlardır. Bunun içindir ki Başbakan Ürgüplü, Pazartesi günü Başbakanlıktan ayrı- lırken gazetecilere: — Bizim ödeneğimiz yok! a ye m, koyacak halimiz de yok' diyerek Hükümetin bir zam için arzu- lu olmadığım söylemiş, daha sonra Meclise gelerek kulis yapmıştır. Meclis koridorlarında senatör ve milletvekil- leri ile temaslar yapan Ürgüplü, Hü- kümetin bütçeye tahsisat koymaması- nın, bu işi önlemek için şimdilik bir engel olabileceğini ifade etmiştir. An- cak bu engel, yakında Bütçeyi görüş- meye bağlıyacak olan Bütçe Komisyo'- nunda, bir oylama ile aşılacak kadar zayıftır. Durup dururken, herşeyi bir- birine karıştıran bu mânâsız teşebbü- sün önlenmesi için kuvvetli engeller ilk plânda, ita âmiri olarak zammı vermeyeceğim kesinlikle açıklıyan Mec- lis Başkanı Fuat Sirmennin kararlı tu- tumu ve daha sonra da CHP'nin, fır- sat doğduğunda Anayasa mahkemesi- ne yapacağı müracaattır. e ie yenileri ve senatörler bu işten Parlâmentonun itibarını kur- tararak çıkmak Beyorlars bu çeşit engellere lüzum bırakmadan, ağırbaş- azdan geri çekilmek Zo- runluğundadırlar. Milletvekillerinin ma- aşları ve onların çalışma şartları, belki halli gereken bir meseledir. An- cak bunun yolu, herhalde, kendi ala- cağı parayı kendi başına karara bağ- lıyarak, hem hakim, hem iddiacı du- rumunda bulunmak değil, LE lık ve adalet duygusu ile ve halk o nun hükmüne değer vererek hareket etmektir. Meselâ, batı parlâmentola- rında çalışmaları çok kolaylaştıran bir müessese olan "Yasama Referans visi'nin Türkiyede de kurulması iste- nilebilir. Hattâ maaşlarda ıslahat bi- le, Anayasanın emrettiği gibi, gelecek devre yürürlüğe girmek şartı ile, tar- tışılabilir. Ancak bu işin Parlâmentoya yakışır bir hava ve üslüpla ve son gün lerde bir daha ortaya çıkan ve Vasfi Gergerin AKİS muhabirine açıkladı- ğı "komplo" şartlarından uzak kalı- narak yapılması lâzımdır. Partizanlık "Hatırla, maziyi!.." Son günlerde Başkentte bir olay an- latılmakta ve dinleyenler çeşitli pe kiler göstermektedirler. Kimisi yum ruğunu sıkarak, "Narmaldır. Pumların amaçları bu. Ellerine imkân geçince başka bir şey yapmaları zaten beklen- mezdi!" demekte, kimisi de buna ina- namamakta, "Bu kadar acele edecek derecede gafil olamazlar" diye itiraz etmektedir. Olayı anlatanlar ise, mu- hataplarını inanıp inanmamakta ser- best bırakmaktadırlar. Anlatılan olay — Kısa bir sü- re önce, arada Adliye civarında, Yassıadadan çıkanlara ait bir yazıha- nede, bir zamanlar türk politikasının şöhretleri olan bazı kimseler bir liste üzerinde ateşli tartışmalar (o yapmış- lardır. Bu tartışma sırasında, yazıha- nenin pek devamlı olmıyan müda- AKİS, 3 NİSAN 1965