hop kalkanlardan biri: — Kim ii bunu? Cumhurbaş- kanı mı?" diye sordu Gerger: "— Yok, Coşkun Kırca söylemiş. İstanbulda kongrede... cevabını verdi, öfke bu defa Kırcaya yöneldi: "Bu Kırca kendini ne zannediyor- du?" Birisi, "Kırcanın zaten zengin olduğunu" söyledi. Birisi başka bir it- ham yaptı. Demindenberi dudaklarını kemirerek susan Manisa Milletvekili ei ei ise: herifi koridorda dövelim!" diye teklifini açıkladı! Diğerleri telâş- landılar: "— Yok yok, para için döversek iyi olmaz" dediler. Ozkay "ama..." diy itiraz edecek oldu, fakat Gerger ko- nuştu: * dem dışı konuşmamda söy- leyeceğim. Bu Meclisin kararına huku- Kasım Gülek Mart dışarı... AKİS, 3 NİSAN 1965 ki rezalet denildikten sonra, bu Mec- lisin itibarı kalmamış demektir. Onun için Meclisin feshini ve seçimlerin ye- nilenmesini isteyeceğim!" Demindenberi Gergeri tasviple din- leyenler bu laf üzerine sus-pus oluver- diler, Birisi telaşla itiraz etti — Aman ağabey Meclisin feshini falan isteme. şi Taği ala- mazsak, ne yaparız Diğerleri de iz katıldılar. Mec- lisin kararına karşı beyanat verenlerin istifalarının o istenmesinin o "şimdilik kâfi" olduğunda ittifak ettiler. Bu sırada, koridordan geçen bir me- mur, Meclis Başkanı Sirmenin maaş- lar hakkında bir açıklama yaptığını haber verdi. Gruptakiler, Sirmenin bu açıklamada maaşları vermiyecegini bil- dirdiğini öğrenince dudaklarını büke- rek sustular. AKİS muhabiri, "gündem dışı konuşmamda...." diye omırıldan- YURTTA OLUP BİTENLER makta olan Gergere "— Beyefendi, başlangıçta mesele- nin bu hale geleceğini bilmiyor muy- dunuz?" diye sordu Cevap aynen şöy- le oldu: — Kardeşim, bu danışıklı dövüştü. Mızıkçılık oOetmeselerdi! o Söylediklerine göre, liderler hafiften itiraz edecekler. Milletvekilleri bu konuda hiç konuşmı- yacaklar, iş halledilip gidecekti. Hal- uki şimdi mızıkçılık başladı, mesele şahsi prestij dâvası haline getirildi... Curcunanın acıklı finali Parlamenterlerin maaşlarına yapıla- zam ve alacakları toptan para meselesinin, gazetelerde ve halk oyun- da bilinen tepkiyi yaratmasıyla sonuç- lanan gelişmeler, geçen haftanın so- nunda Cuma günü yapılan Millet Mec- lisi toplantısından sonra hızlanmıştır. Bu toplantıda çok garip bir şey olmuş, 1926 yılındanberi ouygulanmıyan gizli Gülek tekrar C.H. P. de Kasım Gülek CHP'ye yeniden alınmış bulunuyor. Bu, alttan gelen ve üst itibaren "Gülek başından gibi bir politikacı'nin CHP'den uzaklaştırılmış olmasını bir kuvvet kaybı saymıştır. Bu inanç derece derece partinin bütün ka- demelerini sarmış, adeta Göleği partinin dışında tutmak isteme kusur haline gelmiş, buna partiiçi şahıs mücadelelerinin unsurları da katalın- ca eski Genel Sekreter "Muhalefette CHP'nin bir kozu" olarak tekrar parti saflarına katılmıştır. gömek güç değildir. Bunun meşhur "Teşkilât"ı memnun ettiğini! Kasım Güleği partiden uzak kaldığı günlerin değiştirmiş olduğunu sanmak hayâldir. Eski Genel Sekreterin partiye itibaren kendisini önce Genel Sekreterlikten, sonra ran bütün hususiyetlerini tekrar gözler adımını attığı andan partiden uzaklaştı- önüne sereceği ve az zamanda gene bir huzursuzluk sebebi olarak liderleri yeniden düşündüreceği şüphe götürmeyen bir gerçektir. Bunu sezmek için kâhin olmaya zerrece lüzum yoktur. Ama, hâdisenin üzerinde asıl durulacak tarafı CHP gibi bir partide hâlâ 1965 yılında seçim kazanm anın "Gülek gibi bir politikacı" vasıta- sıyla kolaylaşacağı düşüncesine kapılan lider takımının bulunmasıdır. Halbuki 1965 T ürk iyesi eski, dır ki.. tir. CHP için başarı yolu, yön 1960 öncesi Türkiyesinden öylesine farklı- Memlekette yeni kuvvetler ortaya çıkmıştır, telâkkiler değişmiş- ünü iyi tayin etmek, sonra o yolda samimi- yetle ve uyanan kütleleri samimiyetine inandırarak kararlı adımlarla yü- rümektir. CHP'yi böyle bir tu tum AP'den ayıracaktır. Gülek bir silâh. AP'nin silâhıdır. AP bu silâhı kullanmakta CHP'den çok daha mahirdir. Bir mücadelede rakibin silâhını kabul etmek, şimdiye kadar kimseye basan kazandırmamıştır.