Konferanslar") Türkiyede Salon Biten haftanın sonunda Sosyalist o Kültür o Derneğinde cumartesi günü AKİS Başyazarı Metin Toker Ankaradaki bir oOkonferans verd. (Konferansın oOkonusu o"Türkiye- Sosyalistleri" idi. Konferans, o Derneğin salonlarını, binanın merdivenlerinin en altına kadar dolduran ve çoğunluğu itibariyle sosyalist o fikirleri benimsemiş o ol- gun bir kalabalık tarafindan ilgiyle dinlenild. Metin Toker bir saaflik konuşmasını tamamladıktan sonra dinleyiciler dılar. — Sual cevap Jaslı o tam Aşağıdı Tokerin ve o cevapların pe. çekici Önce bir noktayı belirteyim. Hani fransızlar "İyi il iyi tarifler yapar" derler. Vaziyetimizi karşı- lıklı olarak iyi tarif edersek konuşmamız, aslında fuzuli bir çok teferruattan kurtulur. Birbirimizi daha iyi anla- nz birbirimizin fikirlerini kavramakta kolaylığımız olur. Ben Türkiyede, 27 Mayıstan bu yana bir yenilik, bir değişiklik olduğuna inananlardanım. Bu değişiklik bir iktidarın gitmesi, bir geçici devrin yaşanması, bir yen iktidarın gelmesinden ibaret değildir. Bu değişiklik siya- set hayatının başka kaideler altında oynanması bile de- ğildir. Bu, bir devir kapanıp bir yeni devir açılınca karşı, laşılan değişikliktir. Toplumun meşgul olduğu meselelerin değişmesinden doğan yenileşmedir. Bu değişiklik içinde sosyalizmin önemli bir yeri vardır. — Türkiyede çok partili hayatin ilk onbeş senesi hak ve hürriyetlerin tek parti devrinin alışkanlıklarından kur- iktidara getiren kuvvetler tamamiyle aynıdır. Bu gerçeği “nin idarecileri (ogörmemişlerdir ve hatalarına ağır bedel ödemişlerdir. Bu onbeş yıllık mücadele devrinde, aslına bakılır- sa sosyal ve ekonomik meseleler elbette ki siyaset hayatı- nın alt yapısını teşkil etmiştir. Ama mücadele üst yapı- nın şekli üzerinde geçtiği için bunlar su yüzüne çıkma- mıştır. Dikkatler ve tartışmalar hep tek meclis mi, çift meclis mi, basın hürriyetinin suistimalini önlemenin en başlar, nerede biter gibi konulara çevrik kalmışt — Şimdi bakıyorum da burada. Akisteki bir sek me- sai arkadaşımı görüyorum. Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soy- sal, Ayperi Akalan... O devirde biz yıllarca beraber ça- lıştık Bu arkadaşlarım, bir mücadelenin en ön safında, adeta bayrak olarak görev yapan Akiste nasıl çalıştığı- mızı ve bizim için önemli olanın ne olduğunu hatırlarlar. İlhamı Soysal Genel Yayın Müdürüydü. Doğan Avcıoğlu iktisadi kısmı idare ederdi. Mümtaz Soysal dış politika kendisine o sualler sordular, bunların cevaplarını al- birbuçuk — saatsürdü. ol hatları ile kendisine sorulan sorular olanlarından bir özet bultmakan kısmından sorumluydu. Bugün Yönü çıkartırken ele alın- masını, yazılmasını, söylenmesini o faydalı, lüzumlu bul- dukları meseleleri bu arkadaşlarım ele bugünkü şekille- riyle almazlardı, oyazmazlardı, söylemezlerdi. Kendileri insaflıdırlar. Bunu, benim bir ceberrut patron, bir hın- --- kapitalist olarak dergiye dehşet saçtığımdan dolayı yapamadıklarını her halde söyleyecek değillerdir. Hepimiz dergide tamamile hürdük, fakat bunları günün meselesi saymıyorduk. Hep birlikte, bizi arzuladığımız yolun üstü- ne çıkmamızı engelleyen çukurları doldurmaya çalışıyor- duk. Ortak gayemiz buydu. Bu çukurlar aşıldığında kendimizi bir yolda değil, bir yol im bulduk. O, neticeleri korkunç "Görülmemiş Kalkınma Dev- ri" yıkıldıktan ve üst yapısı esas prensipleri itibariyle arzulanan şekli aldıktan sonra Türkiye, alt yapısındaki bütün meseleleriyle memleketin öncüsü ve ilerici takımı durumundaki kuvvetlerin karşısına çıkmıştır. Türkiyede herkesin ve bütün kuvvetlerin bu basit gerçeği halâ görüp anlamadıkları ortadadır. Bun- lar bir hükümeti "Demokrasinin İnönüsüz de yürüyebile- ceğini ispat etmeliyiz!" diye devirecek kadar aşırı bir so- lesi bu olmaktan çıkmıştır. Bugün s ağlam kuvyallerin karşısında bir Türkiye vardır. — Bir Türkiye ki halini ifade için Di yemi hatır- latmak kâfidir: Son on sene içinde mleketler ticaret dengelerini az ça çok ne İnmikstemlinr bir Tür kiye yerinde saymıştı g Bu Türkiye nasıl kalkındırılacaktır? Bu Türkiyede iktisat ve sosyolojinin konuşulmaya başlanması devridir, Türkiyenin bu yeni şartını bilmeden siyaset oyapma elbette ki imkânı yoktur. — Sosyalizmin önemi Türkiyede bu noktada belir- miştir. Sosyalizmin, hele yeni edebiyat içinde, Türkiyenin bin tarifi vardır. Bazen Çetini okuyorum da, inanın göz- lerim yaşarıyor. Sosyalizm Oo manusluluktur, o sosyalizm doğruluktur, sosyalizm çalışkanlıktır, sosyalizm insancıl- lıktır, sosyalizm ilimdir, o fazilettir.. Bu ede kalsa, hani okullarda öğrencilere söyletilen "Türküm, doğruyum çalışkanım.." tiradı "Sosyalistim, doğruyum, ” Salışkanım.” diye başlatılacaktır. Bu safsatalara inanmıyorsam, beni mazur görünüz. AKİS,19 ŞUBAT 1965