defterine yazdığı rakam, İşte bu büro- da ulaşılan rakamdır... Bu ilmi metod- lar, bu sıhhatli tahminler .Demirelin ne derece tesirli ve ezici bir kongre mücadelesi yaptığını, organizasyonunu tam bir iş adamı gibi kurabildiğini gös termektedir. Olgun mu, dolgun mu? A P.''li, hatta tarafsız basının "Ne ka- dar olgun bir kongre!" diye tanım- ladıkları ikinci Büyük Kongre, Demi- relcilerce neticesi önceden bilinen bir toplantı olmuş ve hattâ bir formalite halinde geçmiştir. Bu kongreye "ol- gun" denilmesinin sebebi, daha önceki AP kongrelerinde rastlanılan o küfür, din istismarı ve ko münizm düşmanlı- ğı edebiyatının su Başlıca o Muhalefet Partisi kendisine bir yeni yüzünde görülme- bulunuyor. Bu Genel Başkanın bir hususiyeti odaha mesidir. Ancak bir noksanı Parlâmento üyesi oolmamasıdır. Halbuki kongreyi sırf bu mimiz, o dışardan Bakan almaya imkân bırakmakla beraber, yüzden "son derece Parlâmento üyesi olmalarını bir önemli olum” diye tanım nem sadece, Başbakanın Parlâmento üyesi bulunması doğmamaktadır. Bir büyük milli lamak koyunun bu lunmadığı yerde ke konuşma forumunun o Büyük -ö şeyi mahvetenektense susmanın "yeğ olduğunu anlamak belki geç kalmış bir kumazlık sayılabilir. Fakat sadece "süküt" esbebiyle bir (kongreye "ol- gun" sıfatını yapıştırmak, sathi görüş- lülükten başka bir şey değildir. AP'nin İkinci Büyük Kongresinde küfür edilmemiş, fakat memleket me- seleleri için de pek uzun boylu bir şey söylenmemiştir. Kongrenin en büyük süksesi olarak kabul edilen Demirelin konuşması dahi, belirli (o psikolojideki bir delege topluluğunun gönlünü çele- Demirel Parlâmentoya Girmelidir Meclis olması tabüidir. Genel Başkan bizim bugünkü siste- husus haline sokmaktadır. OÖ- partinin Genel Başkanı için başlıca Memleketim, Mu- YURTTA OLUP BİTENLER lerinden servet beyanı istemiyecek ve kredi musluklarını sonuna kadar aça- cak bir hükümetin hasretini çeken iş çevreleri yekvücut olarak katıldıkları bu mücadelenin sonucunu kongre önce sinden tâyin etmişlerdir. 1965'te iktida rı alabilecek kadar sevimli ve dikensiz, İş çevrelerine ve liberal düşünceye iha- net etmeyecek kadar da tüccar bir aday bulunmuş ve Türfkiyenin bir büyük par tisine "işte Başbakanımız" diye empo ze edilmiştir. Özel sermaye, basını, banka genel müdürleri ve her, türlü im kânı ile ağırlığını koymuş ve kazan- mıştır. AP aleyhta- rı bir büyük gaze- tenin Demirel aley- hindeki (o yolsuzluk iddialarına dair ve sikaları yayınlamak tan imtina etmesi, Demirelin yazıhane sinde, ekseriyeti tüc car olan kongre de legelerinin banka genel müdürleri ta rafından karşılan- seçmiş doğrusu bir siyasilerin mecburiyetinden çiye Abdurrahman çelebi demekle ay- nı şeydir. Hem, AP nin İkinci oOBüyük Kongresini izleyen- ler, bu partiyi yö- netenlerin bu defa bozuk seslerin mut laka susturulması için çok pratik ted birler aldıklarını farketmişlerdir. Me selâ, Kongre Baş- kanı Talât Asal, bi rinci gün Genel İ- dare Kurulu rapo- ru üzerinde tenkit- halefet Liderinin Parlâmentoda bir yeri bulunması hem liderin partisi bakımından, hem de siyaset o hayatımın itibariyle bir şarttır. Bunun dışında Muhalefet Liderinin, şahsen şu veya bu ithama ma- tuz kalp ikide bir adliyelerde sürünmemesi için kunulmazlığa sahip olması lâzımdır. - Dokunulmazlık müessesesinin manâsı o budur. e Dokunulmazlık (o Gaziantep Kongresi konuşmalarını one kadar korumazsa siyaset o adamlarını Fahir Giritlioğlu (C.H.P.) tipi po- litikaciların şerrinden o derece korumalıdır. tek kapıdan girebilir: Cum- doğrusu istenilirse, bu tanınmıştır. Yalnız bu , doludur. Şimdi o Cumhurbaş- birinin, o yerini hiç bir münhal açılıncaya kadar Süley- Çekilecek senatör, münhal olduğun- tekrar Senatoya sokulabilir. Meharetli Zeytinağlu böyle bir tertibi başarıyla gerçekleştirebilecek o mezi- yetilere sahiptir. Süleyman Demirel Parlâmentoya, bir ması ve kredi ile il gili dertlerinin bu yazıhanede dinlenil mesi gözden kaça- cak noktalar değil- dir. Demirel — İktidar Kongre kulisinde. Bilgiçin (o AP'yi bir eski partinin de vamı olmaktan çı- kartmak istediğini -ki bu doğrudur- ve Bilgiçe seçim kaza nılsa bile iktidarın ler yapmak için söz alan delegelerin si- yasi bahislere kay- malarını "Efendim. ketin rakılması rapor üzerinde konuşun. Bunları siyasi konuşmalar bö lümünde söylersiniz" diyerek önlemiş, buna karşılık, gündemdeki siyasi ko- nuşmalar bölümü ustalıkla hasırâltı e- dilivermiştir. Delegelerin (o çoğunluğu- oldukları da gözden kaçmamıştır.. Bütün bu tedbirler akıllıca ve ye- rindedir. Sunayın mektubu ile bu par- tiye karşı duyulan güvensizliğin ayan beyan ortaya çıktığı günlerde ve seçi- me çok kısa bir zaman kalmışken her AKİS, 4 ARALIK 1964 Her halde A.P. gibi bir. Muhalefet olumlu bir davranış değildi Liderinin bu cek nitelikten öteye geçmemiştir. De- mirel delegelere, kendisinin, "Kuran okumadan sabah sofrasına oturmayan bir aileye mensup olduğunu" katiyen mason olmadığını ve kalkınmanın na- sıl olacağını “AP'lilerin bildiklerini" söylemiş, kollarını havaya kaldırarak bol bol poz vermiş ve bunu yeter gör- müştür. Zaten AP İkinci Büyük Kongresi, salon dışında yapılmış, bitirilmiş bir mücadelenin oylanarak tescil edildiği bir formalite halinde geçmiştir. Kendi partinin Genel Başkanının, imkân varken Parlâmento dışında bı teslim edilmiyeceği temaları (o devamlı surette işlenildi. Bu ikinci propagan - da o kadar yayıldı ki, Kongre sırasın- da Demirperde memleketlerinden bi- rinin basın ataşesi, gazeteciler locasın- da bulunan Milli Savunma Bakanlığı Halkla Münasebetler Bürosuna men- sup bir Albaya şu soruyu sordu: — Demirel Genel Başkan olursa, iktidar AP'ye devredilecekmiş. Bu tak dirde ordu bir mukavemet gösterecek mi?" yani memle- Meraklı yabancı, bu eğlenceli soru- suna, muhatabından: — Ordu hiç bir z içine girmeyecektir" zaman siyasetin cevabım alması- 7