M U S Haberler Sovyet keman virtüözü Igor Bezrod- ni geçen haftanın ilk günü Kon- ser Salonunda bir resital verdi. Ön- ceden çok ünlü refakat piyanisti Vla- dimir Yampolski nin geleceği (o bildiril mişken son dakikada onun yerine Sle- volog Petruşanski'nin eşlik o edeceği bildirildi. Asıl önemlisi, çalınacağı ilân edilen Brahrns sonatının yerine Cesar Franck'ın temcit pilâvı misâli La majör sonatının konulduğu da anons edildi. Bezrodni programın ilk par- çası olan Haendel sonatında iyi de- ğildi; yer yer güvensiz sesler, (o bazı ufak ritim aksaklıkları duyuldu. Bu- na karşılık Prokofief sonatında, hari- kulade bir teknikle kaynaşmış haldey di ve üstün yorum gücü dinleyicileri büyüledi., Hele bir ara, kurtuluveren bir kulağın gevşettiği teli hem çalıp hem akord etmesi dinleyicileri hayli heyecanlandırdı. Franck'ta Bezrodni olduğu kadar birlikte çalan o Petru- sanski iyi bir beraberlik örneği verdi- ler. Taganef adlı rus bestecisinin ger- çekten bir efsane örneği küçük, fakat özlü Destesini Standard bir (o çalışla tam başarıya ulaştıran Bezrodni ore- sitalin son parçası olan Panço Vladi- gerofun "Bulgaristan (Rapsodisi" ni teknik olgunluğunun yanısıra ( folk- lor bakımından taşıdığı özelliklere ay nen uyarak seslendirdi. Resitalin so- nunda fazladan Debussynin "daire de Lune" adlı parçasını, oProkofiefin ünlü "Peter ve Kurt" masalından bir aranjmanı, Stravinskinin Petruşka ba leşinden yine bir aranjmanı Oo prog- ramına katan sanatçı, Ankaralı mü- zikseverlere unutamayacakları bir sa- nat şöleni sunmuş oldu. Geçen haftanın ortasında, Perşem- be akşamı Alman Kütüphanesin- de orijinal bir konser vardı. Zaten bu konserleri tertipleyen Kütüphane Müdürü Dr. Günther Baer böyle ö- zellikler taşıyan toplantıları, odaima yeknesak ve gelişigüzel sanat olayları na tercih eden bir sanatsever olarak tanınmaktadır. İşte bu konserin özel- liği de iki sanatçının tam beş yıldan- beri birlikte çalışarak konserler ver- meleri idi: tek başına büyük birer iddiaya sahip bulunmamakla (o bera- ber, ikili halinde çaldıktan . zaman sanatları bir anlam taşıyan bu iki kişi, viyolonselci Gerhard Mantel ile piyanist Erika Frieser'den başkası de ğildi. Bu ikili daha önce 1960 Kası- mında Türkiyeye yine gelmişti oama. bu defaiki gelişlerinde bir hayli me- safe katetmiş oldukları hemen o an- laşıldı. Programda özellikle o Türkiye de hemen hiç duyulmamış, dünyada Mantel ve Frieser ikilisi Hep birlikte! da çok az çalınan bestelere yer veril- mişti. Bohuslav Martinu'nun çeşitle- meleri, Beethoven'in son O viyolonsel sonatlarının birincisi, o Schumann'in bir parçası, Jenacek'in Masal Resim leri, nihayet Mendelesohn'un sonatı. üçük parçayla konser sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Orkestrasının son konserinde de (o önce yapılan ben kitlere ve özellikle Ankara Filarmoni Derneğinin yıllık kongrelerinde ileri sürülen temennilere rağmen - hasılat bir derneğe bırakıldığından, o şikâyet konusu olan konular aynen tekrar or- taya döküldü. Yine "yararına" sloga- nından kuvvet alan kadın o grupları bankaları, bakanlıkları dolaşıp bir bi- leti 50-100 liradan satmak için savaş- tılar. Yine bir konser program broşü- rüne 10 lira paha biçildi. Kimin sir- todan? Bütün bu keman, piyano vb. virtuozlarını Türkiyeye getirmek için torbalar dolusu dövizi ödemeye okat- lanan, Türkiyede gerçek sanat müziği anlayışına bir kıl payı birşeyler ek- lemeye çabalayan Milli Eğitim (Ba- kanlığının cılız Güzel Sanatlar Büt- çesinin, daha doğrusu bu omemleke- tin gerçek sahibi vergi (o mükellefinin sırtından!... Yine salona, konseri din- lemekten çok en. son model kürkünü veya pırlantalarını teşhir etmeye ge- len belirli kişiler dolmuştu. Sanat o- laylarının yalnız bizim gibi az geliş- miş memleketlerde değil, ileri obatı dünyasında bile böylesine istismar e- dildiği görülmemiştir. Tertiplenen şey bir müsaitlere veya balo olsa bu du- ruma kimsenin diyeceği Oo bulunmaz, AKİS, 18 ARALIK 1964