MUSİKİ Haberler İdil Biret geçen ohafta bir de resital verdi. Beethoven'in ünlü Op. 28 so- natıyla Chopin ve rus bestecileri Scria- bine ile Prokofiefden çeşitli parçaları ihtiva eden konserden sonra hemen he- de "bis" çaldı. Fazla tekniğe kaçma- yan pasajlarda müzikalitesiyle yorum gücü, teknik yönden problem arz eden bölümlerde ise, Prokofief'deki gibi, gös terdiği üstün teknik bütün dinleyicileri hayran bıraktı. Geçen haftanın çok canlı geçen müzik hayatında ikinci önemli yeri, hiç şüphe yak ki, Faust operası münasebe- tiyle Ankaraya gelmiş bulunan Sovyet bası Aleksandr Ognitsevin resitali iş- gal etmektedir. Tanrı vergisi tatlı bir sesi büyük bir sanat duygusu ve olgun bir kültürle birleştiren bu sanatçı, sah- nedeki hareketleriyle (başlangıçta pek sempati toplamadıysa da, parçaları söy leyip gerçek sanat değerini ortaya ko- yunca bunlar daha çok "babayani" ka- rakterine yükletildi. İtalyan Kültür Derneğinin yaptığı bü- yük bir gaf, önceki hafta bize "Ve- nedikli Müzikçiler"i dinletmekle kazan- dığı bütün "sevabı" bir anda sıfıra indiriverdi. Franco Novello adında, Pri hoda'nın öğrencisi olduğu reklâm edi- len bir zavallı kemancı, hocasının bü- yük bir hokkabazlıkla çalarak gönülle- ri fethettiği Tartini, Paganini ve Vi- yottt bestelerinin notaları arasında bo- calayıp durdu, böylece Prihoda'nın en kötü öğrencilerinden birisi. Olduğunu da ortaya koydu... AKİS, 11 ARALİK 1964 Bi Konser dinledim Konseri verenler: Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Yöneten: Prof. Jean Bobescu (Romanyalı, misafir şef). Solocu: İdil Biret (Piyano). Konserin yeri: Ankara Konser Salonu, Günü: Aralık Il 964 Cuma,Saat20.30da. Program: İki romantik bestecinin yanısıra bir rumen bestecisinin folklor karatosrindeki eseri yer alıyordu: 1) A. Dvorak: "Yeni Dünya'dan" senfoni- si, 2) P. I. Çaykovski: Birinci piyano konçertosu, 3) G. Enescu: Rumen Rap- sodisi. Konserin Özellikleri: (Ankaralıların yüzünü yılda ancak bir defa görüp kendisini dinlemek 'bahtiyarlığına erdikleri, dünya çapında Un salmaya baş- layan biricik türk piyanisti İdil Biretin katılması konserin halktan gerekli ilgiyi görmesi için yetti. Gerçekten. İdil artık yalnız Türkiyenin değil, ayni zamanda bütün dünyanın malı bir sanatçı olma yolunda hayli ilerlemiş bu- lunmaktadır. Bunun, türk kültür ve sanat hayatını tanıtma yönünden ne bü- yük bir fırsat olduğunu kabul etmemeğe imkân yoktur. Ama türk müzikseve rinin, türk aydınının İdili Mimle için bukadar büyük fedakârlığa katlan- maya mecbur olması da bir hayli "gülünç"tür!,. Hele b u genç sanatçının vaktiyle yine bu milletin parasıyla okutularak (obugünkü seviyesine eriştiği düşünülürse, yılda sadece bir kere dinlemek fırsatı Siz edilen bir konserinin neden böyle "bir derneğin yararına" tertiplendiğinin izahı kolayca yapıla- maz. Meselâ yine ayni fondan faydalanarak ayni yıllarda yetişen Suna Kan. yurttaki sanat kalkınmasının bütün yükünü niçintek basına sırtında taşıyor. diye düşünmemek de elden gelmiyor... Konserin diğer bir özelliği de Faust operasının temsillerinde büyük bir ün yapmış bulunan rumen orkestra şefi Jean Bobescu'nun orkestrayı yönet- mesiydi. Beğendiklerim: İdil Biret gelişip oturan tekniği, eksilmeyen büyük enerji- si, olağanüstü duygululuğu ve parlak müzikalitesiyle uygun karakterde seçti- ği konçertoyu başarıyla çaldı. Bu yönden, gecen yıllarda dinlediğimiz Rach- maninof konçertolarından daha N başarılıydı diyebilirim. Orkestranın eşliği, bazı üfleme çalgıların falsolu (o sesleriyle ileri çıkan bir-iki yaylı çalgılar pasajı ihmâl edilirse, o genellikle iyiydi. Bunda rumen şef Bobescu'nun ne derecede rolü vardır, bilinemez. Çünkü Çaykoskinin Bi- rinci konçertosu artık Cumhurbaşkanlığı orkestrasının ezber çaldığı beste- lerden birisidir. Ama ayni şeyi söyleyebileceğimiz Dvorak'in Yeni Dünya sen- fonisinde Bobescu yepyeni bir hava yaratarak kendi görüşüne ve duyuşuna göre, değişik bir icra çıkarmasını bildi. Yine birçok icra hatalarına ve genel entonasyonun pek de temiz olmamasına rağmen zevkle dinlediğim bir senfoni oldu. Enescu'nun sakızlaşmış ve çigan orkestralarının bile repertuvarına girmiş oynak bestesi orkestrayı ve dinleyicileri coşturdu ama, artık müzikseverleri- nin sanat anlayışı bütün büyük sanatçılar tarafından onaylanan Ankarada Romanyanın daha aklı başındabir besteyle tanıtılması uygun olurdu. Beğenmediğim: Konserin tertip tarzını ve hele Yardım Sevenler Derne- ginin tutumunu beğenmedim. Salonun 'ev sahibi" durumundaki Milli Eğitten Bakanına bile giderek tanesi 75 liradan bilet satmaya kalkışıldığı söylen- mektedir. Yurtta, aslında çok geri olan bir sanat dalında yapılan çalışmaları böyle ticaret metası haline koymak kalkınmayı kolaylaştırır mı, yoksa balta- lar mı, bunu takdir etmek kolay!.. Herhalde böyle "yararına" konserlerden vazgeçmek gerek! Sonuç: Konser, sanat yönünden tam bir başarıydı. Daniyal ERİÇ 31