18 Aralık 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

YURTTA OLUP BİTENLER ederse, 2000 yılında 6 milyar olacak- tr. Fakat XIX. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupadaki nüfus artışının kalkınmayı ve refah seviyesini engel- lememesi sonucu bu teori önemini yi- tirmiş, yerini i "nüfus arttıkça refah da artar" “fikri hâkim olmağa bağlamış- tır.. Ancak, gine çok geçmeden anla- şılmıştır ki, iyimser teori sadece kal- kınmış memleketler için doğrudur. Esasen bu memleketlerde kültür sevi- yesi yüksek olduğundan, "çocukları i- çin daha iyi hayat şartları arayan- lar" m sayısı diğerlerine göre çok da- ha fazladır. Bu sebepten, bu memle- ketlerde gayritabii bir nüfus patla- ması da mümkün değildir, nüfus ar- tışı, ekonomik kalkınma hızıyla ahenk li bir şekilde olmaktadır. Oysa ki, az gelişmiş memleketlerde durum bam- başkadır. Eğitim, ulaştırma, okonut, sağlık gibi çok çeşitli imkânlardan yok sun olan bu memleketler nüfus artışı ile âdeta fasit bir dairenin içine gir- mektedirler. Nüfus hızla arttığı için, bu memleketler oekonomik o yatırım yapamamakta, bunun yerine okul aç- mak, halka su, elektrik sağlamak gi- bi demografik yatırımlar yapmakta- dırlar. Demek ki bu memleketlerin, herşeyden önce. nüfuslarım ekono- mik güçlerine göre ayarlamaları lü- zumu vardır, işte son yıllarda dünya bilginlerine, dünya (o ekonomistlerine hâkim olan görüş budur. Bunun sonu cu olarak, dünyanın birçok memleket lerinde, doğum kontrolünü engelle- yen yasaklar kaldırılmış, o bazılarında ise hükümetler doğum kontrolünü kendi programları içine alarak,-yürüt meye başlamışlardır. e İleri o memle- ketler, doğum kontrolünü tabii olarak aile bünyesi içinde uygulayan omem- leketlerdir. Buna rağmen, bazı ço koyu katolik memleketler hariç, bu memleketlerin tümünde kontrol oka- nunen serbesttir. Hükümet program- larına girmemiş olmakla beraber, gö- nüllü teşekküller tarafından yürütül- mekte, ilâç ve araçlar serbest satıl- makta,. eğitim yoluna başvurulmakta dır. Türkiyenin de dahil olduğu, ikti- saden gelişmekte olan ve ölüm oranı da aynı ölçüler içinde azalan mem- leketlerin hepsi bugün, doğum kont- rolünü programları içine almışlardır. Bu işe ilk defa 1957 yılında başlayan Hindistandır. Hindistan, ilk oham- lede 8 bin doğum kontrol kliniği aç- mış, diğer memleketlerin faydalana- bilecekleri bir tecrübe merhalesi ge- çirmiştir. Pakistan, sağlık bütçesinin sekizde birini nüfus plânlaması prog- 16 Bir prematüre Günah kimin? ramına ayırmış, Taivan - Formoza, Mısır, Portoriko, Kore, Seylan ve Tu- nus ciddi hükümet programları uygu- lamış ye başarılı sonuçlar elde etmiş- lerdir. Bir de dünyada hem doğum, hem ölüm oram yüksek memleketler, me- selâ Afrika memleketleri yardır. Bun- ların hiçbirinde doğum kontrol araçları yasak değildir. Ancak ölüm oram nü- fus artış oranını götürdüğü için, bu memleketlerde mesele hükümet prog- ramlarına girmemiş bulunmaktadır. ' Ekonomistler ve toplum kalkınması ile ilgili bilim adamları, devlet adam- ları ve politikacılar konuyu tartışa dursunlar, bir başka memlekette me- sele bambaşka bir yönden patlak ver- miştir. Bunun sonucunda da nüfus plânlaması politikasına bağlı "doğum kontrolü", "aile plânlaması" deyimi ile yepyeni bir kimlik ve güç kazanmış, yeni evlenenlerin, çok çocuklu eski evli- lerin, bütçesi sıkışık aile reisinin ve ba kamıyacakları çocukları doğurmamak için kanunları çiğnemek ve en ilkel metodlarla hayatlarını tehlikeye koy- mak, olmuş bir varlığı yok etmek du- rumuna sürüklenen milyonlarca kadı- nın umudu olmuştur. Kobay kadınlar 1950 yılında, amerikan iki genç dok- tor, Portorikoda görevli o bulunduk- ları bir klinikte, kriminel bir düşüğe başvurarak ölen bir genç kadının va- siyetini yerine getirmek için, onun ge- cekondu bölgesindeki evine gitmişlerdi. Orada, annelerinin hastahaneden çık- masını bekleyen tam sekiz çocukla kar- şılaştılar. | İşçi olan baba. o günlerde bir trafik kazasına kurban gitmişti. Anne, bakamıyacağı dokuzuncu çocu- gu düşürmek istemiş ve bu isteğin so- nucunda sekiz çocuk ortada kalmıştı. Doktorlar bunun gibi Oo facialarla çok karşılaşmışlardı. Onun için, gebe- liğe engel olacak bir hapın üzerinde durdular, ilk uygulama böylece Por- AKİS, 18 ARALIK 1964