lanma çalışmalarını bugünkü çıkmaz- dan kurtaracak toplu bir anlaşma ya- pılmalıdır. Pariste bir teksaslı Wilson'un ziyaretlerinin (arkasın- dan, Başkan Johnson'un ilkbahar başında, büyük bir ihtimalle Nisan ayında, Avrupa başkentlerine yapaca- ğı yolculuk gelmektedir. Johnson, bu gezi sırasında Londra, Paris, Roma ve Bonn'a uğrayacaktır. Bu gezide Baş- kanın en fazla üzerinde duracağı ko- nu, hiç şüphesiz, çok taraflı (vurucu kuvvet olacaktır. Bunun yanısıra, De Gaulle'e Birleşik Amerikanın iyiniyeti ve Avrupa devletlerinin davranış, hür- lüğüne gösterdiği saygı konusunda te- minat verilecektir. Bu teminatın De Gaulle'ün tutumunu değiştirmeye ye- tip yetmiyeceği bilinemez, fakat Fran sız Devlet Başkanının çok taraflı vu- rucu kuvvet konusundaki (o tutumunu değiştirmeyeceği açıktır, oöteyandan. Johnson Bonn'da da Washington'un alman politikasında hiçbir (değişiklik olmadığını anlatmaya çalışacaktır. İ- -in doğrusu, Almanya konusunda her kafadan bir ses çıktığı şu günlerde Şansölye Erhard'ın bunu en yetkili ağızdan duymaya büyük bir ihtiyacı vardır. 20 Bir Lider Doğuyor aşbakana Wilson'un İngilterede işbaşına gelmesinden buyana üç ayı aşkın bir zaman geçti. Yeni ingiliz hükümeti, içeride hâlâ büyük güç- lüklerle okarşıkarşıyadır. Sir Alec Douglas - Home'dan devir alınan dış ö açığını kapatmak için girişilen tedbirler, ingiliz ekonomisinin üze- rinde sıkıntılı etkiler yapmıştır. Fakir vatandaşlara devlet yardımı sağla- mak amacıyla yüksek gelirlere konulan vergiler, bir kısım halkın hoşnut- suzluğunu çekmiştir. İş çevrelerinin ve Borsa simsarlarının oyununa geti- rilmek istenen sterlinin değerini korumak, başlıbaşına bir problem olarak hâlâ ortada durmaktadır. Bununla beraber, Wilson ve ekibi gün geçtikçe Mn gözünde itibar kazanmaktadır. İngilterenin yeni idarecileri, önlerine çıkan güçlük- lere, hiçbir oy kaygısına kapılmadan, büyük bir desaretle "aldırmakta ve kendilerine doğru gelen her tedbiri, yaratacağı kırgınlıkları düşünmeden, korkusuzca almaktadırlar. On üç yıl kendilerini yöneten Muhafazakâr Par- tinin çekingenliğini ve durgunluğunu hatırlayan ingilizler, şimdi dinamik bir yönetime kavuşmanın ferahlığı içindedirler. Öteyandan, ingilterenin yeni Başbakanı Wilson milletlerarası alanda da önemli bir kişi olarak belirmeğe başlamıştır. Birleşik Amerika tarafın- dan öne sürülen çok taraflı vurucu kuvvete karşı ortaya attığı Atlantik Nükleer Kuvveti tasarısı. Wilson'un uzlaştırıcı niteliğini bütün açıklığıyla göstermektedir. Çok taraflı vurucu kuvvet yüzünden paramparça olan Batı birliği, Wilson'un tasarısı çerçevesinde belki yeniden kurulabilir. Çünkü yeni İngiliz Başbakanı, Washington'lu idarecilerin kesin tutumu yerine, NATO üyelerinde gelecek her telkine açık olduğunu önceden belirtmiş; bulunmaktadır. Wilson'un milletlerarası alandaki yükselişini gösteren ikinci olay da, Sovyet Başbakanı Kosiginin Londraya pe kabul etmesidir. Yeni Sov- yet idarecileri, Başkan Johnson'un bir sovyet - amerikan zirve toplantısı yapılması yolunda ortaya attığı fikri soğuk karşılarken, Wilson'un e tini geri çevirmemişlerdir. Bu olay da açıkça göstermektedir ki, ül ğu ile Batı arasında bir gevşeme yaratabilecek nitelikteki tek batılı, devlet adamı. Wilson'dur. İngiliz Başbakanı, ufukta bu bakımdan da bir ümit ışığı olarak belirmiştir. 1965 ilkbaharında yapılması beklenen Wilson - Kosigin buluşması, yeni Sovyet idarecilerinin yüksek kademeli bir batılı devlet adamıyla yapacak- ları ilk buluşma olacaktır. Wilson'un bu görüşme sırasında, çok taraflı vurucu kuvvete karşı ileri sürdüğü yeni tasarının Sovyetleri endişelendi- recek hiçbir yönü olmadığını etraflıca anlatmağa çalışacağına şüphe yok- tur. Gerçekten, Sovyetler Birliğinin bugün en çok korktuğu şey Batı Al- manyanın parmağının nükleer tetiğe değmesidir. Wilson ortaya sürdüğü tasarıda bunu önlemeğe de çalışmaktadır. Almanyanın birleştirilmesi (o konusunda Zi ei Wilson ortak bir anlaşma alanı bulabilirler. Gerçekten Wilson iki Almanyanın ancak silâh- sız ve tarafsız bir devlet içinde birleştiriinesini düşünmektedir. Bu düşün- cenin Moskovada sempati. Bonn'da da endişe yaratığına şüphe yoktur, eğer bu yıl yapılacak Batı Almanya seçimlerini Sosyal Demokrat, Parti kazanırsa. Wilson Bonn'da daha anlayışlı bir ekip bulacaktır. Silâhsızlanma meselesine gelince Wilson'un ilk amacı, yerüstünde ve su altında yapılan nükleer denemeleri yasaklayan 1963 Moskova andlaş- masını, içine yeraltında yapılan denemeleri de alacak biçimde genişlet- mektir. O günden buyana görülen li gelişme, yeraltında yapılan de- nemelerin Sovyetlerin o kadar kuşkulandığı yerinde gözetleme düzeni ku- rulmadan, uzaktan anlaşılmasını sağlamıştır. Fakat şimdi bütün mesele. Komünist Çini de bu andlaşmanın içine atabilmektir Fer Wilson bunu Mm. dünya barışma en büyük hizmeti yapmış olacaktır. ile Batı arasındaki anlaşmazlık- Wilson-Kosigin görüşmesinin Doğu il ları bir çıra kl kaldıracağı düşünülemez. Fakat eğer Sovyet ida- recileri de n kadar gayret gösterirlerse, bu yolda önemli bir adım atılması ii. İhtiyar dünya Batı - Doğu münasebetlerinde görü- lecek en ufak bir iyileşmeye bile muhtaçtır. AKİS, 15 OCAK 1965