Ss | NN Filmler "Topkapı"nın düşündürdükleri Son günlerde, dış memleketlerde bü- yük ilgi toplayan bir filmden bah- sedilmektedir. Jule Dassin'in bir ön ceki yaz İstanbulda filme aldığı "Top birçoklarına göre, o Türkiyenin turistik propagandasını yapması ba- kımından ayrı bir önem taşımakta- dır. Hattâ Londradaki Turizm Büro- muz, filmin bu özelliğinden yararla- narak, bir yarışma açmış ve kazanan- lara armağan olarak ücretsiz bir Tür- kiye gezisi sağlamıştır. Ama akla şu sorular gelmektedir: "Topkapı", Tür- kiye için gerçekten turistik ve tanıtı- cı nitelikte bir film midir? Bu film- den böyle bir fayda sağlanabilir mi? Filmin sanat bakımından değeri ne- dir?. "Topkapı"da rol alan sanatçıla- rın ve diğer teknik elemanların çalış- maları gerçekten bir başarıya ulaşmış mıdır? Bu soruların (ocevabını vermeden önce belirtilmesi (oOgereken bir nokta vardır: Dış pazarlarda ulaştığı başarı sayesinde bu filim, turistlerden önce sinema yapımcılarına Türkiyeyi tanıt mistir. Eskiden Hollywood, dünyanın her tarafında geçen hikâyeleri film- lerine konu olarak almakta bir mah- zur görmemekteydi. Fakat dekor yine Hollywood'da yapılıyor, ancak geniş plânda gösterilen manzaralar hakiki yerlerinde filme almıyordu. o Filmci- lerin belini büken vergi derdi, yavaş yavaş Hollywood'un yabama ülkelere uzanmasına sebep oldu. Amerika Bir- leşik Devletlerinin (| sınırları dışında çekilen filmler yapımcıları ve sanatçı - lan büyük miktarda vergi ödemekten kurtarıyordu. Bu sebepten gerçekten Afrika ormanlarında, Asya çöllerinde Cevriye Göymen Gömlek, Pijama ve Bluz Dikiş Atölyesi İtinalı dikiş, ucuz fiyat Yenişehir Uçar Sokak Öz- tuğ Pasaj No: 54 Otel Barikan karşısı. (AKİS — 94) E M A ve turistik Avrupa şehirlerinde çeki len filmler aldı yürüdü. Hollywood'un bu davranışına Avrupadaki yapımcılar da ayak uydurunca, beyaz perde bir- çok memleketin güzelliklerini, acayip- liklerini, sihrini veya okorkunçluğunu konulu filmlerde aksettirmeye başladı. Bu arada, pek seyrek de olsa, yabancı yapımcıların yolu Türkiyeden de geç- ti ve ortaya birtakım güçlüklerin çık- masına yol açtı. Bunların (başında, yerli filmciliğimizin belini büken san- sür, film cihazlarının gümrükten ge- çirilmesi keyfiyeti, ödeme usülleri ve film çekimi gibi hususlar gelmektedir. Bü güçlüklerin yanısıra, durumu is- tismar eden yabancı filmciler, mem- Imayan bir takım kordelâlar meyda- na getirdiler. Meselâ bunlardan biri, Elia Kazan'ın "Amerika Amerika"sı- dır. Film Amerikada ve gösterildiği birçok memlekette o başarı kazandığı halde, ünlü rejisörün daha önceki filmlerindeki başarıyı (o tutturamamış- tır. Bir film olarak başarılı sayılabile- cek ve gerçekten Kazan'ın ustalığını belirten sahnelere sahip "Amerika A- merika", Türkiyenin gerçek yüzünü, belirtmekten çok uzak (o kalmaktadır. Bilindiği gibi, Elia Kazan, bu filmde kendisinin ve ailesinin hikâyesini an- latmaktadır. Gerek ailesinin, gerekse kendisinin başına galenleri filmde bir kişinin üzerinde toplayarak, ortaya Türkiyede başlayıp Amerikada biten bir hikâye çıkarmıştır. Ne var ki hi- kâye, Kazan'ın taraf tutması yüzün, den, Türkiye ve türklerle ilgili sahne- rde, memleketimize "iyi" not kazan- 1 leketimizi hiç de destekler mahiyette dıracak şekilde düzenlenmemiştir. AKİS, 5 Şubat 1965