66)-1382 ısından, uçaklardan ve karada üslen- niş füze birliklerinden kurulu bir At- antik kuvveti tasarısını ileri sürmek - edir. Üstelik, bu kuwet içinde Batı Almanya çok taraflı vurucu kuvvet ü- zerindeki kadar söz sahibi de olma- yacaktır. Başbakan Wilson'ın bu hafta başın- da Başkan Johnson'la yaptığı görüş- meler sırasında bu yeni tasarıyı orta- ya koyduğu ve tartışıldığı sanılmakta- AKİS, 1 ARALIK 1964 dır. Ancak, ortak bir vurucu kuvvet ko- nusu yalnız iki devleti değil, bütün NATO üyelerini ilgilendirdiği için Baş- kan Johnson'ın bu tasarıyı bir kalem- de kabul veya reddetmesi beklenemez. Bu bakımdan, Washington görüşmeleri bir anlaşmadan çok karşılıkla görüşle- rin açıklanması ve tartışılması için ya- pılmıştır denilmektedir. Bu görüşme- leri, muhtemelen, batılı başkentlerde yapılacak yeni zemin yoklamaları iste- DÜNYADA OLUP BİTENLER yecektir. NATO içinde şu veya bu şe- kilde bir ortak vurucu kuvvetin kurul- ması, açıkça anlaşılıyor ki, bugün -Fransa hariç- bütün NATO üyelerini meşgul eden en önemli meseledir. Fa- kat bu mesele üzerinde bir anlaşmaya varmak çeşitli çıkarların ve görüşlerin çarpışması yüzünden hiç de kolay de- gildir. Eğer Wilson'ın gayretiyle baş- layan yeni görüşmeler dizisi de olumlu bir sonuca ulaşamazsa, batıdaki çat- laklar alabildiğine genişleyecek demek- tir. Sudan Karışıklık devam ediyor Bundan kısa bir süre önce askerlere karşı yapılan bir sivil (hükümet darbesine sahne olan Sudan başkenti Hartumda yeni karışıklıklar olmakta- dır. Gelen haberlere bakılırsa içişleri Balkanı Clement Mboro'nun, hüküme- tin politikasını Güney Sudan halkına anlatmak üzere çıktığı geziden başken- te döndüğü sırada ve Mboro'yu getiren uçağın indiği alanda başlayıp sonra bütün şehre yayılan gösteriler sırasın- da otuza yakın insan ölmüş, yüzlerce kişi de yaralanmıştır. Yayınlanan res- mi bildiriye göre, Hartumda yaşayan güneyliler, kendisi de bir güneyli olan İçişleri Bakanını O karşılamak (oüzere Hartum hava alanında büyük bir kala- balık halinde toplanmışlar ve bu sıra- da halk arasında Mboro'nun kuzeyliler tarafından öldürüldüğü söylentisi ya- yılmıştır. Bunun üzerine büyük, bir öf keye kapılan halk önce hava alanın- daki binalara hücum ederek kapı ve pencereleri kırmış, mobilyaları parçala- mış, sonra da otomobilleri tahrip etme- ye başlamıştır. Daha sonra şehrin içine yayılan güneyliler Sudan Hava Yollan şirketinin merkez binasını yerle bir et- mişler ve bir basımevini ateşe vermiş- lerdir. İşe polis karışınca çarpışmalar başlamış ve ölümlerle yaralanmalar ol- muştur. Bu olay üzerine Sudan hükümeti bütün ülkede her çeşit gösteri yürüyüş- lerini ve siyasi toplantıları yasaklama- ya karar vermiştir. Bütün bu olup bitenler bugün Su- danın güneyi ile kuzeyini birbirinden ayıran etnik ve dini duyguların nekadar gergin olduğunu bir kere daha açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır. Suda- nın güneyinde yaşayan üç milyonu aş- tan zenci, kuzeydeki (o müslümanların kendilerini ezmeye çalıştığını ileri sür- mektedirler. Müslümanların zenciler karşısında takındığı tavır, General Ab- bud rejiminin devrilmesinde büyük bir Pol oynamıştır. Son olaylar, sivil idare-