HAFTANIN İÇİNDEN Hükümet düşürülürse ne olur? Bazı muhalefet partilerinin, bilhassa A.P. ile M.P.'nin Bütçe Görüşmelerinin sonunda İnönü Hükümetini Mec- liste azınlıkta bırakmak ve bu suretle düşürmek niyetin- de oldukları son ai yazılıp yayılmaktadır. Bu gay- , A.P.'nfaı hi retlerin bir süre önc >. ükümet sorumluluğuna almaktan kaçtığı yolumda m em karşılamak. tan öteye maksat taşıtmaması kuvvetle meldir, Bir lakım partiler müşterilerine karşı "Ne adim biz eli- mizden geldiği kadar, şu İsmet Paşayı' bertaraf etmek için uğraştık ama ötekilerin yüzünden netice alamadık" diyebilmenin hazırlığı içinde görünmektedirler. Bu partiler yaklaşan secini kampanyası sırasında bir yandan hücum edenken diğer taraftan da birbirlerini böyle suç- layacaklardır. Zira, bir hükümeti düşürmek iyidir ama bunun sebe- bini de millete söylemek lâzımdır. Yoksa, sadece İsmet Paşayı bertaraf etmek için hükümet buhranına yol açıl- masını umumi efkarın müsait karşılamayacağı açıktır. Böyle hallerde ortada, sadizmden daha makul gerekçe- lerin bulunması şarttır. 1961'den bu yana devam eden teş- rii hayatın şimdiye kadar olan tecrübeleri, hükümeti dü- şürmeden önce Muhalefetin bir iktidar programı ve pren- sipleri üzerinde mutabakata varması, bunu ilân etmesi lüzumunu ortaya koymuştur. Zaten, partilerin Meclisteki. kuvvetleri itibariyle de ancak böyle bir program ve pren- ü Hükümetini düşürecek sayıda oy toplanma- mümkün kılabilir. Çeşitli (partilerden çeşitli kimseler bu program ve prensipleri görür görmez "İşte, memleketin gerçek menfaati!" diye heyecanla doğrulur- lar ve İnönü hükümetini devirip o iktidarı işbaşına geti- rirler. Başbakan iktidara mutlaka (talip olmadığını ve ikin- ci Koalisyonu bozanların bir hükümet kuramamaları dola- yısıyla bu görevi almak mecburiyetinde kaldığını bir çok defalar belirtmiştir. Ayrıca herkes bilmektedir ki, İktidar- dan ayrılmak için İsmet İnönü, sistemin gerektirdiği gibi, kendisi aleyhinde 226 güvensizlik oyu verilmesini bekle- yecek değildir, Bir güven oylamasında lehteki oylar aleyh- teki ve müstenkif oyların tutarından az olduğu takdirde Başbakan derhal Cumhurbaşkanına Hükümetin istifası- nı sunacaktır. Her şey göstermektedir ki Halkçılar, iktidardan düşen her partinin demokratik bir sistem içinde yaptığını ya- pacaklar, muhalefete geçeceklerdir. Seçimlere Türkiye, o zaman, başındaki zat kim olursa olsun belkemiği A.P. tarafından teşkil edilecek bir iktidar ve CHP.'nin etra- fında toplanmış bir muhalefetle gidecektir. Çok C.H.P. linki ve hiç olmazsa bir devre memleketin fiili bir C.H.P. iktidarı altında kalmasını tek sıhhat çaresi olarak gören kuvvetlerin bunu. bugünkü sıkka tercih ettikleri meçhul değildir. Gerçekten de C.H.P. için. menfaatim seçimlere iktidarda mı, yoksa muhalefette mi gitmek olduğu hu- susu kolay tesbit edilecek bir nokta sayılamaz. Aradaki fark kıl payıdır. Buna mukabil, bu muhalefet karşısında kalacak ve AKİS, 5 Şubat 1965 Metin TOKER belkemiği A.P. tarafından teşkil edilecek yeni iktidar için Bölükbaşının "Siz İsmet Paşayı bana bırakın!" teminatı- nın fazla kıymet ifade etmesi pek şüphelidir. Bu temi- nat üzerine iktidar bina etmenin çok sayıda miletvekili- ne sevimli ve cazip gelmesi az muhtemeldir. Bugün İsmet Paşa çok şeye karşı teminattır ve bu görevini, şahsi pres- tij ve bir takım kuvvetler üzerindeki otoritesi yanında ka- nuni yetkilerinden de faydalanarak yapabilmektedir. Bu durumu beğenmemek, bu durumu demokratik bulmamak, bu durumu kınamak mümkündür. Ama durumun bu ol- duğunu görmemek başı kuma sokmak demektir. İsmet Paşaya "Sen iktidarı bana bırak, sonra da be. ni koru!" demek ise her halde daha az gülünç bir du- rum değildir. NOT — Sayın Nadir Nadi AKİS'te çıkan bir yazıya ziya- desiyle içerlemiş görünüyor. o AKİS'te çıkan bir yazıya her içerleyen gibi de bana ver yansın ediyor. Hiç, çeler- biliğine ve efendiliğine uymayan çiğ kelimeler kullana- rak... Eğer sayın Nadir Nadi "hırsından kafası öyle boşalma mış halde" AKİS'te çıkan yazıyı okumuş bulunsaydı babası nın AKİS'te itham edilmediğini, babasının her gün Cum- huriyet gazetesinin ikinci sayfasında, hattâ zaman zaman Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında, altında "Nadir Nadi" imzası bulunan yazılarda itham edildiğinin belirtil- diğini farkederdi. Zira o yazıda şöyle denilmekteydi: "Bu kimselerin overdikleri manayla eğer Türkiyede bir tek “devlet ve millet parasıyla yaratılan zengin" varsa o rah- metli ve sayın Tunus Nadidir. Bu memlekette yeni moda edebiyatta. Cumhuriyetin bazı sütunlarında da verilen manasıyla "devlet ve millet parasıyla yaratılan zenginin rahmetli ve sayın Yunus Nadi tipti de değil, prototipidir." Sayın Nadir Nadi "işlerine geldiği sürece kendisini öv- mekte kusur etmeyenler"den bahsederken beni kastedi- yorsa, insafsızlık ediyor demektir. Benim idare ettiğim İS sa yer- mekte kusur etmemiştir. Sayın Nadir Nadi bugün "düşük" dediği devrin ceberrut hâkimiyle Amerikada, Türkiyede basın özgürlüğünün olduğunu ve hapisteki yazarların sa- dece kan bilmezlerden ibaret bulunduğunu ispat için boy eyi kabul ettiği zaman AKİS, RE m belirtmekten Oo çekinmemiştir. süre önce ise sayın Nadir Nadi Cumhuriyetin sütunlarını "Komünist diye Komünist Parti mensubuna derler. Tür- kiyede Komünist Parti bulunmadığına göre komünist yoktur" diyen veya Türkiyede sovyet o sistemimi tavsiye eden yazarlara açtığı zaman gene AKİS ikaz görevini ye- rine getirmiştir. Sayın Nadir Nadi klâsik Babıâli polemiklerinde kul- lanılan tâbirlere iltifat edecek yerde AKİS'in bugünkü ten zidine hangi davranışının sebep olduğunu sükünetle dü- şünmeyi tercih ederse hem kendisi, hem Cumhuriyet, e memleket bakımından daha hayırlı bir iş yapmış olur. — M.T.