undan, beş yıl kadar önce bir gün Mecliste, devrin Mu- halefet Lideri İsmet İnönü kurulmak istenilen idare- ye milletin, memleketin asla tahammü! etmeyeceğini sil- künetle söylediği zaman DP'nin silâhşörleri elinde kud- ret tutuyor sanmanın bışmıyla, kendilerine has hiddet ve hirçmlıkla ayağa f(ırlamıslardı. Bazıları yumruk hali. ne getirmiş oldukları ellerini salıyorlar, en azılıları ki- Türler ediyorlar, bir tanesi “Pasa, Pasa! Battal Gazi or- dunla mı ihtilâl yapacaksın?” diye bağırıyo! Bu millet, bu memleket o idareye tahammül edemedi. Sonra ben onları, o silâhşörleri, sünepe ve perişan, Yassı” adada Başkana “Vallahi ben yapmadım! Billahi ben de gildim!” diye kekelerken MO Bngün Türkiye, bir defa daha, son yıllarının en önem- fıkıma herkesce en azından garipsenen bir usülle, âdela adını koymaktan çekinilerek DP oylarına sayın Cumhur- başkanı Cemal Gürsel tarafından yeşil ışık yakılmıştır. DP oylarının kusurlu hiç bir tarafı yoktur. Keşke DP İh- tilâlden sonra kapatılmamış bulunsaydı ve o oylar gene ay- n bayrağın altında, bu sefer aklı başında bir ekip tara- fından kanalize edilebilseydi. Bu maksatla kurulmuş olan siyasi teşekkülün idaresinden sorumlu kimselerin sayın Cumhurbaşkanınca dahi aklı başında telakki edilebilmesi icin dört yılık bir çabalama devresi gerekmiştir. Sayın Csmal Gürselin teşhisindeki doğruluk derecesini zaman gösterecektir. Fakat bu hususta bir kimse iyimser değilse onu hemen “Vay, bizi tehdit ediyor" diye suçlamaya kaj- kışmak en azından bundan beş yil önceki DP silâhşörle- rinin davranışı kadar akılsız bir davranıştır. Böyle dav- ramışlar insanı hiç bir vere gölürmez. Daha doğrusu gö. türür, Ama götürülen verin o insanlarca fazla sevileceği sanılmamalıdır, Türkiyeyi idâre etmek için Türkiyenin şartlarını bil- mek lâzımdır. Şimdi anlasılıyor ki cok kimse Türkiyede D.P. oylarının şu veya bu isim altında iktidara geçmesi ihti mali belirdi mi Ordunun hemen ayaklanacağı ve “Olmaz” diyeceği endişesini yüreğinde taşınmıştır, Bu, memleketin bir sartımı, en önemli şarlını biç bilmemektir. Böyle ha- röket eden ordu, gerçeeklen Battal Gazi ordusudur. “İşte bizi Orduyla korkutuyorlardı. Nasıl, Ordu karıştı m?” demek bir minusıyla “O balde, ben ne istersem yapabili- “im demektir, bir yandan da içine düşeceği kuyuyu biz» zat kazmaklır. Zira bu memlekette bundan sonra “Ben ne istersem yapabilirim” diyenlerin âkibeti ne isterlerse Ya- pabileceklerini sananların âkibetinden zerrece farklı 0” mayvacaktır. Türk ordusu, bu sütunlarda, bu derginin bü. dur ve bütün setgüzeşi emelleri, karsısında daima ordu- nun ta kendisini bulmuştur. Türkiye, bir kuvvetler topluluğunun hâkim olduğu memlekettir ve Ordu bunlardan biridir. Ordu, iş başın- daki idare bütün diğer kuvvetleri kendisi aleyhinde ha- rektte gecirdiklen sonra bunları susturmak için âlet diye kullamlmayı reddeden unsurdur. Yoksa, hakemlik göre- vinin dışında bir görev yapmak isteyen topluluk değil, Bir vandan kendi teşkiâtıma “İktidarda olan AP değil- dir” tâmimini yapan AP'nin bütün yayın organlarına ba- (HAFTANIN İÇİNDEN | Sâkin. sâkin konuşalım! li noktalarından birinde paamziş Muhalifinden muva. tün sütunlarında daima belirtildiği gibi bir milli ordu- * Metin TOKER kiniz. “Gözümüz aydın”, “Memleket kurtuldu”, "Büyük Bayram”, “Gün aydın” nevinden başlıklar altında tav- siyesi yapılan davranış savcıları tıpkı Menderes devrinde olduğu gibi ““mubalifler” aleyhinde harekete geçirmek, ileri sayılan fikirleri susturtmak, DP'nin ve “27 Mayısze- dever"in intikamını almaktır. “Sabık ve sükut iktidar”, “Sabık ve sâkıt Bakan” tâbirleri bir ruh haletini en mü” kemmel şekilde aksettiren aynalardır. Bütün bunlar, daha DP oylarının iktidarı Meclisten güven oyu bile almamış- ken yapılmaktadır. Bu iktidar bir defa yerleştikten sonra taraflarlarınca nasıl bir istikamete itilmek istenileceğini tahmin etmek icin kâhin olmaya biç lüzum yoktur. Suat Hayri Ürgüplü gibi siyasi kuvvete sahip olma bakımından muallâkta bir Başbakanın, kendi aklı ve basireti, tecrübe si ve kültürü ne olursa olsun bu tazyiklere ne kadar da- yanabileceğini söylemek kolay değildir. Kaldı ki yurdun dört köşesinden gelen haberler de bir belirli zümrenin “eski iyi günler"in geri geldiği inancı icinde bulunduğunu göslermektledir. Nihayet, Hükümetin üstünde kurulan bir ültra.modern heyeti teskil eden sayın zatlardan bazıları- nın şahsiyeti, hüviyeti ve olgunluk derecesi Suat Hayri Ürgüplünün “ırtna geçirilen ateşten gömleğin harareti hakkında em basit vdtandaşa dahi fikir verebilecek kadar milletin malümudur. Türkiye, bilhassa 27 Müyıstan bu yana bir istikamet almıştır, 27 Mayıstan itibaren, ellerine ne zaman firsat geçmişse, DP oylarını temsil ettikleri iddiasında olanlar hep bu istikametin aleyhinde, karşısında vaziyet takın- mışlardır. Hiç bir gün memleketin yeni şartlarını anla- dıkları hususunda bir işaret vermemişlerdir. Bunun bir tek istisnası vardır: Koalisyon Protokolu, Ama buna bir viddi değer atfetmek için ziyadesiyle safdil olmak lâzım- dır. Bir Bölükbaşı, seçimlerden evvel yapılan bir yuvar- lak mı, dört köşe mi neyse, bir masabaşı toplantısında | imzalanmış protokolün mürekkebi kurumadan o protoko- lun bütün ruhuna aykırı konuşmaları, m oy fazla ala- bilmek amacıyla yapmaktan sayın Gür. selden Gümüşpalaya - tabii başta hami £ “bütüm ver- yansın etmiştir. Daha sonra daha başka protokoller im- zalanmiştır. Bütün bunlar, İnönünün Mecliste işaret et- tiği gibi, balon patlatmak veya efsane söndürmek güyre- vâdeli olmayacağına İnanıyorsa ona bir Mai değil, bir gercekci diye bakılmalıdır. İktidara getirilmek istenilen vP oylarının temsilei- teri, şn anda takkelerim önlerine koyarak sükünet içinde düşünmelidirer, Karşılarında mutlaka bulacakları kuv- vetleri zapt-ı rapt altında muhafaza edebilmek icin ge rekli her şeye sahip midirler? Bu soru sorulduğundan do- fayı hop oturup hop kalkmak hiç bir şey sağlamaz. DP ik. Mayısın arefesindeki ikazlar da bir tehdit değildi, Onlar anlamadılar, Böyle oldular. &i iar anlasınlar, Anlamazlarsa, kendi düşenin ağlamaması gerekecektir, AKİS, 26 ŞUBAT 1965