26 Şubat 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

26 Şubat 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TiYATRO Ankara “Çeşme Başı”nın ilk temsili (Gecen Cuma akşamı, Büyük Tiyat- roya gidenler, önemli bir sanat ola- yna şahit oldular. Birkaç hafta önce 4. Türk Operasının, Nevit Kodallının “Gilgameş”'nin doğduğu sahnede, biz de Operadan da yeni olan Bale sanatı- nın ilk yerli ürününü, Ferit Tüzünün “Çeşme Başı"sını ainlediler, gördüler. Geçen sayımızda haber vermiş oldu- ğumuz gibi, “Çeşme Bası" bir türk bestecisinin müziği .İzerine yapılmış ilk koregrafidir ve bale dünvasına türk MAMİ ni, dürk folklorunu, türk töre- i tanıtacak İlk eser niteliğini taşı. . Koregrafini meydana getiren kin n Dame Ninstte de Valois ça- pında, uluslararas: dans çevrelerinin ünlü bir ustası olduğu düsünülürse, ya- kın bir geiecektle, orliinal yönleri olan böyle bir balenin Batı repertuvarında gecikmiveceğini umarak “Cesme Başı”, “Bir türk fantezisi” adı altında icra edilmişse de, bestecis! bunun, aslında, Yapı ve- Kredi Banka- sının yarışmasında ikinciliği kazanan “Anadolu Süiti” olduğunu Ve bu siht- te yaptığı bazı değişiklik ve eklemeler le meydana geldiğini açıklıyor. Prog- ram dergisinde verilen izahlara göre ba'e, “sâkin bir giriş müziği, canlı bir horon, ağir bir “pas de deüx", hızlı bir oyun havası, bar, son oyun ve bir sop. ranonun söylediği “türkü"den ibaret- tir. Konusuna gelince; “elle tutulur bir konusu yedktur, daha ziyade bir fan- tezidir”... Köyde hir çeşme başı, başlı- van sabah, canlanan nhayat,. köylü kız- ların, kadınların sohbeti, fısıldaşmala- ri, sonra köye Uğramış bir canbaz kum panyası artistlerinin çeşitli gösterileri, Bu arada cok beğenilen, piril piri bir - Karagözle Hacıvat, sonra, akşam, ge. ce ve sessizlik... “Çeşme Başı", onu bakımından, bir belkemiği olmadığı halde; neşeli ve Gap müziği, sürükleyici koregrafisiy- le, ilk temsil akşamı, okadar beğenildi, okadar çok alkışlandı ki, opera ve ba- lemizin kısa tarihinde hiç benzeri .0l- mıyan bir şey oldu: son bölümü tek- rar çalındı ve oynandı! Temsilden sonra Ferit 'Tüzün. bü- tün sanatçılar şerefine, Sanatsevenler Klübünde bir supa verdi. Bir-ik! eski Bakanla Dame Ninette de Valois'nın, misafir İngiliz Orkestra Sefinin, ingi- I!z ve rus Büyük Elçilerinin, Devlet Ti yatrosu Genel Müdürüyle ileri o gelen idarecilerinin ve Bale sanatçılarının katıldıkları bu supede, İlk türk bale- sinin doğumu kutlandı. AKİS, 80 ŞUBAT 1965 IN MU Oyun: “Hülleci"; komedi, 4 perde Yazan:: Reşat Nuri Güntekin. Tiyatro: İstanbul Şehir Tiyatrosu (Fatih). Sahneye koyan: Zitmi Küçümen. Dekor - Kostüm; Turgut Atalay. Konu: Reşat Nuri Güntekinin, eski Halkevlerinin amatör oyuncu toplu- lukları kadar Anadoluyu dolaşan tulüat tiyatrolarına da bir örnek olsun diye yazdığı bu eğlencel! komedinin, otuz yıl sonra, başta Medeni Kanun, Lâiklik ve Kadın Haklari olmak üzere, Atatürk devrimlerinin temel ilkelerini savuna- cağını, yazıldığı tarihte (1935) ileri süren biri çıksa, buna herkesten çok her- halde vazarı inahmazdı. Ne yazık ki bugün gerçek budur ve -Ankara (Altındağ seyircisi kadar- İstanbul seyircisi de haftalardanberi, Melek hanımın güldü- rücü -va acıklı- mâcerasını bu açıdan ibretle seyretmektedir. Melek hanımın hikâyesine gelince: bu. sâf bir “cer” hocasına verilmiş, aslında, kendi çikar- larından başka bir şey düşünmeyen bir (kaynana ile kayınbiraderin elinde oyuncak olmuş, onlarla işbirliği eden ve “şerlat”ı işine geldiği gibi uygulayan vicdansız bir mahalle imamının fetvasıyla kocasından “boş” düşürülmüş, sonra, küçük bir mirasa konduğu öğrenilince, gene “hile-i şeriye” ile ve “hül le" yoluyla eski kocasına nikâh edilmeğe kalkişilmiş, temiz yürekli bir kızca- ğizm hikâyesidir. reket versin, karşısında “hülleci” olarak çıkarılan hırsız yamağı Hilmi, İmam efendiden daha vicdanlıdır: kızcağıza gerçekleri anlatir ve onu, başına çorap örmeğe kalkanlardan kurtarır, Oynayanlar; Zihni Küçümen (Hilmi Bfendi), Atıf Avcı (Şerif), Bilge Zobu (Hafız), Şakir Arseven (İmam), Celâl Balkır (Salâhi Molla), Ertuğrul Bilda (Parnak), Gül Vergon (Melek), Nezahet Tanyeri (Rukiye), Kadr'ye Tus na (Adile Dudu) v.s Beğendiğim; İmam nikâhının, yeniden; büyük şehirlerimizin kenar mahal lelerine kadar sokulduğu bir zamanda Şehir Tiyatrosunun eski repertuvardan çekip çıkardığı bu güzel oyunu, savunduğu ilkeleri apaçık “ortaya koyarak, oynamak lüzumunu duymuş -cesaretini de göstermiş- olması. Zihni Küçü- mwenin, oyunun gülünç yönleri kadar uyarıcı yönlerin! de, ölçülü bir tutumla belirten sahne düzeni. Turgut Atalayın yetli rengi, havayı, aşırılığa kayma- dan, duyuran dekorlarıyla kostümleri, Külçümenin sevimli bir- yüz kazandır. dığı Halim Efendisi. Şakir Arsevenin İmam'öa, Nezahet Tanyerinin Rukiyet, de, Kadriye Tunanın Adile Dudu'da, Ertuğ! Bildanın Parak'ta “çizdikleri renkli tipler. Salâhi Molla'da Celâl Balkırın, Melek'de Gül Vergonun Ki, etkili ve nüanslı oyunları, Beğenemediğim: Bilge Zobunun kompozisyonunda, gereksiz. ser yer yer karikatürleştirdiği Hafiz. Sonuc: Zevkle seyredilen, iyi çalışılmış bir oyun; yeri) sapgirelln 1g yazık ki- taveleğini yitirmemiş, -hâlA s&tüejis Komedilerinden biri. Lütfi AY 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: