12 Mart 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

12 Mart 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER, " — Memleket kalkınmasında ya- bancı sermayenin müspet ve çok büyük rol oynadığına kaniim. Yabancı ser- mayeye ihtiyaç vardır." Artık b çanlaşılmıştır ki, Ko alisyondaki birinci çatlak Bölükbaşı ise, ikincisi bi üyük prensip ayrılığıdır: Petroller, madenler ve ağır sanayi mil lileştirilsin mi, yabancılaştırılsın mı? u sualin cevabında CKMP, ortakla- Grimdal çok fazla CHP'ye yakın hava içindedir ve bu, istikbale ait bazı ge- lişmeleri mümkün göstermektedir. CFHLP. Renkli tablolar CHP Genel Merkezinin en üst kâtın- daki Araştırma Bürosunda, gün- lerdenberi istatistiklere ve araştırma- lâra gömülmüş olan Profesör Şefik İ- nan, paltosunu ve şapkasını giymiş, çıkmaya hazırlanırken karşısındaki A- KİS muhabiriyle konuşuyordu. Bu s1- rada Araştırma Bürosunun kapısı açıl dı ve Şefik İnanla, AKİS muhabirinin konuştukları odaya göre, merdivene daha yakın olan bölüme pembe - be- yaz başörtülü, orta yaşlı, munis bakışlı bir kadın girdi, Lebit Yurdoğlunu sor- du. Araştırmacılarla konuşmakta olan eski Köy İşleri Bakanı ziyaretçi ile il- gilendi ve ne istediğini öğrenmek iste- di. Cevap şöyle başladı: "— Ben siyasi politika meselesi için İsmet Paşa ve Satır tarafından çağrıl- dım. Nihat Erimle de görüşeceğim, bu Kıbrıs meselesini halletmek için dost- luk, kardeşlik ve salatı tefrice...." Doktor Yurdoğlunun suratına mu- Zip bir tebessüm yayıldı, kadına, "— Sizin işinizi Şefik İnan halle- debilir. Kendisi şu odada" dedi. Kadın Şefik İnanla AKİS muhabi- rinin bulunduğu odaya girdi ve Profe- söre, kendisi ile görüşmek istediğini söyledi. İnan bunun üzerine ziyaretçi- yi koltuğa oturttu, şapkasını çıkarttı, kendisi de bir sandalyeye (oturarak dinleme haline, geçi. Ziyaretçi konuş- tu: "— Efendim, ben İsmet Paşanın daveti ile geldim. Nihat Erimle de gö- rüşecektim. Bu siyasi politika için. Ben salatı tefrice ile her şeyi halledebili- rim. Daha önce alaman-yunan harbini durdurmu: s meselesinin de ruslarla anlaşılarak halledileceğini bi- -iyordum. Bunun için salatı tefrice yap tun. İşte, gördüğünüz gibi, bu suretle Lebit Yurdoğlu Akıl doktoru bu mesele hallediliyor. Zaten ben daha önce de Kemal Satır beyin radyoda yaptığı davetle Ankaraya gelmiş ve kendisi ile görüşmüştüm. Kemal Satır o zaman beni dinledikten sonra, işi mi Birinci Şubenin halledebileceğini söyliyerek oraya yollamıştı. Birinci Şu- be Üçüncü Şubeye, Üçüncü Şube de Bakirköye havale ) emişi Orada dört ay kaldım, sonra Ziyaretçinin sözlerinin burasında AKİS muhabiri dudaklarını ısırarak dışarı fırladı ve "Yahu bu hanım!..." dedi. Yurdoğlu bunun üzerine araştırma- cılara dönerek: — Ben size söylememiş miydim? Kadın benimle konuşurken, tıbbi ta- biriyle dikiş atmıştı. Yani, konuşma silsilesini bozuvermişti. Bu hemen an- laşılır" diye izahta bulundu! Yurdoğlu, AKİS muhabiri ve araş- tırmacılar, daha sonra, kadının bir ma kineli tüfek süratiyle konuştuğu Şe- fik İnanın da büyümüş gözlerle onu dinlediği odanın kapısına yaklaştılar, durumu izlemeye koyuldular. Bir dakika öncesine kadar beş-altı hane- li rakamların çarpımında ve bölümün- de hesap makinesinin yanlışını çıka- racak kadar hesap , dünyasına gömül- müş olan Profesör İnan, ziyaretçinin sözlerinin manasını kavramak için bü- yük gayret sarf ediyordu. Dışarıdaki ki- sımda ise Yurdoğlu: "— Hocayı kurtarmak lazım, ye- ter bu kadar" dedi ve içeriye girerek İnana "randevuya geç kalacaklarını" söyledi. İnan bu randevu"nun kendisi- ni kurtarmak için bir sebep olduğunu düşünmediği içi: " e randevusu yahu?" diye iti- raz etti. Yurdoğlu ve odaya giren diğer araştırmacılar bir yandan göz kırpar- larken, bir yandan da "Hocam, rande- vu işte, randevu..." diyorlardı. Yurdoğ- lu ziyaretçi kadına: "—- Kardeşim, siz sonra beni görün, işinizi halledelim" dedi. Kadın munis bir edayla çıktı gitti. İnan soru dolu gözlerle Yurdoğluna bakıyordu. o Dok- tor Yurdoğlu, vaziyeti tıbbi bakımdan izah edince, İnanın söylediği şu oldu: "— Yaaaa, ben de söylediklerini bir türlü anlıyamamıştım.' AKİS muhabiri daha sonra yine CHP Genel merkezinde bu hanım zi- yaretçi ile konuştu. Adının Sabriye Kalaycı olduğunu söyleyen munis ba- kışlı, temiz ifadeli ziyaretçi odurumu şöyle izah etti: "— Efendim ben 8 yaşımdanberi okurum. Salatı tefrice duası ile herşeyi yapmak mümkündür. Yalnız bu Zor- dur. Günde beş sefer boy abdesti ala- caksınız, yatsı namazını kılacaksınız, üç kulivallah, bir elham, üç ayetül- kürsi okuduktan sonra salatı tefriceyi okumak lâzım. Sonra da uğur abbas duasını okuyacaksınız. Hastahanedey- ken günde beş sefer boy abdesti almak mümkün olmadığı için iş aksamıştı, ama şimdi ben her istediğimi yapa- bilirim. İstersem İktidara bile gelirim, iktidara ii dış siyaset politika- sını istiyorum abriye Kalaycı, e İ CHP'li leri. eğer Nihat Eri veya İnönü ile görüşemezse, salatı "tefriceden doğan kudretini Süleyman Demirel lehine kullanmakla tehdit ediyordu... Salatı tefricesiz başarı Haftanın başında Pazartesi günü ge- olay, CHP Genel Merke- zindeki kesif çalışma havasına revnak vermiştir. Genel Merkezin bütün kat- larında ve bütün odalarında günlerdir süregelmekte olan sıkı ve ağır çalış- manın arasında, Sabriye hanımın kendine has metoduyla ve yardım ama ciyla çıkagelmesi, ( istatistiklerle, ra- kamlarla, gezi programlarıyla uğraşan CHP'lilerin Muhalefete geçmekle baş- lıyan neşelerini daha da arttırmıştır AKİS, 12 MART 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: