3 Nisan 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

3 Nisan 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER külünün, uygun gördüğü partiyi des- teklemesi normaldir. Ancak, bir par- tiye bağlanılarak sağlanacak faydanın, politikadan uzak kalmakla elde edilen- ler yanında çok kısır (kalacağını da bilmek gerekir. TİP'çi sendika liderlerine göre TİP, işçi haklarını çok daha etraflı savun- maktadır. Ama unutulan husus, çok daha etraflı değil, çok daha güçlü sa- vunmanın önemli olduğudur. TİP'in küçük çaptaki açık oturumları ve bil- dirileri ile bir bardak suda kopardığı fırtınalara karşılık CHP, Parlamento- daki kuvvetiyle, o Türkiyedeki çalışma hayatı için reform teşkil eden "Grev. Lokavt ve Toplu Sözleşme" kanununu bir çırpıda çalışma omevzuatı arasına sokmayı başarmıştır. Bu sebeple Türk- İş o yöneticileri bir ütopyadan çok reali- teleri benimsemekte, TİP'e angaje o- larak gücünü yitireceğine, partilerüs- tü kalıp, onların gücünden faydalan- mayı tercih etmektedirler. Nitekim ta- vizcilikle itham edilen Türk-İs yöne- ticilerinden Genel Sekreter Halil Tunç u tutumu açıkça ifade etmektedir. "— Onlar mevcut düzenden mem- nun değiller. Bu düzeni bozmak isti- yorlar. İddia ediyorum: Grev, Lokavt ve Toplu Sözleşme Kanunu dünyadaki çalışma hayatını düzenleyen en iyi kanundur. Aksini ileri (o sürüyorlarsa, gelsinler, açıkça tartışalım!.." Meclis Vatan-Millet-Çikolata;-Çiklet! "Du hafta Salı günü, başkent Anka- lın büyük yolları ve meydanla- rı, sanki sihirli bir el değmiş gibi, bir- den, üzerinde "Parlâmento Üyelerine Yardım Kampanyası" ibaresini taşı- yan kartonlarla doldu. oKartonların tepesine, beyaza boyanmış veya beyaz bezle sarılı dilenci çanakları eklen- misti. Gelen geçen, bunlara beş-on kuruş atıyordu. eti, Ankara Üniversitesi öğ- renci Birliği organize etti. Aynı anda postacılar Meclise ve ö- denekçi milletvekiliyle senatörlere be- şer kuruşluk havale kâğıtları taşımak- taydılar. Bunlardan bir tane de İsmet İnönüye geldi. Harekete başından iti- baren karşı çıkmış olan C.H.P. Genel Başkanından havale tutan olan be kuruşun "Sayın Osman Bölükbaşı'ya verilmesi isteniyordu. Bu havalelerden bir yığınını Meclis Başkanı Fuat Sir- men aldı. Hareketin başlıca aleyhtar- larından olan Sirmenden de talep edi- len sadece "aracılık" idi. Madem ki 8 Parlâmento üyeleri pek perişan du- rumdaydılar. Başkan "halkın gönlün - dan kopan" kuruşları kendilerine ver- sindi. a sonra, yurdun dört tarafından "varias- yon"lara giriştiler. den çıkarmak için haftanın başında hiç kimse bir gayreti o esirgemiyordu. Gayretlerin tesirli (oolmadığını söyle- mek imkânı yoktur Nitekim, Salı günkü Mecliste bu si- nirlilik bütün çıplaklığıyla ortaya dö- küldü ve Meclis "tarihi otu urum' yarn. dan birini yaptı. Hadisenin kahra nı C.H.P. nin Edirne Milletvekili Fahir Fuat Sirmen Boy hedefi 000 Giritlioğlu "on binler- pel hayali"nin kanatlanmak üze- Te zi görmenin ıstırabını bir dile getirdi, bir dile getirdi ki Cumhur başkanından kendi partisi liderine ve dilenci çanaklarını koymuş olan genç- lerden gazetecilere veryansın etmediği tek kul bırakmadı. Bunu, Meclisin â- deta çoğunluğunun alkışlarıyla destek lenerek yaparken ağızındaki söz, ta- bii, "Meclisin Haysiyeti" idi. Ödenek- çi arkadaşları Giritlioğlunu hararetle teşci ettiler. Ama bu çıkış ve Hükümet Adına Adalet Bakanı tarafından "Mec- lis dışı ödenek arttırması aleyhtarla- rı"na verilen zılgıt papelcikleri sayın millet temsilcilerinin cebine bir nebze dahi yaklaştırmadı. Pazartesi sabahı ise oldukça er- ken bir saatte, bir grup "sinirli öde- nekçi" Meclis kulisine gelmişler, bir köşede toplanmışlar, konuların en ha- raretlisine dalmışlardı. Kimisi millet- vekili, kimisi de senatördü. Partileri muhtelif, fakat endişeleri tekti: zammının güme gitmesi! Son gelişme- ler üzerinde bilgi alışverişi yapıyorlar, bu bilgilerin üzerine, o teşebbüslerinin başarı gücü hakkında yorumlar bina ediyorlar, bu gayrete rağmen ümit ka- pısı yine aralanmayınca da, basıyor- lardı küfürü. Koridorun ucunda Vasfı Gerger göründü- Kütüphane tarafın- dan geliyordu. Grupta, ümit dolu bir kıpırdanma oldu. ergeri heyecanla buyur ettiler. Davalarının öncülüğünü yapan bu hukukçu senatör belki de yüreciklerindeki kasveti dağıtacak şey ler söyliyebilirdi. Zira işin o“yattığı" açıkça anlaşılıyordu Suratı sinirden karmakarışık olan &leden sonra, Senatoda gün- dem dışı konuşacağım" dedi. Birkaç kişi birden atıldı: "— Neden?" Kütüphanede gazeteleri devrettiği anlaşılan Gerger anlattı: Maaşlara zam meselesi hakkında olmadık yazı- lar yayınlanmıştı. Bu yazılarda, Mec- lisin aldığı karara en sert şekilde hü- cum ediliyordu. Halbuki "hukukan" Meclisin kesinleşmiş (kararlarına ke- e. sonra hiç bir şey söylene- Anayasaya göre bir suç- u. Hem dert bununla bitmemekteydi. mba da kalkmış bir beya- nat vermiş, mmı mebuslann ala- mıyacaklarını, memleketin onbinlerce- şi arasında bu işin görüşülemiyeceği- ni söylemişti. Olur muydu böyle şey? Dertli grup "olmaaaz!" diye dalga- landı. Sonra Cumhurbaşkanı hakkın- da konuşuldu! Gerger, sözü aldı: "— Mesele şu: Cumhurbaşkanı bu beyanatı nasıl verir? Hangi yetkiyle?" dedi. Sonra e bm gıcırdatarak ekledi: m dışı konuşacağım, €- da söyleyece- idare fili mi, vet konuşacağım, gğim. Bu memleketteki hukuki mi, onu da soracağım!" Etrafındakiler. — Evet, evet, sor sor" diye tasdik ettiler. Gerger devam etti: ukuki rezaletmiş! Meclis ka- rarma hukuki rezalet ei Nasıl der- efendim, nasıl diyebilir "Dayak düşmanı!" Gazeteleri okumadıklan için, Gerge- -in her sözü karşısında hop oturup AKİS, 3 NİSAN 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: