kısmında yaldızlı bir bordur bulunan eşi Sezer Gölcüklü daha çok dışarıda gezmeyi tercih ediyorlardı. İran Büyük Elçilik mensuplarından Amit de öyle... O da dostlarıyla birlikte açık havada gezmekten hoşlanıyordu. Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü, genç gazetecilerden Güneş Tecelli ile Çiğ dem Çarşılıoğlu evlendiler. Gelin, sır- tındaki büyük pano tamamen dantel o- lan gelinliğiyle pek güzel ve inceydi. Damat da öyle... O da çocuk denecek kadar genç Yeni evliler o akşam, o birkaç gün kalmak üzere, İstanbula gittiler. Ma- lüm ya gazeteciler evlenseler bile fazla tatil yapamazlar. Altındağ Tiyatrosu uzun zamandır "Hülleci"yi oynuyor. Tiyatro binası hakikaten çok güzel ve itinalı dekore edilmiş. Temiz, güzel, mahalli bir ha- vası var. Geçirdiğimiz hafta içinde bir gece, oldukça kalabalık olan salonda AKİS, 12 ŞUBAT 1965 her muhitten kimse vardı. O semt için büyük bir ihtiyacı karşılıyan bu tiyat- ro ayrıca, uzaklığına rağmen, tiyatroya alışık halkı, kendine çekiyor. O gecenin seyircileri arasında, en ön sıralarda, kalabalık bir ahbap gru- pu ile gelmiş olan Memduha Satır göze çarpıyordu. Bayan Satırın sarı saçları kendisine yakışıyor, fakat gene de bir- çok kimse, "eskisi gibi Siyah yapsa, daha iyi olacak" diyor. Başka bir grupta Behzat Silâhtar- oğlu, eşi Sevim Silâhtaroğlu ve Meral Savcı da vardı. Bir ara sahneden atlı- yan bir kedi, Behzat Silâhtaroğlunun kucağına çıktı, usun zaman orada o turdu. Haftanın içinde Çarşamba sabahı, sa- at 8.50 sıralarında, Emek mahallesi otobüs durağında siyah, pırıl pırıl bir otomobil durdu ve içindeki kibar zat, —20 derece soğukta tir tir titreşerek o- tobüs bekleyenlere: "— Kızılaya gidecekler buyursun" dedi. TÜLİDEN HABERLER Otomobile dört kişi bindi: Siyah otomobil "0008" plaka numa- rasını taşıyordu ve içindeki zat ise Adalet Bakanı Sırrı Atalaydan başkası değildi! Turizm (o ve Tanıtma Bakanı Ali İhsan Göğüs, haftanın başındaki pazar günü Bulvar Palasta, o Belçikada üç aylık bir kursa katılmak üzere Anka- rada toplanan, muhtelif şehir ve kaza- ların Vali, Belediye Başkanı ve kayma kamlarından müteşekkil 27 kişilik ida reciler şerefine bir kokteyl verdi. Kokteylde bulunanlar arasında İç- işleri Bakam Orhan Öztrak, Antalya Valisi Nuri Teoman, Aydın Valisi Mu- ammer Ülgen ve Ürgüpün çalışkan ve dirayetli Belediye (Başkanı Mahmut Baltacıoğlu da vardı. Ankara Belediyesinin (o fazla meşgul mak istemediği omüesseselerden, biri de galiba sinemalar Ankaralıların en çok ihtiyaç duydukları bu eğlence yerleri tam bir hercümerç içinde, Hal ka sıkıntı vermekten kimsenin çekin- diği yok. Bayram Oo günlerinde (olağanüstü kalabalık olan sinemaların her birinde bir başka türlü keyfi hareket göze çar- pıyordu. in Sinemasına (opazar günü gidenler, evvelki (omatinelerden çıkanların da giriş kapılarından bıra- kılması yüzünden,, lüzumsuz bir itiş- kakış içinde kalıyorlardı. Tabii bu yüzden tatsız münakaşalar, itiş-ka- kışlar, çocuk çığlıkları eksik olmuyor- du. Halbuki çıkanları yan kapılardan bırakmak gibi pek basit bir usülle bunun önüne geçmek mümkün olurdu. Başka bir gece de Büyük Sinemada bir ola- ya şahit olduk: On-onbir yaşlarında bir kız çocuğu ile gelmiş olan bir aile, giriş yerinde, Belediye kontrol memuru olduğunu söyliyen Hâşim isminde bir gençle münakaşa ediyordu. o Çocuğun sahipleri, çocuğun onibir yaşında oldu- gunu ve sömestr tatili dolayısıyla ilk defa gece getirdiklerini (o söylüyorlar; memur ise, oniki yaşında olmadığı için çocuğu içeri sokamıyacağını bildiriyor du. Sinemanın bilet alan memuru ise, "Oniki yaşında (o deyiverseydiniz ya... Doğru söylemek şart mi?" diye akıl satıyordu. Velhasıl, sıkı bir münakaşa sonunda, grup içeri girdi ve çocuğu, O karlı gecede, babası geri götürdü. Oy- sa içerde üç yasında bir kız çocuğu vardı ve bundan, Belediye kontrol me- murunun haberi dahi yoktu! Demek ki prensiplerden çok keyfi muameleye yer verilmektedir. e Acaba ilgililer bu olaya ve daha yazılmamış, bunun gi- bi birçok olaya ne derler? 23