YURTTA OLUP BİTENLER loon" kapılarından olmadığı için tekme kullanılmadı ve tokmak çevrilerek içe- ri girildi. - İsmail Hakkı Tekinel, odada bulu- nan mütevazi kıyafetli adama otoriter ve Seri bir sesle: — Hikmet Bey, dosyaları arkadaş- lara vermiyormuşsunuz!" dedi. Adı Hikmet, görevi Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda kâtiplik olan mütevazi adam, daha önce de ayni ta- leplerle karşılaştığı için, dokunulmaz- lık dosyalarından bahsedildiğini anla- mıştı. Komisyon Başkanı Burhan A- paydının, dosyaların Komisyon dışına çıkarılmaması için kesin emir verdiği- ni Tekinele izah etmeye çalıştı. Bu iti- raz üzerine kendisi ohakkında da bir dokunulmazlık dosyası düzenlenmiş ve Alt komisyonca dokunulmazlığının kal dırılmasına karar verilmiş bulunan Ekrem Dikmenin çenesinde bir damar atmaya başladı. Tekinel sözü uzatmadı; milletvekil- lerinin, İçtüzük gereğince, haklarındaki evrakı inceleyebileceklerini söyleyip Ek rem Dikmenin dosyasını aldı ve arka- daşları ile beraber yürüdü. Telaşa ka- pılan kâtibin: "— Beyfendi, dosyayı bu odadan dışarı çıkarmayın" diye ikazına da ku- lak "asan olmadı. Kararlı dört kişi, ellerinde odosya ile, önce o civarda bir odaya girdiler, fakat "tetkikat" için bu odayı yeterli bulmamış olacaklar ki, oradan ayrıldı- lar ve binanın öteki -ucundaki AP Grup Yönetim Kurulu odalarına yöneldiler. Olay, liderlerin huzur için Çankaya da yapacakları toplantıdan bir gün ön ce, 7 Aralık Pazartesi günü öğleden sonra cereyan ediyordu! O sırada Hukuk Fakültesinde bir a- çık oturumda bulunan Anayasa Ko- misyonu Başkanı Burhan Apaydına, ko misyon kâtibi, durumu derhal telefonla bildirdi. Apaydın Meclise döndü, olayı etraflıca öğrendi ve hemen Genel Sek- retere telefon ederek durumu anlattı Genel Sekreter, Başkan Vekili (Mekki Keskini haberdar etti. Başkan Vekili de durumun ciddiyetini fark etmişti. AP Grupunu aradı ve dosyayı götüren leri ikaz etti. Biraz sonra, AP Grup o- dasında ne gibi maceralar geçirdiği bi- linmeyen dosya Komisyona geri veril- mişti. Ancak, dosyada tahrifat veya eksiklik olup olmadığını anlamak müm- kün olmadı. Komisyon Başkanı Apay- dın, olayı yaratanlar hakkında tahki- kat açılması isteği ile bir resmi yazı yazdı ve Meclis Başkanlığına gönderdi. Olay ertesi günü duyulduğunda, İs- mail Hakkı Tekinel sahtecilere: — Dosyaları overmiyorlardı" diye meseleyi en pratik lisanla izah etti. Sonra, içtüzüğe göre milletvekillerinin bilgi edinmek hakkından bahsetti, dos- yanın Komisyon odasından çıkarılıp çı- karılmadığı yolundaki sorular üzerine de bazı kimselerin 22 Şubattan sonra tutum değiştirdiklerini belirterek şöy- le dedi: — Ben, bildiğim yolda yürürüm. Yolum, yöntemim bellidir." Maksüd bir, rivayet muhtelif İsmail Hakkı Tekinel ve arkadaşları bildikleri yolda ve bildikleri tarzda yürürlerken, partiler, ertesi gün Çan- kayada yapılacak olan huzur toplantı- sının hazırlıklarına girişmişlerdi. An- cak bu hazırlıkların şekil -nedense- hu- zur ümidi vermekten epeyce uzaktı. Seçim oldu. Küçük partiler, adlarını duyurabilmek için, son gelişmeleri fır- sat saymış, cılız seslerini oyükseltmiş- ler, yeni tip koalisyonlar kurulması ge- rektiğini, kabahatin büyük partilerde olduğunu biteviye tekrarlamaya okoyul muşlardı. "Mütadını bozmıyan" Alican yine bir "muhtıra" hazırlıyarak,. AP ile CHP'nin koalisyon kurmasını, Ahmet Oğuz ise, koalisyonun, "küçük partile- rin de müstefit kılınabilecekleri", milli nitelikte olmasını istiyordu. o AP'liler Çankayada, böyle bir teklif gelirse ve emrivaki halini alırsa reddetmemiş gö- rünmeye, fakat bizzat hükümet deği- şikliği teklif etmemeye karar verdiler. CHP Genel Sekreteri tarafından ortaya atılan "Erken Seçim" de AP C.K.M.P. idarecileri Yuvarlak Masa toplantısından önce Peşin o hüküm AP Merkez Yönetim Kurulu, pazar- tesi günü saat 16'da toplandı. Toplan- tıdan önce Genel Başkan Demirel, ken disinin katılmadığı bir önceki toplan- tının Zzabıtlarım gözden geçirmiş ve toplantıya katılanlardan bilgi almıştı. Toplantıda, Çankayada takip edile- cek hareket tarzı için taktik tesbit edil- di. Bu, "pasif" bir harekât plânı idi: AP'liler kendileri (o teklifler yapmıya- caklar, diğer taraflardan gelecek tek- liflere vaziyet alacaklardı... B ni liderin "kuvvetli rüzgâr arma eğilmek" o felsefesini iyiden iyiye benin sediğini gösteriyordu. AP'li- ler Demirelin başkanlığında, İktidarı alıncaya kadar susacaklar ve dinleye- ceklerdi! Bu arada AP yöneticilerini en çok uğraştıran iki konu, Koalisyon ve yöneticilerini düşündürüyordu. Parti olarak her fırsatta, "Erken seçim, er- ken sekim" dedikleri için, böyle bir tek life hayır demek ellerinden ogelmiye- cekti. Ancak yeni liderler, daha koltuk larına ısınmadan, partilerini yeni bir seçime götürmek gücünü de kendilerin de pek göremiyorlardı. Üstelik, tekrar seçilmek ümidi olmıyan AP milletvekil- lerine bunu kabul ettirmek de kolay değildi.. Bunun çaresi oODemirelin bir demeci ile bulundu: Demirel, erken se- çimden, Kemal Satırın "bir ay sonra" diye açıkladığı tarihi anlamıyordu. De- mirele göre erken seçim, "Haziran 1965" demekti. Hem Haziran ayı. seçi- min normal zamanıydı. İki büyük par ti bu şekilde birbirlerine elense çeker- ken, liliputlardan biri de son derecede AKİS, 11 ARALIK 1964