8 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

benzetirim Senede birkaç defa, o da sadece bayramlarda görüştüğüm adam lar, bayram sabahı pat diye evime dü- şerler. Müşterek bir konumuz olmadı- ğı için çok defa ikimiz de ne konuşa- cağımızı şaşırırız. (o Biraz havalardan bahsettikten sonra, beş-on, dakika yer deki halının güllerini sayarız. Sonra adam kalkar gider. Ta öteki bayrama kadar bir daha yüzünü görmem.." Gerçekten, birkaç gündenberi As- yada, Afrikada çeşitli temaslarda bu- lunan türk iyiniyet heyetlerinin, Dış- işlerinin kodaman diplomatının evine gelen ziyaretçilerden farkı yoktur. Zi- ra bu ülkeler bağımsızlık mücadelesi yapmışlar, Türkiye bunlara en küçük bir sempati göstermemiştir. Çetin mü- cadelelerinde, yardım bir yana, çok defa Türkiye bu ülkelerin karşısında oy kullanmıştır. Hattâ bu ülkeler ba- gımsızlık kazandıkları zaman dahi An karadan sıcak bir tebessüm görememiş lerdir. Aradan yıllar geçmiş, gittikçe sayıları artan ve Birleşmiş (Milletler Genel Kurulunda oy bakımından ö- nemli bir kuvvet haline gelen bu ül- keler. Türk Hariciyesi için kocaman birer sıfır olarak kalmışlardır. Tâ ki, gecen yıl Kıbrıs olayları yeniden pat- lak verip, meselenin Birleşmiş Millet- KulağakKüpe... Rüzgâr ekince... Süleyman o Demirel Şii di feryat ediyor: "Ben kimsenin adamı değilim! Be- nim hiç bir kartel ve tröstle ilgim yok! Ben kökü içerde bir insanım! Söylenenler hep iftiradır, yolandır, tezvirdir.." be aslanım, senin kiye deki en güvenilir Süleyman Demirelee oyunuzu Süleyman oo Demirel amerikan iş adamlarının gü- venine sahiptir. o Dünya daki Otel teşebbüs çevreleri Süley- man Demireli (otutmaktadır. Sonra da gazetelerine, Baş- kan Johnson'un yanına sokul- muş olarak çekilmiş bir res- mini bunların delili diye boy boy basıyorlardı. O zaman aklın neredeydi? AKİS, 8 OCAK 1965 YURTTA OLUP BİTENLER İyiniyet Heyeti yola çıkıyor Bilanço: ler Genel Kuruluna intikal edeceği an- laşılıncaya kadar... Böyle bir ortam içinde bir kısmı yola çıkmış bulunan iyiniyet heyetle- rinden beklenen, bu ülkelerin (Kıbrıs meselesinde Türkiye ile aynı paralelde oy kullanmalarını sağlamalarıdır ki. böyle bir bekleyiş, kelimenin tam an- lamıyla hamhayalden o başka bir şey değildir. Oysa bundan birkaç ay önce, Ba- ğımsız bloka mensup ülkelere iyiniyet heyetlerinin gönderileceği (o açıklandı- ğında, çok kimse bunu, son derece ye- rinde bir hareket olarak vasıflandır- maştı. Gerçi gönderilecek iyiniyet heyet terinin gittikleri yerleri bir anda fet- hedeceği ve bu ülkelerin Kıbrıs mese- lesinde Türkiyenin yanında yer alaca- ğı pek umulmuyordu ama, hiç değilse, Bağımsız blokla (yakınlaşma yolunda bazı adımlar atılabileceği tahmin edi- liyordu. O sırada akla gelen. Kennedy'nin "Peace corps - Barış gönüllüleri" ekibi kadar sevimli, rusların Bolşoy balesi kadar çarpıcı bir güçtü. Tabii, türk iyi niyet heyetlerinin mutlaka amerikalı- ların barış gönüllüleri gibi dağ bayır dinlemeden çalışan öğrencilerden veya milyon lira! Bolşoy balesinde olduğu gibi sanatçı- lardan kurulu olması şart görülmüyor- du Benimsenen, sadece bu iki ülkenin, iyiniyet heyetlerini gönderirken seçmiş oldukları felsefe idi. Bu felsefe ile va- rılmak istenen hedefin sempati yarat- mak, sonra bu sempatiyi kanalize et-- mek olduğu açıktır. Yâni amaç hassas bir gözbebeğine patlatılan flâş gibi pat diye söylenmekte, sempati ile birlikte, hissettirmeden enjekte edilmektedir. Bu sempatiyi ya- ratmanın en etkili yolu isegerçek sa- mimiyettir ki, herhalde bu samimiyet- ten nasibini en az almış bulunanlar, halen Asya ve Afrikada temaslarda bulunan, profesyonel seyahat meraklı- larından kurulu iyiniyet ekiplerimizdir. Seçime kıtaksi Bağımsızlığa yeni kavuşmuş bulunan Asya ve Afrika ülkeleri ile bunla- rın bulunduğu bloka kayan Lâtin A- merika ülkelerinde, ne Amerika ve ne de Rusya itimada şayan devletler ola- rak görülmektedirler. Hattâ Amerika- nın bu ülkelerdeki prestiji Rusyaya ki- yasla daha da düdüktür. Zira özellikle Asya ve Afrika ülkelerinin pek oçoğu yakın zamana kadar batılı devletlerin kolonisi halindeydiler ve bu kompleks. 9