AKİS Yıl: 11 Sayı: 560 12 Mart 1965 Cilt: XXXII HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI YURTTA T.B. M.M. Züğürdün defteri Muhalefet lideri ve CHP Genel Baş- kanı İsmet İnönü: muz bu "konuda bir karar almamıştır. Bu bakımdan, burada bu konuda bir görüşmeye katılmayacağım. Bunun mercii Genel Kuruldur. Ben şahsen böyle bir kararın alınabileceği kanaatinde de değilim!" dedi. CKMP Genel Başkam Ahmet Oğuz da böyle bir konuda liderler toplantısı yapılmasını lüzumsuz bulduğunu, bu meselenin Genel Kurulda görüşülebi- leceğini ifade etti. Senato Başkanı En- ver Aka müşkül durumda, kalmıştı. Ko- nu üzerinde istişare yapmak amacı ile liderlere ve Hükümete çağrıda bulun- duğunu, yoksa bir kararın söz konusu olmadığını söyliyerek durumu düzelt- mek zorunda kaldı. Grup Başkan Ve- kili ve Hükümet temsilcisi olarak top- " şey kalmamıştı. Toplantısı adı verilen bu garip organi- zasyon kısa bir süre sonra fiyaskoyla sona erdi. Liderler ve toplantıya katı- lan diğer zevat koridorlara indiklerin de, solgun yüzlü ve heyecanlı millet- vekillerinin dikkatli bakışlarına hedef oldular. Parlamenterler netice hakkın- da bir fikir edinmek, bir şeyler öğren- mek arzusu ile çırpınıyorlardı. ay, bu Çarşamba günü TBMM Senato Başkanlığı odasında cereyan etti. Bir gün önce liderler, Hükümet ve Grup temsilcileri, ani bir şekilde, Senato Başkanı Enver Aka tarafından davet edilmişlerdi. Ankara gibi heye- can dolu bir şehirde bir liderler toplan- tısı demek, çok önemli gelişmeler de- mekti. Fakat toplantının konusu öğre- nilince, endişe şaşkınlığa çevrildi, En- liderleri, milletvekili ve se- mıştı. Partilerin sorumluları kızgınlık- la hayret arasında bocaladılar. liderinin tepkisi, toplantıya katılma- ma kararı oldu. MP ise, Senato Baş- kanına yazıla bir cevap ogöndererek, böyle bir toplantıyı lüzumsuz bulduğu- nu, katılmıyacağını bildirdi. AP lide- ri Süleyman Demirel toplantıya katıl- 4 OLUP B Fuat Sirmen Veto! mamak için uzun boylu gerekçe ara- mak zorunluğunu duymadı. Nasıl olsa kendisi Parlâmento üyesi değildi. Bu bakımdan, Parlâmento üyeleri ile il- gili bir toplantıya katılması doğru ol- mazdı. AP adına, Grup Başkanı sıfatını hâlâ taşıyıp taşımadığı belli olmıvan Sanayi Bakanı Ali Naili Erdem toplan tıya katıldı.. Hükümet adına Çağlayan- gil geldi. Buradaki alaturka kurnazlık hiç kimsenin gözünden kaçmadı. Dehşetli liderlerden (Bölükbaşı eğer İstanbula kaçtıysa, Alican ve Demirel toplantıya gelmedilerse, bunun gerçek sebebi, bu muhterem zevatın, kendi partilerindeki milletvekili ve senatörlerin hışmından korkmalarından ibarettir, Üstadlar "ha yır" demenin medeni cesaretine sahip olmadıklarını zaten oçoktan belli et- mişlerdir. Alican ve Bölükbaşı ayrıca, 38 bin 400 lira tutan nimetten -sesle- rini çıkarmazlarsa- faydalanacak kah- ramanlardandırlar. Mesele halk oyunun çok büyük ilgi ve hassasiyet gösterdiği (o milletvekili maaşları ile ilgili olduğundan, epey ö- nemli, fakat ortaya çıkış sebebi ve İTENLER şekli bakımından da aynı derecede eğ- lencelidir. Keçi can derdinde, kasap yağ! parlâmento üyeleri bugün gırtlakla- rına kadar borçludurlar. 600 millet vekili ve senatör arasında yapılan gay rıresmi bir ankete göre bugün, maaşına haciz konmamış Parlâmento üyesi sa- yısı sadece 91'dir! Diğerleri, gerek seç- men ağırlamada gösterdikleri aşırı iti- na ve. gerekse yorgana göre ayak uzat- mayı bilmemekten dolayı boğazlarını geçip burunlarına yaklaşmış bir borç yükünün altında inlemektedirler. Mec- lis koridorlarında Allahın günü en çok dert yanılan husus ne milletin ekono- mik zorluklan, ne toprak reformu, ne Kıbrıs problemi, ne de siyasi konular- dır. Sohbetler dönüp dolaşıp para me- selesine dayanmakta ve karşılıklı dert- leşme uzayıp gitmektedir. İş böyle olun ca, yahudinin züğürtlediğinde eski def- terlere el attığı gibi, parlamenterler de nasıl, daha fazla para alabileceklerini araştırmaya , başladılar, bir zamanlar yapılmış ve kapanmış tartışmaları ye- nilemeye koyuldular. Aralarındaki en yetkili hukukçuları, imkânları ince- lemeye zorladılar. İki formül bulun- du. Birisi -Fahir Giritlioğlunun iddia- sına göre-, yanlış tahakkuk ettirilmiş olan bir verginin geriye doğru toptan ödenmesi idi. Böylece, milletvekillerinin eline 15 bin liraya yakın toplu bir para geçecek, fakat hazineye de 10 milyon liradan fazla masraf binecekti. İkinci formül ise, ara seçimlerini kaybeden Samsun senatörü Cemalettin Bu- lakın Dilekçe Komisyonuna müracaatı üzerine doğdu. Bulak, milletvekili ma- aşlarına birinci derecede devlet memu- ru maaşının esas alındığını, fakat mil- letvekili maaşları ödenirken birinci derecede memur statüsünde olan ha- kimlerin aldığı 800 liralık tazminatın hesaba katılmadığını ileri sürüyor ve bu meblâğın geriye doğru toptan ö- denmesini istiyordu. Bunun sonucu ola rak da milletvekillerinin eline 38 bin 400'er lira,toplu para geçecekti. Bu for- mülün hazineye yükü ise 30 milyon li- raya yakındır!.. İkinci formül el çabukluğuyla pişirilip kotarıldı. Dilekçe Komisyonu, meseleyi Senato Hesapları İnceleme Komisyonu AKİS, 12 MART 1965